✨7.Bölüm

395 33 3
                                    


"Nergis!"

Özgür'ün gürleyişiyle birlikte kahkaha atarak hışımla dışarı doğru koşmaya başladım. Dış kapıda bekleyen Didem'e yanlışlıkla omuz attığımda geriye bakmaya zamanım olmadığından arkam dönük bir vaziyette, "Özür dilerim Didem!" diye seslendim.

"Nergis!" dedi Özgür yeniden, var gücüyle bağırarak. "Kaçma! Buraya gel!"

"Banane!" dedim bahçede peşimden atlı koşturuyormuş gibi bir o yana, bir bu yana kaçarak. "Özgür bak git başımdan, vallahi tüm köyü toplarım buraya!"

"Senin yüzünden adam bayıldı lan!" dediğinde gülüşümü bastırmak için elimle ağzımı kapattım. "Uyanınca ne diyeceğim ben bu adama?!"

Soluk soluğa kalmışken kendimden taviz vermeyip koşmaya devam ettim, Özgür'ün bana yetiştiğini bile bile. "Sen onu buralara kadar peşinden kız getirmeden önce düşünecektin!" dedim sinir bozucu bir tavırla.

"Öyle mi?" dedikten saniyeler sonra, ayaklarım yerden kesildi. Özgür beni belimden yakaladığı gibi havaya kaldırmıştı. Kendi etrafında beni döndürürken, "İndir beni!" diyerek çığlık attım adeta. Bana aldırmayıp kendi ekseninde dönmeye devam ettiğinde yineledim. "Özgür, indirsene beni aşağıya!"

Ayaklarım tekrardan yerle buluşurken, derin bir nefes verdim. "Manyak mısın sen be?!" diye cırladım, yüzüne karşı. "Ne yapıyorsun, kafayı mı yedin sen?!"

"Aynen, yedim." dedi dik dik yüzüme bakarak. Hemen ardından bana doğru yavaşça adımlayıp, "Kafayı yedirdin bana." diye devam etti.

Gözlerim kısılırken adımlarım geriye gitti. "Gelme üzerime katil," diye tısladım, sessizce. "Gelme bak, vallahi seni şikayet ederim babama!"

Tok bir kahkaha atıp, "İstersen git köyün muhtarına şikayet et, umrumda değil." dedi aramızdaki açıklığı kapatarak.

Kaçacak yerim kalmamıştı, çünkü arkamda duvar vardı. Yan taraftan sıyrılmayı düşünüyordum ki, Özgür elini duvara yasladı. Öteki yandan geçmeyi hedefledim fakat yine Özgür engeline takıldım. Göğüs kafesim hızla inip kalkarken, "Çekil önümden." dedim başımı dikleştirerek. "Bak çekil önümden, delirtme beni!"

"Az delirsene, nasıl deliriyorsun çok merak ediyorum." dedi, sinir bozucu bir tavırla.

"Nasıl delirdiğimi az önce gördün canım sen," diye mırıldandım, yüzüne bakarak.

Tatsız olayı yine hatırlamış olacak ki yüzünü buruşturdu. "Merak ediyorum da," dedi ve dudaklarını ıslatıp dikkatle yüzüme baktı. "Didem'i yanımda getirmiş olmam sana niye bu kadar battı da, dedeme saçma sapan şeyler söyledin?"

"Ne batacakmış be Didem'i yanında getirmen bana!" diye çıkıştım sertçe.

"Niye öyle bir şey söyledin o zaman?" diye sordu, gözlerini kısarak. "Yoksa beni mi kıskanıyorsun sen? Dayanamıyor musun beni başkalarıyla görmeye? İçin mi gidiyor bana, ah kıyamam."

"Seni kıskanmam için bendeki konumunun çok yüksek bir yerde olması gerek." dedim gözlerimi gözlerine dikerek. "Ama sana kötü bir haberim var yaban domuzu, şu görmüş olduğun tırnağımın ucu var ya," İşaret tırnağımı gözüne sokarcasına burnunun ucunda salladım. "İşte bu tırnak ucum bile senden daha değerli."

Bakışları değişirken başını hafifçe öne eğip yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Burunlarımızın arasında milimlik fark kalmışken, "Öyle mi?" diye fısıldadı.

Gözlerim kısa bir anlığına dudaklarına kaydı, ardından yeniden gözlerine çevirdim bakışlarımı. Nefesini boynumda hissedebiliyordum. Midemde tarifsiz bir burukluk oluşurken sertçe yutkunup, "Öyle." diye karşılık verdim istifimi bozmadan.

Aramızdaki keskin bakışmayı bölen kişi, Didem olmuştu. Tam, "Özgü-" diyecekti ki, lafının devamını getiremeden sesi kesildi. Gözlerimi Özgür'ün üzerinden alıp gelen Didem'e çevirdiğimde afallamışcasına olduğu yerden bize bakıyordu.

Saniyeler içinde Özgürle aramızdaki saçma sapan yakınlaşma aklıma dank ederken hızlıca kendime çeki düzen verdim. Özgür hiç istifini bozmadan olduğu yerden Didem'e bakıp, "Efendim?" dedi sorarcasına. "Bir şey mi oldu Didem?"

Didem hâlâ bizi bu kadar yakın görmüş olmanın verdiği şapşallıkla gözlerini kırpıştırıp, "Deden." diye mırıldandı. "Deden ayılmış, seni bekliyormuş." Birkaç saniye duraksadı ve çenesini tutamayıp, "Yanlış bir zamanda mı geldim?" dedi sorgularcasına.

Özgür'ün bakışları kısa bir anlığına bana değdi. "Çok yanlış bir zamanda geldin." diye fısıldadı fakat sesini sadece ben duymuştum. Gözlerimi büyüterek ona baktığımda ne dediğini bilmiyormuş gibi başını iki yana salladı ve kendine geldi. Aramızdaki mesafeyi açarak ellerini duvardan çektiğinde, "Sonunda." diye homurdandım ona ters ters bakarak.

"Anlamadım?" dedi Didem, hâlâ bir cevap beklerken.

"Çok doğru bir zamanda geldin Didem," dedim şirince gülümseyerek. "Çünkü biraz daha geç gelmiş olsaydın, bu yabani domuz beni öldürecekti!"

Didem'in kaşları havaya kalkarken Özgür'ün keskin bakışları beni buldu. "Henüz o kadar sevinme, yaban çiçeği." dedi tehditkar bir tınıyla. "Dedeme bu yalanı söyleyen sensin, şimdi de benimle gelip sözlerinin birer yalandan ibaret olduğunu açıklayacaksın."

"Oldu paşam, başka isteğin?" dedim alaylı bir tınıyla.

Kolunu omzuma atıp beni kendine doğru çekti. "Bir de bu sohbet arasında bana şöyle bol köpüklü bir türk kahvesi yaparsın artık." dedi keyifle.

Karnına dirseğimi geçirip, "Çek şu pençelerini üzerimden!" diye tısladım, memnuniyetsiz bir tavırla.

Acıyla sızlanıp karnını tutarak, "Yuh!" diye böğürdü adeta. "Canıma kastın mı var lan senin, her bulduğun fırsatta geçiriyorsun bana!"

"Sen daha geçirme görmemişsin," dedim başımı tehditkarca sallayarak. "Ama göstereceğim ben sana yakında, merak etme."

"Çok konuşma yaban çiçeği, düş önüme." dedi kaşlarıyla evi işaret ederek.

Ona ters ters bakıp adımlamaya başladım. O beni bu kadar yorup üstüne köşeye sıkıştırmıştı ya, benim adım da Nergis ise eğer, bu yaptığı yanına kâr kalmazdı.

Onun o keyif için içmek istediği türk kahvesine tükürmezsem, en adi şerefsizdim.




×××

Nergis favorim sensin bebeğim ahajskd

Aşk Kural Tanımaz / tamamlandı.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin