BÖLÜM 38 :
"TOKAT"
Hisler en az sizin kadar önemlidir hep ikinci planda tutmak istesekte hep birinci planda yer alır bazen deriz ya hislerim karar verdi ya da 'of altıncı hissimi dinledim' diye derken bu hisler artık yolumuzda ki yükler kadar bize eşlik etmeye başlar şimdi ki olduğu gibi şuan ne hissettiğim gibi ne yapmak istediğim gibi heyecan mi yoksa merak mı gibi ama kalbimize değmeden anlatırız, beynimize söz hakkı vermeden söyleriz öyle değildi işte, ne kalp ne beyin hislerime tercümeydi karanlıkta sönecek muma elimi siper etmem kadar saçmaydı rüzgar sertti ve bende farkındaydım söneceğinden ama hislerimi dinliyordum şuan olduğu gibi.
Elimde ki sıcak eli hissetmem uzun sürmemişti babetin zeminde kayması ile daha kolay çekilmiştim karşı tarafa, kolumda ki acıyısaymazsam hemen vuracaktım yüzüne çatık Kaşlarıma sivri dilimi eklemek üzereyken kalktığım masaya tekrar oturtulmuştum ama bu sefer Emir'in kucağındaydım hani şu kusma emoji vardı ya şuan alnıma yapıştırıp gezecekti.
eli bel oyuntumda baskı uygularken hâlâ sol elimi bırakmamıştı, nefes verip dönerken yüzlerimiz o kadar yakındı ki biraz daha ağilsem mesafeleri sıfırlayacaktık kısık gözlerim çoktan yerini alırken, Emir ise alaycı bir bakışa sığınmış ciddiyeti vardı kasılan çenesini serbest bırakırken sol elimi yavaşça bıraktı.
"Ne yapmaya çalışıyorsun!" Dedim sesim pürüzlü çıkarken bakışları dudaklarıma kaydı ve hemen masanın kenarına uzandı portakal suyunu bana doğru uzatırken
"İçersen bırakacağım."Dedi düz bir tonda söylerken, yeni banyo yaptığı için erkek şampuanların verdiği fresligin kokusu burnuma dolmuştu bakışlarını portakal suyundan çekerken."beni kucağına çekerek mi yapacaksın içmeyeceğimi söyledim!." Dedim bakışlarımı gözlerinde hizaladım,sol elim ile hafif ıslak saçlarımı geriye atıp.
Sesimde ki öfkeyi sözlerime de ekledim "Sende bir şeyi tekrar ettirme hastalığı var tekte anlamıyorsun'" Dedim.
alaycı bir gülüş yerini aldı "Hadi ben aşk doktoruydum ne ara doktor oldun da teşhis koydun bak merak ettim." Dedi elinde ki portakal suyunu tekrar uzattı "Bırak beni tamam." Dedim tek kaşını kaldırıp "Ne tamamı?" Derin bir nefes verirken "Bırak içeceğim." Dedim dün sanki Bora'ya boğazımda kalır lokmalar diyen ben değilmiş gibi kabul etmiştim. Belimde ki elini çekerken ayağa kalkıp elinde ki portakal suyunu almıştım
"Ama ne içeceğimi söylemedim ve zorakilerden de hiç hoşlanmam." Dedim elinde ki portakal suyunu bırakırken bakışlarım bir saniye Emir'den ayırmamıştım yere düşen cam bardak hızla dağılırken kıyafetlerinize portakal suyu değip izini bırakıyordu.
öfke ile soluma sesi duyulurken masaya hızla vurup oturduğu sandalyeyi hızla geriye itip ayağa kalktı şuan tom ve Jerry dik tıpkı onun dediği gibi kedi ve fare ilk kim kime av olacaktı merak konusuydu.
"Ne yaptığını sanıyorsun sen!" Dedi bir kaç adım atıp bana doğru döndü masanın arasına alırken iki elini yanlara koyup kafese almıştı kalçam masanın üzerine oturmak için yeterli bir mesafedeydi"Ne o bu kadar kolay mı sinirlenirsin sen." Dedim elini yerde ki kırık camların arasında kalan portakal suyunu gösterirken
"Kaç kişi seferber oldu biliyor musun sen! sabaha kadar aradılar." Dedi bakışlarım omzuna kayarken arayanlar için üzülmüştüm beni de bir portakal için sabaha kadar manav ,market arttırsalar çılgın uykusuzluğum çekilmez taraftan selam çoktan yollardı ama Emir ile konuşurken pekte üzüldüğümü belli edemeyecektim.
"Ne dememi istersin teşekkür mü etmemi bekliyorsun! zorlatma bir şeyi birden fazla tekrarlatırma." Düz tona değip geçti sözlerim
"İçebilirdin yeterliydi." Dedi kavga etmek için sebep bırakmazken geriye doğru çekildi, derin bir nefes alırken birazda olsa rahatlamıştım bakışlarım Emir'i bulduğunda üzerime doğru bir adım attı tekrar ellerini masaya koydu bu sefer üzerime eğilirken kalbim ağzımda atıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AFİTAP
Teen Fiction"Lütfen" dedim sesim o kadar kısık çıkmıştı ki duraksamıştım "Emir Karacabey lütfen bırak gideyim." Dedim öfke ile bakan gözleri bir an olsun sapmadı bileğinden kavrayıp kendine doğru çekip "Bana bunu nasıl yaparsın!" Dedi tok sesi bir adım gerileme...