BÖLÜM 14 : "OYUNLARIN İLK PERDESİ"

346 16 0
                                    

BÖLÜM 14 :

"OYUNLARIN İLK PERDESİ"

İlk adınızı duyduğunuz an ve yaşamaya başladığınız ilk an kadar eşsiz ve güzeldir,bunu hatırlamak imkansız olsa da bir video ve bir fotoğrafta canlanır her şey ilk adımlar ilk heyecan kadar kapısı açıktır.Aslında ilk adımızı duyduğumuzda sanki kalbimizin yerinden çıkacak gibi atmasına sebep olur sesi tanımak ona alışmak yılları belki de sadece bir gününü belki bir saatini alır ama en basiti nasıl neden söylendiği.

Adım konakta tekrar yankılandı.Anneme korku ile bakarken neler olduğuna dair bir fikrim yoktu dedem adımı söylerken öfkesi o kadar büyüktü ki bunu hissetmemek mümkün değildi ellerimi yatağa koyup kalkarken camdan aşağı baktım,öfke öyle ki bir kurnaz tilki gibi geziyordu fısıldıyordu düşünceleri ve dedemi daha da öfkelendiriyordu.

Tilki babama daha sonra amcama yanaştı amcam bir parça aldı babam bakmadı bile neler olduğuna dair bir fikrim olsa inip neden bağırıyorsun diye soracağım ama yoktu,tilkinin gözleri beni buldu gözleri ateşten parçaları taşıyordu tüyleri sönmeyen bir yangın gibi her teli cılız ve savrulgandı hareket ettikçe sağa sola cılız ateşlerden küçük kıvılcımlar bırakıyordu.İşte öfkenin temeli yanan ateşti.

Annem yanıma gelip aşağı baktı o arada hızla kapıyı açıp çıktığımda annem kolumdan hızla tuttu gözlerinde ki korku ve onun yanındaydı annemin yanındaydı. "Anne inip sorayım yine ne diye bu kadar bağırıyor hesap soracakmış gibi." Dedim sesimde ki cesareti silerken annem kolumdan daha sıkı tuttu "Gitme baban halleder." Gözlerimin içine bakarken Banu'da odasından çıktı,bizim yanımıza gelip anlamsız gözler ile bakarken "Niye bağırıp duruyor dedem!neden senin ismini söylüyor"

Annemin tuttuğu eli bırakıp merdivenlere yöneldim, merdivenlerden inerken ayaklarım mı titriyordu yoksa merdivenler mi sallanıyordu.Babam ile göz göze gelince dedemde hemen döndü,bir kaç adım attı öfkesi bana doğru bir yıldırım kadar belirgin bir çizgi açtı ve durdu.Tilki güldü öfkesi güçlendi.

"Sen nasıl bu eve gelen çiçeği geri yollarsın!kaan'ın yolladığı bir parça da olsa ne diye gönderirsin,söyle!" Dedi öfke ile ama öyle ya tilki hala yanan ateşi azaltmamış harlamıştı.

"Dede üzerinde benim ismim yazıyordu bu aileye gelen çiçeği neden yollayım." Dedim.Ama sanki kulakları tıkanmış duymamıştı cebinde ki kartı çıkartıp bana bakarken yüzüme doğru atmıştı kart yere düşerken hiç okumadığım kelimeleri de sanki yıldırım izi olan yarıkların üzerinde başka bir kapı açmıştı,eğilip kağıdı tutarken titreyen ellerime kısık gözler ile baktım aynı zarfı ikinci defa açarken sözlerin yalancılığını da anlamıştım.

Ben ki artık dosttan çok düşmana ki uyuyan ile değilde uyanıkların arasında yürümeye başlamıştım,sakin devam eden hayatımın ardından bıraktığı cılız ışığı aramaktaydım ama yoktu aradığım yerde yoktu.Babam ve amcamın gözlerine bakarken ikisi de suskundu.

İlk sayfayı çevirip baktığımda gözlerim sanki bu satırları yalanlıyor gibi baktı titreyen göz bebeklerim biraz daha yakınlaştırıp kağıda tekrar baktım.

"Başarıların saklı cevher teşekkürler Nazlı Atasoy" " arkasını dönderdiğim de ise "Ama asıl teşekkür sizlere Atasoylar'a" yazıyordu.Öfke ile tekrar dedeme baktım ve tilkiye.O öfkenin benden taraf olmasını istedim ama olmadı. "Dede valla böyle bir yazı yoktu." durdum.Dedem elinde ki tesbihi bileğine kaydırdı öfkem cılız yeni doğmuş bir tilkiydi sesim dudaklarımın arasından zorla çıkarken "Sadece benim adım."

Tokat sesi ve öfke ile söylenen adım bir kez daha konakta yankılandı yüzüm sağa doğru eğilirken gözlerim dolmuştu. "Nazlı bu yalanlarına daha ne kadar inanmamızı beklersin! Babanı ananın gözlerini bağlamış olabilirsin ama bilesin ki ben hayattayım ve kaçanı yakalarım tıpkı bu konudan haberim olduğu gibi ses etmedi kaan ,bende bir şey yapmadım ama o toplantıda aşağılar gibi kullandığı kelimeleri sana da dinletmek isterdim."Dedemin sözleri uğultulu yankılanırken kafamı kaldırıp baktım.Rüzgar merdivenlerden iniyordu,öfke onunda yanındaydı.

AFİTAPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin