Güneşli havanın hakim olduğunu gördüm,Göz yaşları silip terasa çıktım etrafa bakındığımda Emir telefonda biri ile konuşuyordu.
Terasın korkuluklarından tutunup tamamen Emir'i izlemeye koyuldum kaşları çatıldı, konuştuğu kişi her kimse onu sinirlendirmişti, ben yeterdim aslında demek vardı ama derin bir nefes alıp tekrar içeri girdim.
Dolaba eşyaları yerleştirme işini bitirip duşa ve üzerimi değiştirmeye koyuldum.
En sonunda işlerimi bitirip saçlarımı kuruladım,bir hırka giyip saçlarımı topuz yapmak için makyaj masasının karşısına geçtim saçlarımı toplayıp kol saati saate baktım ki kahve için inebilirdim artık.
Odadan çıkıp aşağı kata indiğimde yine veranda da toplanmış ve koyu bir sohbetin olduğunu fark ettim duvardan duvara camdan çok rahatlıkla yüzleri görülüyordu ve hepsi de gülümsüyordu hatta Emir'de bu sohbete eşlik ediyordu hemen babam ve Tarık amca annem ve teyze ve Banu da sohbetlere katılıyordu.
Mutfağa yönelip iki orta yaşlarda ki kadına selam verdim
"Bir isteğiniz mi var hanım ağam." Dediğinde kaşlarımı çatmamak için zor durdum.
"Nazlı diye hitap ederseniz daha mutlu olurum." Kadın yazmasının iki kenarını çekiştirip "Siz nasıl isterseniz bir isteğiniz mi var?"
Masanın üzerine hazırlanan kahve tepsisine baktım "Kahveleri ben yapmak istiyorum,nasıl istediklerini size söylediler mi?"
"Evet,hepsi sade Selim Bey ve Banu hanım içmeyeceklerini söylediler."
"Tamam."
Kahveleri kısa süre içinde yapıp tepsiye baktım her bardakta bol köpük vardı "İstesek bu kadar köpüklü olmaz." Dediğimde iki kadın güldü "Öyle Nazlı hanım istediklerimiz bazen öyle olmaz.,Maşallah sizde epey marifetlisiniz." Dediğinde buruk bir şekilde gülümseyip başım ile onayladım "Ben soğumadan kahveyi götüreyim." Verandaya çıktığımda annemler hariç şaşkın gözlerin üzerimde olduğunu görebiliyordum özellikle Yelda teyzenin
"Gelinim yapmış ya kahvelerimizi." Dedi Tarık amca sevecen bir tonda gülümseyip "İnşallah beğenirsiniz." Dedim tek tek kahvelerini alırlarken en son Emir kalmıştı vermesem...
Eğilip kahveyi uzattığımda başta kahve fincanına baktı "oğlum." Dedi uyarır tonda Yelda Teyze,en sonunda yalancı birgülümseme ile kahveyi alıp kenara bıraktı içmeyeceğine iddiaya bile girerdim.
"Dibek kahvesi." Dedi Adnan dede ve oldukça beğenmişe benziyordu.
Emir'in yanına oturduğumda "Afiyet olsun." dedim
"Ablam kahveleri hep güzel yapar,hatta konakta ki herkes kahveleri eğer onun yaptığını duyarsa fincanlar büyük boya geçer o derece." Dedi Banu elbise ve üzerine giydiği uzun hırkasına baktım kıyafet zevkleri değişmişti "Altı üstü bir kahve." Diyebildim övünülmek benim pek haz ettiğim konu değildi.
Annem gülümserken Banu'da gülümsedi "Valla abla hiç mütevazi olma bu konuda sen de biliyorsun İstanbul'dan kahveni özlediği için gelenler oldu." Dediğinde yutkundum bunun sırası mı Banu!
Emir yaslandığı yerden doğruldu ve kahvesine uzandı "Kim bu İstanbul'dan gelen?" Dedi ima dolu bir sesi ben anlarken Banu daha çok sırıttı,bende kimin geldiğini ikimizde biliyorduk ne diye soruyordu ki!
"Rüzgar abim." Dediğinde Emir kahveyi yutmakta zorlandı ve ardından bir bardak suyu tek yudumda içti.
"Şey,onu da bahane etmiş geleceği varmış!" Uyarır tonda Banu'ya baktığımda daha yeni anlar gibi "Evet,öyledir." Dedi geriye yaslanıp göz ucu ile bana baktı "İyi misin bir bardak daha su getirebilirim." ikimizde birbirimize baktığımızda.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AFİTAP
Novela Juvenil"Lütfen" dedim sesim o kadar kısık çıkmıştı ki duraksamıştım "Emir Karacabey lütfen bırak gideyim." Dedim öfke ile bakan gözleri bir an olsun sapmadı bileğinden kavrayıp kendine doğru çekip "Bana bunu nasıl yaparsın!" Dedi tok sesi bir adım gerileme...