İnsan dediğin bir avuç topraktır,bunu yaşarken unutursan o toprakta boğulur gidersin bunu unutmadan eğer yaşayıp gidersin peki bu iki çizgi arasında kalan arafta kalan ne olacaktı boğulurken yaşayabilecek miydi? işte her şey tam da böyle başlıyordu öfkemin kendine biçtiği bir avuç toprak bana sunulan ince bir çizgiye dökülmüştü ya boğulacaktım ya da derin bir nefes alıp yaşamaya devam edecektim.
Sunulana çözüm aramak ise zordu araftı arada çözüm bulmak imkansızdı, tıpkı kara delik gibiydi sunulan çözümü yok edecek keskin cevapları olacaktı,çözümler hep yok olmaya mahkum kalacakmış gibi cevaplar çözümsüz kalmadan benim adım atmam gerekti arafta kalmamak için öfkemin toprağında kalmamak için benim adım atmam gerekti peki ya hangi tarafa.
"Sen" dedim gözlerim gözlerini bulurken "Nazlı korkuttum galiba." Dedi Emir'e göre oldukça kıbardı ya da iyi bir maskesi vardı
"Evet,yani hayır." Dedim yalancı bir gülüş bahşederken "Ne işin var burada?" Dedim gömlek altı kumaş Pantalonu ile sportik Bora'ydı sabahın enerjisi üzerine sinerken "Emir bir dosyayı unutmuş ona bakmaya gelmiştim çalışma odasına. kapıda açık olunca bir bakmak istedim." Dedi bir adım atarken "Emir nerede neden kendi almaya gelmedi?" Dedim
Gülümserken arkasına bakmadan çıktı peşinden koştururken kolundan tutup kendime çevirdim "Bora söyle!" Dedim gözlerini kaçırırken iyi bir maskesi vardı "Yenge Emir söylememem için sıkı sıkı tembihledi Emir'e sor." Dedi kolunu biraz sıkarken şaşırmıştı "Yenge senin öfkende pek bir kötüymüş tırnaklarının izlerini rahatlıkla sayacağım" dedi koluna bakarken elimi çektim
"Söyle o zaman Bora! benden kaç yaş büyüksün çocuk gibi ne saklıyorsun." Dedim omuz silkerken "Yaş ile alakası ne! hem aramızda beş yaş var ayrıca Emir ne dediyse o!" Dedi beyaz gömleğinin yakasını düzenlerken "Çocuk gibisin." Dedim bir adım atarken "Söylemem Nazlı ara sor kocan değil mi?" Dedi ikimizin konuşmasını bölen telefon sesi ile bakışlarım Bora'daydı cebinden telefonunu çıkartırken "İyi insan." Dedi telefonu açıp kulağına götüreceği sırada elinden alıp hopörlerini açtım sus işareti yaparken
"Emir müsait değilim sonra konuşalım." Dedi uyanık aklınca kapattıracaktı"Malikanede misin?" Dedi düz bir tonda Bora bana bakarken çatık kaşları daha da çatıldı saçlarını yukarıya doğru öne taramış kavislendirmişti Emir ile aynı yaş olacaklarına ihtimal bile vermezken bana soran yirmi beş yaşlarındaydı Nazlı konudan sapma kafam ile onayladım "Evet sonra konuşalım." Dedi Emir duraksarken "Malikanedeysen neden sonra konuşmak istiyorsun bir şey mi var da söylemiyorsun Bora ses ver lan!" Dedi ses tonu sona doğru yükselirken tek Kaşım kalkmış alaycı bir sırıtış dudaklarımdaydı cevap ver bakışıydı bu
"Hayır tuvalete gidecektim kardeşim sende tam vaktinde aradın!" Dedi gülmemek için dudaklarımı dişlerken "İçinde tut şerefsiz bahaneye bak dosya dedim sana hala atmadın konuşurken de lafı geveleyip duruyorsun ,ayrıca Nazlı odasından çıkmış mı gördün mü?" Dedi kaşlarım eski formunu alırken Bora'ya baktım
"Evet hatta şuan." Dedi kolunu parmaklarımın arasında sıkarken kaşları çatılmıştı "Ah! Yani şuan mutfakta kahvaltı yapıyor keyfi de gayet yerinde hatta bir kutu çikolata bile söylemiş." Dedi yüzümü ekşitirken o çikolata kutusu tanışmaya gideceğim yere aitti Bora çorba ettin konuyu.
"Çikolata mı?" Dedi şaşırır tonda "Bu kız ben evde yokken cidden mutlu." Dedi duraksarken düşüncelerini bir anlık dışa vurmuştu bunu daha yeni anlaman ne üzücü ama.
"Ben girmem abi kara kedi misalisiniz siz hadi kapatıyorum atarım sana dosyayı." Dedi telefonu kaparken uzattım."Nazlı sakın bir daha böyle bir şey yapma! Emir için olmasa bile yapman yanlıştı ne öğrenmek istiyorsan direk sor!" Dedi gözlerim kısılırken "Anlatsaydın o zaman! Senin dediğin gibi mutfakta kahvaltımı yapmış olurdum." Dedim arkama bakmadan odama girerken kapıyı kapamıştım Emir gizemli Bora'da kutusuydu resmen, derin bir nefes verirken Emir'in nerede olduğunu ne zaman döneceğini öğrenmem lazımdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AFİTAP
Ficção Adolescente"Lütfen" dedim sesim o kadar kısık çıkmıştı ki duraksamıştım "Emir Karacabey lütfen bırak gideyim." Dedim öfke ile bakan gözleri bir an olsun sapmadı bileğinden kavrayıp kendine doğru çekip "Bana bunu nasıl yaparsın!" Dedi tok sesi bir adım gerileme...