BÖLÜM 19 : "AŞKIN BİNBİR YALANI"

333 16 1
                                    

BÖLÜM 19 :

"AŞKIN BİNBİR YALANI"

İçeri giren yaşlı adama baktım ama yüzünden belliydi hafif çatılmış kaşları bu konudan haberdar oluşunun ilk izlenimiydi vücudu o kadar gençti ki adımlarını sanki bu topraklarda halâ ben varım der gibi atıyordu kilolu değildi bir insanın ideal kilosu dedikleri gibiydi giydiği gri çizgili takım elbisesinin içinde hala güçlüydü gözleri kısık bakarken bir şeyleri atlamak için ince ince süzüyordu tuttuğu bastonu daha sıkı kavradı ve adımlarını hızlandırdı üst kata yanımıza gelirken tam karşımıza geçip baktı.

Emir hafif bir tebessüm edip öne doğru bir adım attı yaşlı adam elini uzatırken tereddüt etmeden eğilip elini öptü şaşkın gözler ile bakıyordum babam ise ilk dedeme baktı dedem küçük bir onay verdi babam elini uzattığında yaşlı adam gülüp elini uzattı öpüp Hali amcamda elini öpmüştü bu adamı çocukluğumda ki küçük detylardan hatırlıyordum Tarık amca babamlara başı ile selam verip otururken bir kaç sandelye de gelmişti yaşlı adama yer gösterdiler fakat bu adam kimdi neden bu konağa gelmişti belli değildi annemler ise bir koltukta oturup gelen misafire bakarken yaşlı adam bastonunu öne doğru getirdi ve ellerini birleştirdi hepimize bakarken gözleri beni buldu beyaz pala bıyıklı ne uzun ne kısa sakalı vardı gözleri Emir'in gözlerine o kadar benziyordu ki anlamamıştım,bıyıklarının altında küçük bir tebesssüm etmişti bir dakika bu Adnan Karacabey Emir'in dedesi bende başım ile küçük bir selam verip bir adım gerilemşitim Yelda teyze araya girip.

"Baba hoşgeldin,büyüğümüzsün seni buraya çağırdık Atasoy konağın ama ayrı gayrı iş tutulmaz diye kalktık geldik,Banu benim kızım gibi onun üzülmesini istemezdim ama Selim ile kaçtılar ne yapsak çözümü yok gibi." Dedi ellerini dizlerinin önünde tutarken ılık rüzgar omzunun üzerinde ki saçları savururken gözlerim Emir'i buldu,Emir'in dedesiydi belliydi gözlerinin neden benzerliği ama bu adamı yakın zamanda gördüğümü hatırlamıyordum ne akşam yemekleri ne de konusu açılmıştı fakat dedem neden çağırmıştı veya neden kabul etmişti,Banu için değildi sanki Mardin'den çıkmadılarsa bulunur demişti ve kolay olacağını dedemden önce Emir altını çizmişti ama sebebi neydi tekrar Adnan beye baktım ağır bakışları Yelda teyzeye baktı.

"Hoşbulduk gelin! Buranın adına geçmizin dostluğu adına yoksa Selim için kalkıp geldiğimi düşünme bu konu hiç hoş değildir evladınızı nasıl bu kadar bilinçsiz yetişirsiniz size adet töre öğretilmedi mi de siz onların avuçlarına yazmak yerine kendi doğruları ile bıraktınız! başarıları ile övünüp durduğunuz çocuğa bakın hele! böyle soylu bir ailenin nasıl utancını da mı hesaba hesaba katmadınız yıllardır Karacabey'ler olarak kaç erkek evlat büyütüldü ne zaman duydunuz bir kız kaçırdığını veya bir kızın bize kaçtığını." dedi Adnan bey ortaya konuşuyordu ve o kadar haklıydı ki sözününün üstüne bir söz söylemek için bin kez düşünmek gerekti

"Yöre töre ne derse o gelin eve gelecek ise gelinliği ile baba rızası ile çıkacağını bilmediniz mi de şimdi yardım istersiniz." Dedi öfke ile bastonunu yere vurdu, Tarık amca öne atılıp gözlerinde ki kırgınlık ile babasına baktı "Haklısın baba ama biz de ders çalışıyor okuyor diye çok sıkmıyorduk Selim'i ne desen haklısın ama çözümü bulalım, bir de söz sana emanet edeceğim töreyi de adeti de sen öğret." Dedi yaşlı adamın bakışları dedemi buldu tam karşısında oturuyordu dedem sanki sıra sende der gibi baktı dedem kuru bir öksürük ile söze başladı. "Hoşgeldin Adnan uzun zaman oldu görüşmeyeli,gördüğün gibi çözüm yolu çok ama ikimizin ailelerin adına seninde burada olmanı münasip gördüm senin evlatların ortak kararlarımızdan yola çıksınlar isterim,eğer sende benim ile aynı fikirdeysen." Dedi dedem elinde ki tesbihi sıkarken öfkesi sanki alevleniyordu ama belli etmemek istiyordu. "Hoşbuldum İsmet şöyle bir baktımda konakta hiç bir şey değişmemiş ne diye değiştirmedin eskiye mi ait kaldın yoksa sen mi mazide kaldın." dedi Dedem öfke ile soludu geçmiş ikisinin ardından tuttuğu kılıçlarıydı belliydi. "Buraya gelmenin sebebini unutma Adnan Ne geçmiş ne de mazide ki ben şimdiye bakarım, evlatlarımızın evlatları torunlarımıza bakarım."

AFİTAPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin