"ZARFTA Kİ YILAN"
Aynada kendine baktığı zaman ne görür insan duygularını mı? kusurlarını mı? cildinde ki bir sivilceyi mi? fazlalık kilosunu mu? yoksa zayıflığını mı? hiç birini görmez görse de umursamaz belki güçlendirir. Ayna insanların kalplerinin yansımasıdır ,gözlerin esas baktığı kişidir kişiliktir kendisidir insan aynaya baktığı zaman bir düş masalında sayar kendini hayallerine bakar gözler işte kalbin aynası olur ruhun aynası olur duyguların aynası olur eğer gerçekten Aynaya bakmayı bilirsen ayna sana bir yol olur bir pusula olur.
Elimde ki kese kağıdını kenara bırakırken odak noktam değişmişti ahşap koyu kahve mat rengi masada benim kitabım duruyordu, simyacı kitabı ve işaretlerini ezbere bildiğim kitabımda küçük beyaz bir kağıt vardı Banu'nun verdiği mektubu okumuş muydu yoksa! hızla elime alırken en arka sayfasına sıkıştırdığım mektup olduğu gibi duruyordu beyaz kağıt olan yeri açtığımda benden başka biri daha okumuştu kitabı Emir Karacabey okumuştu.
Gözlerim sararmak üzere olan sayfalarda gezinirken 155. Sayfa bir not bırakmıştı yazdığı nota baktım benim post-it ile yapıştırdığım yere kendisi bir not bırakmıştı
"Gözler ruhun gücünü gösterir,"
Ve eklemişti
"Gözlerin bir dünyayı yönetecek bir krala önünde diz çöktürecek cinsten,sakın gücünü kaybetme Nazlı." Yazmıştı yazıyı tekrar okudum gözlerimde ki gücü mü görmüştü Emir, bana sadece öfke ile ya da duygusuz bakıyor derken aslında bir puzzel gibi çözüyor muydu kapağı kapamadan bir sayfa çevirirkenKapı çalma sesi malikanede yayıldı ,kitabı bırakıp odadan çıkarken adımlarım merdivene doğur ilerledi üst katta. Giriş kapısını rahatlıkla görebiliyordum Emir koyu yeşil kabanını Eda uzatıyordu.
"Nazlı nerede?" Diye sordu
Eda ise çalışma odasında olduğumu söyledi kafasını kaldırıp bakarken beni fark etmişti yanıma gelirken Eda da montu asıp mutfağa geçmişti."Hazır değilsin daha?" Dedi yakasını düzenlerken bir yandan da bana bakıyordu "Evet hazır değilim, üniversite hocam dersleri teslim etmemiz gerektiğini söylemiş daha doğrusu mesaj yazmış bir kaç birikmiş derslerimi hazırladım bir de çalışma odasında kitabımı görünce ona baktım." Dedim anlamamazlıktan geliyordu kaşları çatılıp eski yerini bulurken
"İzin almadan kitabımı okumuşsun." Dedim kollarımı göğsümde bağlarken "O kadar çok post-it vardı ki merak ettim." Dedi dudağımın kenarını büzüp "Buldun mu ya da merakın gitti mi?" Dedim bakışları zemine kayarken "Neden daha önce simyacı kitabını okumadığım için kendime kızdım." Dedi doğruluktan yana oynuyordu.
"Neden?" Dedim bakışlarını takip ederken "Hayatı daha iyi anlamak için ve seni." Dedi bu kadar doğru fazlaydı.
"Beni bir kitaptan mi anlayacaksın bu mümkün mü?" Dedim şaşırır gibi bakarken bir adım attı
"Altını çizdiği ya da post-it ledidiğin yer ya da gözyaşlarının düştüğü sayfalar hepsi seni anlatıyor." Dedi ve ekledi'İnsanlar gitmekten çok geri dönüşü hayal ediyorlar" dedi yüzünde kırık bir gülüş belirdi ve yok oldu "Neden o cümlenin üzerinde göz yaşının olduğunu hep merak edeceğim Nazlı." Dedi cümleyi odamın koltuğunda okuduğumu hatırlıyordum hatta gitmeden gelmeyi düşünenlerdenim diyordum ama Banu'nun bana ilk cehennemin kapısını açacağını bilmiyordum sayfanın üzerinde bizi anlatan bir cümleydi cümleden daha fazlası bir iz bir tozlu sayfaydı.
Gözlerim gözlerini bulurken "Öylesine bir cümle o kadar önemli değil." Dedim yalan bu sefer gerçekliğe akmadan durdu onu durduran bendim buna ihtiyacı vardı kelimelerin ilk defa bir yalana ihtiyacı vardı.
"Sen nasıl istersen annemler akşam yemeği için bekliyorlar bizi ben bir duşa gireceğim sende hazırlanırsın değil mi?" Dedi bu incelik bana çok yabancı gelirken kafam ile onayladım ters yönlere doğru adımlarken "Nazlı." Dedi meraklı bir ses tonunda omzumun üzerinden bakıp tamamen dönerken eli ile omzunu gösterdi "Yaran nasıl oldu?" Dedi yarama dokunma isteği uyanırken
"İyi." Dedim yatak odasına girerken nefesimi bırakmıştım yatakta uyurken konuştuklarımı duyup iyi bir olmaya mi karar vermişti ne olduğunu anlayamadan vaktinin azaldığını biliyordum şimdilik bu düşenleri rafa kaldırıp
Yeni gelin mantığı ile düşünmem gerekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AFİTAP
Novela Juvenil"Lütfen" dedim sesim o kadar kısık çıkmıştı ki duraksamıştım "Emir Karacabey lütfen bırak gideyim." Dedim öfke ile bakan gözleri bir an olsun sapmadı bileğinden kavrayıp kendine doğru çekip "Bana bunu nasıl yaparsın!" Dedi tok sesi bir adım gerileme...