"Günaydııın,"
Dünkü depresif hâlime nazaran bugün daha mutluydum. Seda Sayan'ın sabah programlarına girişi gibi neşeli bir giriş yaptığımda babamın kaşları şaşkınlıkla havalandı.
"Günaydın kızım," dedi ve belli belirsiz gülümseyip kaş göz yaparak, "Hayırdır, bugün pek bir neşeliyiz?" diye sordu.
"Dün istediği odada uyudu ya, ondandır amca." dedi Özgür, hemen lafa atlayarak. Sesini duymak bile neşemi sömürmesine yeterken babam gülümsedi ve, "Doğru söylüyorsun." diye onayladı onu.
Onlara ters ters baktığımda Fırat Amca'm bana doğru gülümseyip, "Günaydın kızım." dedi içtenlikle. "Gel otur hemen kahvaltıya."
Eliyle masayı işaret ettiğinde memnun olmuşcasına gülümseyip tek boş olan yere, babaannemin yanına oturdum. Özgür tam karşıma denk gelirken onun hemen yanında oturan Didem'den başkası değildi. Annem usulca bardağıma çay doldururken uykumu tam alamamış olacaktım ki, esnedim. Esnedikten sonra babaanneme kısa bir bakış atıp, "Hayırdır, Sevim Sultan?" dedim kaş göz yaparak. "Hiç pas vermiyoruz bakıyorum da."
"Günaydın deli kız," dedi keyifsizce gülümseyip. "Uykunu alamadın mı, esneyip duruyorsun?"
"Yok ya iyi uyudum aslında," dedim Didem'e ters bakışlar atarak. Tüm gece boyunca yorganı üzerimden çekip durmuştu ve asla susmamıştı. Bana kabus gibi bir gece yaşatmıştı. Keşke onu odadan kovsaydım. "Beni bilmiyor musun, saatlerce uyusam da yine alamam uykumu."
"Benim bu soruna bir çözümüm var," dedi Özgür, çatalına batırdığı peynir parçasını ağzına atarak. Ona sorgulayıcı bakışlar attığımda şirince gülümsedi. "Hazır zamanı gelmişken kış uykusuna yat. Biz seni kış bitince uyandırırız."
"Seni şakacı seni," dedim samimiyetten uzak bir tavırla gülümseyerek. "Sen beni kendinle karıştırdın galiba. Ayı olan sensin, ben değilim."
"Hah, yine başladılar." dedi babam, başını iki yana sallayarak. "Daha sabahtan kedi köpek gibi didiştiklerine göre ikisi de mışıl mışıl uyumuş. Belli oldu."
Fırat Amca belli belirsiz gülümsediğinde gözlerimi kısarak ona kötü bakışlar attım. Burada beni savunması gerekirken Özgürle atışmamızı zevkle izliyordu.
Derya Teyze kimseye çaktırmadığını zannederek masanın altından Özgür'ün bacağını cimdi. "Laf atma şu kıza!" dedi gözlerini belerterek. Benden zerre hoşlanmadığını biliyordum ve bunu belli etmekten geri durmuyordu.
Annem, Derya Teyze'ye yandan bir bakış attı ve, "Oğluna mukayyet ol," dedi her an tartışmaya girmeye hazırmış gibi. "Kızımla uğraşıp durmasın!"
"Senin kızın da sütten çıkmış ak kaşık değil, Nihal!" dedi Derya Teyze, baskın bir tavırla. "Sen benim oğluma laf edeceğine önce git kızına terbiye ver."
Sıkıntıyla oflayıp geriye doğru yaslandım. Derya Teyze'nin lafıyla birlikte annem elindeki çaydanlığı sertçe masaya bıraktı. "Ne dedin sen?!" dedi, tehditkar bir tınıyla. "Bir daha söylesene, duyamadım!"
Aralarındaki gergin konuşmayı, zil sesim böldü. Günlerdir çalmayan telefonum şuan öyle bir zamanda çalmıştı ki, içten içe şükrettim. Elim arka cebime uzanırken masada derin bir sessizlik oluştu. Ekranda Naz'ın adını görmemle birlikte dudaklarımı birbirine bastırdım. Naz benim yurttan arkadaşımdı.
"Şey," dedim masadan yavaşça kalkıp. "Benim buna bakmam gerekiyor. Siz edin kahvaltınızı, beni beklemeyin."
"Kim arıyor?" Annem meraklı gözlerle bana bakarken elimi havada sallayıp arkamı dönerek, "Konuşuruz sonra." dedim ve hızlı adımlarla masadan ayrıldım. O gergin ortamda biraz daha kalsaydım, Derya Teyze'yi yolmam an meselesi olacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Kural Tanımaz / tamamlandı.
Humor"Bir kere ulan," dedim yalvarırcasına yüzüne bakıp. "Bir kere de iyi bir şey çıksın şu ağzından. Bir kere de içime oturmasın söylediklerin, nefesimi kesmesin. Şu boktan evden kaçıp gitmek isteyecek kadar bunaltmasın beni, daraltmasın. Ağzını konuşma...