°Özgürle çardakta, kaos eksilmeyen ailemizden uzakta karşılıklı çay içeceğimi hayal dahi edemezdim.
Ta ki bu âna kadar.
Öylece gözlerimizi birbirimizden ayırmazken, "Eee?" dedi Özgür beklentiyle yüzüme bakıp. "Daha daha nasılsın?"
Burnumdan güler gibi bir nefes verdim. "5 saniye önce nasılsam hâlâ aynıyım."
"İyi iyi, Allah iyilik versin."
Bir şey deme ihtiyacı hissederek, "Eee, sen daha daha nasılsın?" diye sordum.
"10 saniye önce nasılsam, hâlâ aynıyım."
Aldığım yanıtla birlikte aramızda derin bir sessizlik oluştu yeniden. Çayımı yavaşça yudumladım. "Farkında mısın Nergis?" diye sordu Özgür, bir anda ciddileşerek.
"Neyin?"
"Biz hiç seninle böyle karşılıklı oturup konuşmamışız."
Büyükçe yutkunup dudaklarımı ıslattım. "Farkettim," diye mırıldandım sessizce. "Biz seninle kavga etmeden insan gibi konuşmayı denememişiz hiç."
"Baksana," dedi burnundan güler gibi nefes vererek. "Daha nasıl konuşacağımızı bile bilmiyoruz, dakikalardır birbirimizin yüzüne bakıyoruz aval aval."
"Böyle olmamızın suçlusu sensin ama," diyerek ona tüm suçu yıktığımda dehşetle açtı gözlerini.
"Ben ne yaptım ya?"
Sitemle söylediği şeyle birlikte oturuşumu dikleştirdim. "Bi kere sen beni sinir etmesen biz kavga etmeyiz," dedim kendimden emin bir tavırla. "Hep sen başlatıyorsun, o yüzden kavga ediyoruz biz."
"Allah allah, öyle mi?" Kaşları şaşkınlıkla havalanırken gözlerini gözlerime dikti. "Ya sen? Sen de sütten çıkmış ak kaşık değilsin valla. Maşallah, ağzına geleni aktarıyorsun bana."
"Kimin ağzına geleni aktırdığını ve patavatsız olduğunu konuşmayalım istersen." dedim baskın bir tavırla, geçen güne ima yaparak.
"Yine mi ya?" diyerek dudaklarını büzdü. "Nergis ne kincisin kızım sen de ya! Unutmuştuk hani?"
"Ben ölsem unutmam o sözlerini." dedim başımı hafifçe sallayarak. "Hepsini kazıdım aklıma."
Sıkıntıyla oflayıp çayından bir yudum alırken höpürdeterek içmesi kaşlarımın çatılmasına sebep oldu. Masanın üzerine bıraktığım şapkamı kafasına attım. "Kaç kere diyeceğim sana, höpürdetme şunu!"
"Lan elimde çay var, çay!" Telaşla yanmamak için çayını masaya koyarken ona attığım şapkayı aldı eline. "Böyle içmeyi seviyorum ben ya, sanane?"
"Rahatsız oluyorum kardeşim, anlamıyor musun sen?" dedim tane tane.
"Kardeş deme, lazım olur." diyerek göz kırptı arsızca. Derin bir nefes verip sakinleşmek istercesine gözlerimi yumdum. "Allah'ım sen bana sabır ver."
"Hani hep ben başlatıyordum?" dedi sorarcasına, kaşlarını çatıp. "Önce sen başlattın bu sefer! Ne güzel oturuyorduk sessiz sakin!"
"Yalan söyleme, önce sen başlattın!" dedim çemkirerek. "Çayını düzgün içsen hiçbir şey olmayacaktı!"
"Sana, sen de dene diyorum!" dedi ve şapkayı geri fırlattı bana. "Ama dinlemiyorsun ki! Bak bağımlılık yapıyor, valla. Bir kere höpürdet ya!"
"Sus be terbiyesiz!" dedim ters ters bakarak. "Ben senin gibi görgüsüz müyüm? Medeniyet öğren biraz!"
"Medeniyet görmesek inanacağız," diye homurdandığında geri attım elimdeki şapkayı kafasına.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Kural Tanımaz / tamamlandı.
Humor"Bir kere ulan," dedim yalvarırcasına yüzüne bakıp. "Bir kere de iyi bir şey çıksın şu ağzından. Bir kere de içime oturmasın söylediklerin, nefesimi kesmesin. Şu boktan evden kaçıp gitmek isteyecek kadar bunaltmasın beni, daraltmasın. Ağzını konuşma...