"Nergis, hadi kızım!" Babamın seslenişiyle birlikte adımlarımı hızlandırıp ayağıma dolanan valizi çekiştirmeye devam ettim.
"Geldim geldim," Valizi kapının eşiğinden geçirerek arabaya doğru sürüklerken babam benden önce davranıp olaya müdahale etti ve yardım için gelen Fırat Amca ile birlikte valizi arabanın bagajına fırlattı.
Derya Teyze de apar topar evden çıkarken onun hemen peşinden gelen Özgür ve Didem'e takıldı bakışlarım. Ailecek sokağa dökülmüştük ve aramızdaki tek yabancı, Didem'di.
"İki araba gidelim," dedi Fırat Amca, babama ithafen. "Sen Derya'yı, Nihal'i ve çocukları al. Ben de annemi, Nergis'i, Özgür'ü ve Didem'i alayım."
İş bölümü yaparlarken Didem'in ismini de duymamla birlikte gözlerimi kıstım ve konuşmaya dahil olup, "Didem ne alaka?" diye soruverdim. Hepsinin bakışları hızla beni bulurken, "Şey yani dedeme gidiyoruz ya ondan," diyerek durumu toparlamaya çalıştım.
"Didem bize kalmaya gelmişti," dedi Özgür, bana cevaben. "Ailesi yurtdışına çıkmış, kalacak yeri yoktu ben de bize davet etmiştim. Birkaç günlüğüne bizimle Muğla'ya gelmesinde bir sakınca yok."
Göz ucuyla Özgür'e bakıp, "Sana sormamıştım ama neyse," dedim meymenetsiz bir tavırla. "Beni ilgilendirmez. İster gelsin, ister kalsın."
Özgür bana gözlerini devirip, "Geliyor canım." dedi keskin bir ifadeyle. "Sana fikrini soran olmadı zaten, rahat ol sen."
Tam ona karşılık verecektim ki babaannem araya girip, "Başlamayın yine kedi köpek gibi!" dedi gür bir sesle. "Bir an önce yola koyulalım."
Ona hak verip çenemi kapattım. Zamanında dedem ona korkunç şeyler yapsa da içten içe hâlâ onu önemsediğini ve onu görmek istediğini biliyordum. Hiçbirimiz kalıcı değildik bu dünyada. Elbet bir gün göçüp gidecektik fakat babaannem, dedem tarafından ikinci bir terkedilişe hazır değildi.
Saniyeler içerisinde Fırat Amca'mın da dediği gibi annem, Derya Teyze'm, Enes ve Nefes bizim arabaya ; biz kalanlar da Fırat Amca'mın arabasına yerleştik. Babaannem ön koltuğa çoktan kurulmuş, sabırsızlıkla arabanın çalışmasını bekliyordu. Didem sol tarafa, Özgür tam ortaya, ben ise sağ tarafta, cam kenarında oturuyordum.
Muhteşem üçlü.
Aman ne muhteşem, ne muhteşem!
Fırat Amca son hazırlıklarını da yaptıktan hemen sonra arabayı çalıştırdı ve önümüzden giden babamı takip etmeye başladı. Kimseden çıt çıkmazken ön tarafa sıkıştırdığım poşetten şalımı çıkardım ve sıkıca sırtıma sarıp iki yanından öne doğru çekiştirdim.
Hava buz gibiydi.
"Üşüyor musun?" Özgür'ün kısık sesle sorduğu soruyla birlikte göz ucuyla yan tarafıma baktığımda, soruyu sorduğu kişi Didem'den başkası değildi. Didem, ten rengi çorap geçirdiği bacaklarını birbirine çarparken, "Yok," diye mırıldandı. Oysa üşüdüğü bariz belliydi. "Üşümedim."
"Emin misin?" Özgür inatla üstelerken Didem kendinden ödün vermedi ve başını usulca salladı. Konuşmalarını duyan Fırat Amca, "Araba birazdan ısınır çocuklar," dedi araya girerek. "Üşüyorsanız birazcık sıkın dişinizi."
Konuya hiç dahil olmayacaktım ama ben yarınım yokmuşcasına kendimi sarıp sarmalamışken Didem'in orada titremesine el vermedi vicdanım. Sıkıntıyla oflayıp sırtıma sardığım şalı usulca kendime doğru çektim ve Didem'e doğru uzattım. Didem bana sorgularcasına bakarken, "Al, ben üşümüyorum." dedim omuzlarımı kaldırıp indirerek. "Senin durumun benden daha vahim."
Didem mahçup bir tavır takınıp, "Gerek yoktu." diye mırıldandı, ağzının içinden. "Şimdi sen üşüyeceksin, içim rahat etmez."
"Al işte Didem, üşümüyorum dedim ya." derken kaşlarım çatıldı, dik dik suratına baktım Didem'in. "Hem araba ısınmaya başladı, bir şey olmaz."
Didem, "Teşekkür ederim." diyerek dudaklarını birbirine bastırdı ve uzattığım şalı aldı. Bacaklarına doğru sararken bakışlarımı ondan çektim ve sırtımı arkaya doğru yasladım.
Özgür'ün hafifçe bana doğru sırnaştığını hissettiğimde çaktırmadan ondan tarafa baktım. Tam da tahmin ettiğim gibiydi. Dibime kadar gelmişti. "Hayret," dedi kaşlarını kaldırıp şaşkınlıkla yüzüme bakarak. "Sen insanın hâlinden anlar mıydın?"
"Bunu yeni öğrenmiş olman ne kötü," dedim alıngan bir tavırla, omzumun üzerinden yüzüne bakarak.
Dudaklarını ıslatıp, "Vallahi bana karşı hiç böyle olduğunu görmedim." dedi gözlerini kısarak. "Ondan garipsiyor insan."
Şirince gülümseyip başımı yana yatırdım ve, "Domuz olduğun için olabilir mi, sadece soruyorum?" dedim iğneleyici bir tavırla.
Yüzündeki muzip ifade silinirken homurdandığında, onu bozmuş olmanın verdiği mutlulukla kıçımı ondan tarafa dönüp başımı cama yasladım ve kendi kendime sırıttım.
Muğla'ya kadar onu bozmak için çok fazla zamanım olabilirdi fakat ben o değerli vaktimi, Özgürle harcamayacaktım.
Bu yüzden kendimi uykuya teslim etmeye karar verdim ve gözlerimi yumup bu yolun bir an önce bitmesi için içten içe dileklerde bulundum.
××××
Nergis'i şimdiden sevmeye başladım.. İleri doğru aşık falan olurum galiba hajalajdskd
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Kural Tanımaz / tamamlandı.
Humor"Bir kere ulan," dedim yalvarırcasına yüzüne bakıp. "Bir kere de iyi bir şey çıksın şu ağzından. Bir kere de içime oturmasın söylediklerin, nefesimi kesmesin. Şu boktan evden kaçıp gitmek isteyecek kadar bunaltmasın beni, daraltmasın. Ağzını konuşma...