Eda yanımıza gelirkenHamde ile de konuşma da son buldu.
"Nazlı hanım akşam için çorba ara ve ana yemekler hazır fakat tatlı konusunda bana bir bilgi vermediniz."Eda ile mutfağa ilerledik "Arsal'a söyle tatlı işi onda sende fazlası ile yoruldun zaten."
Tebessüm etti,mutfak işlerine tekrar döndü, bizde salona geçmek zorunda kaldık,bir kaç dakika sonra Dilan'da geldi.
Yüzünde belirli bir öfke vardı bana bakıyordu "Bunu nasıl yaparsın?!" Dediğinde tüm bakışlar ikimizin arasında gidip geliyordu.
Ona göre sakin bir tavırlar "Neyi?" Dedim. "Ne yaptım ben?"
Bir adım daha attı "Derdin ne senin! Ne yapmaya çalışıyorsun Nazlı Atasoy!" Dediğinde şok olduğum yüzümden net okunuyordu bana kendi soyismim ile hitap etmişti Karacabey'i kullanmak yerine.
Gözlerim kısıldı "Karacabey,Nazlı Karacabey!"
Kollarını göğsünde birleştirdi "Karacabey gibi davranmıyorsun sen...sen o soyismini bile hak etmiyorsun aslında!" Tüm kinini kusuyordu.
Güldüm ama öfkedendi "Hadi ya! Kimmiş bu soyismini hak eden." Ayağa kalktım "Bir düşünelim Ah! Buldum,sen misin?!"
Parmağı ile beni işaret etti "Tüm derdin bu değil mi! Geçmişi öğrendin ve intikam almak istiyorsun!" Bakışlarım bir anlık Hande'ye kaydığında o da oldukça şaşkındı Rüzgar sessiz kalmayı tercih etmişti ki Emir'de şuan konuyu anlamaya çalışıyordu.
Başımı onaylar anlamda salladım "Başından beri biliyordum,geçmişi değil çokta değil Rüzgar ve Hande'nin nişan gününde Emir'e bakıp konuştuğunuz zamanı hatırla Dilan,arkadaşın Şehriyar ile unutmuş olamazsın ya." İma dolu bir gerçeği ona doğru fırlattığımda.
Bir anlık düşündü,hatırladı yüzünde oluşan o ifadeyi biliyordum yine olsa yine konuşurdum "Hatırlıyorum." Dedi pişkin bir tavırla "Hemde çok iyi hatırlıyorum."
Başımı ağır ağır salladım "O zaman benim evimde bana bağırdığınında farkında ol!"
Emir'e baktım "Nişanlı olduğunuzu bana söylemediniz! Bak şu hale! Eski nişanlın karına bağırıyor! Bu cesareti ona ben vermedim Emir Karacabey! Sen verdin!" Dediğimde Emir öfke ile bana baktı.
Ellerimi iki yana açtım "Eski ortaklıklar,eski nişanlılar,gözlerimin içine baka baka benden gerçeği saklamayı tercih ettiniz!buna rağmen ben bugün iyi bir insan olmayı seçtim,onun için misafir bile ağırlayacağım." Dediğimde
öfke ile Dilan soludu ardından saçlarına doğru dokundu.
"İnanamıyorum ya! Nazlı inanamıyorum sana! Sen gerçekten Karacabey soy adını hak etmeyen bir kadınsın!"Emir "Kes sesini Dilan! Karım o unutma!O benim karım!" Dediğinde Dilan zafer edası ile gülümsedi.
"Karın...karın bu akşam yemeğe Kaan Zadeoğlu'nu davet etmiş,evine sofrana düşmanını davet etmiş!" Dediğinde Emir ayağa kalkıp bana baktı.Başını hafif eğdi "Doğru mu Nazlı?" Sesinde yatan öfkeyi anladım.
Oldukça ciddi bir tavırla "Doğru,sonuçta Dilan onunla bu hafta sonu nişanlacakmış,bende onlar adına bizim evde akşam yemeği ile kutlamak istedim!Hata mı ettim yoksa? Ne farkı var ki senin eski nişanlın bizim evimizde kalabiliyorsa Kaan'ı da sorun etmezsin diye düşündüm." Dediğimde Emir öfke ile bana doğru bir adım attı.
"Bir de yaptığın ile övünüyor musun!"Öfke ile derin bir nefes alıp gözlerinin içine baktım,belki de Rüzgar haklıydı,tamam belki de haklılardı ileri gitmiş olabilirdim,pes edip hatamı kabul etmeyecektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AFİTAP
Novela Juvenil"Lütfen" dedim sesim o kadar kısık çıkmıştı ki duraksamıştım "Emir Karacabey lütfen bırak gideyim." Dedim öfke ile bakan gözleri bir an olsun sapmadı bileğinden kavrayıp kendine doğru çekip "Bana bunu nasıl yaparsın!" Dedi tok sesi bir adım gerileme...