"Günaydın, kuzenlerin birtanesi!" Özgür, şımarıkça bana sırnaşırken yüzümü buruşturdum.
"Yürü git be başımdan, nereden kuzenin oluyorum ben senin?"
Gözlerini kırpıştırdı. "Amcamın kızısın ya kızım!"
"Yo," dedim omuz silkerek. "Amcanın kızı değilim ben senin! Sen evlatlıksın."
Gözlerini devirdi. "Sabah sabah bakıyorum da yine formundasın."
Şirince gülümseyip, "Her zaman canım." dedim göz kırparak. "İki elim kanda olsa bile asla kendimden ödün vermem."
"He Nergis, he." diyerek yanıma doğru bir sandalye çekti ve oturdu. "Bana kahvaltı hazırlasana."
"Sen bak bi bana, buraya bak buraya..." derken alnımı işaret ettim. "Hizmetçi mi yazıyor burada? Kalk kendin hazırla kahvaltını, banane!"
"Ya Nergis," dedi kedi gibi mırıldanarak. "Hadi, lütfen!"
"Hayır."
"Allah çarpsın daha istemem ya, valla."
"Napim?"
Umursamaz bir tavırla verdiğim cevap onu sinir ederken sertçe ofladı. "Lanet olsun ya, hazırlarım ben." dedi duygu sömürüsü yaparak. "İnşallah domates doğrarken elimi keserim de vicdan azabı çekersin, amin."
"Elini kesmek az olur, kafanı kopar bence." dedim sırıtarak. "Yardıma gelirim."
"Zalımın kızı, hiç mi sızlamıyor vicdanın?"
"Yo."
Yanaklarını şişirerek ayaklandı. "Şuradaki elmadan bir tane uzatsana." dedi kaşlarıyla, az ilerimdeki masanın üstündeki elmayı işaret ederek. "Bari bunu yap, Allah rızası için."
"Tamam ağlama," dedim ve oturduğum yerden ayaklanıp elmaya uzandım. Hemen sonrasında elimdeki elmayı Özgür'e verdim. Tam yerime geri oturacaktım ki Özgür, sandalyemi pat diye çekti ve saniyeler içerisinde kendimi yerde buldum.
"Ya gerizekalı mısın sen?!" dedim, avazım çıktığı kadar bağırarak. "Aptal! Salak!"
Öfkeyle sarfettiğim sözlere, kahkahası eşlik etti. "Ay çok komik düştün!" dedi, gülüşünün arasından. "Yüzünün hâli çok komikti!"
"O kadar komik ki, öldüm şuan gülmekten." dedim öfkeyle ellerimi birbirine çarparak. "Sen cidden katıksız süzme bir salaksın Özgür, biliyorsun değil mi?! Çocuk musun ya sen, ne bu ergen ergen tavırlar?!"
"Ay aman ağlama." dedi ve elini uzattı bana, utanmadan. "Gel hadi, şaka yaptık ya."
"Sana buradan bir çarparım, bir de yer çarpar." diyerek elimin tersini gösterdim ve elini tutmadan kalktım yerden. "Gerizekalı."
"Bir de bayıl istersen Feriha," dedi alayla. "Amma abarttın he!"
"Bak hâlâ konuşuyor," masanın üzerinde duran elma bıçağını elime aldım. "Vallahi Allâh yarattı demem deşerim böbreğini! Defol git ya!"
"Oy oy tamam tamam.. " Dudaklarını bana doğru büzerek uzattı. "Kıyamam annem sana."
"Hâlâ dalga geçiyorsun ya!" Ağlamaklı bir ses tonuyla bıçağı ona doğru savurduğumda hızla kendini geriye çekti. "Ciddiyim bak Özgür, çok sinirliyim şuan sana!"
"Ay aman iyi be, gidiyoruz." dedi yandan yandan bakıp. "Bu evde kimse benim muazzam ötesi şaka anlayışıma sahip değil. Harcanıyorum ben burada!"
Kendi kendine söylene söylene içeri girerken elma bıçağını sertçe masanın üzerine bıraktım.
Ben hangi akla hizmet bu çocuğu sevmiştim acaba?
✨
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Kural Tanımaz / tamamlandı.
Umorismo"Bir kere ulan," dedim yalvarırcasına yüzüne bakıp. "Bir kere de iyi bir şey çıksın şu ağzından. Bir kere de içime oturmasın söylediklerin, nefesimi kesmesin. Şu boktan evden kaçıp gitmek isteyecek kadar bunaltmasın beni, daraltmasın. Ağzını konuşma...