Özgür'ün Anlatımıyla;
Dudaklarımın arasına sızdırdığım sigaramdan bir fırt çekerken gözlerim uzaklara dalmıştı. Bedenim belki bu balkondaydı fakat ruhum asla burada değildi.
İki gün sonra İstanbul'a geri dönecektik. Sokağa çıkma yasağının süresi dolmuştu. Buradaki anılarımıza güle güle demenin vakti gelmişti.
Derin bir iç çekip başımı arkamdaki sütuna yasladığımda işittiğim adım sesleri, başımı yana çevirmeme sebep oldu. Yiğit'i görmemle birlikte tüm keyfim kaçmış, bir an önce bu balkondan kalkıp gitme isteğiyle yanıp tutuşmaya başlamıştım.
"Özgür?" dedi sorarcasına, bana doğru yanaşıp. "Uyumadın mı?"
"Gördüğün gibi." dedim, ters bir tavırla.
"Beni de uyku tutmadı." dedi, ona sormamama rağmen sohbet etme çabasına girerek. "Gerçi buraya geldiğimden beri neredeyse hiç uyuyamadım doğru düzgün. Yerimi yadırgadım galiba."
İçime çektiğim dumanı dışarı doğru soluyup, "Merak etme," diye mırıldandım alaycı bir tavırla. "İki gün sonra evine kavuşursun. Az daha sabret."
"Ah doğru ya, iki gün sonra gidiyoruz, değil mi?" dedi, aklına yeni dank etmiş gibi. "Zaman su gibi akıp geçti."
"Sen onu bir de bana sor," diye homurdandım ağzımın içinden.
"Niye öyle dedin ki?" derken aval aval baktı yüzüme. "Burada eğlendiğini düşünüyordum. Özellikle de Nergisle."
Yaptığı imayı anlamayacak kadar aptal değildim. Kaşlarım havalanırken tehditkar bir bakış attım yüzüne. "Bir daha benimle konuşurken Nergis'in adını ağzına alma, Yiğit." dedim tane tane. "Senin için kötü olur yoksa."
Elimdeki sigarayı yere atıp ayağımın ucuyla ezerken, "Sen beni yanlış anladın." dedi hızlıca. "Kötü niyetle söylemedim. Önceden birbirinizin suratına bile bakmazdınız ama baksana şimdi aranızdaki buzlar eridi."
"İki gün sonra yine buzlar kraliçesine döner merak etme," dedim alayla gülümseyip.
Ellerini cebine sokup kendini balkonun sütunlarından birine yasladı ve doğrudan yüzüme baktı. "Neden öyle söylüyorsun?"
Şimdiye kadar çoktan kalkıp içeri gitmem gerekiyordu fakat bir şey beni engelliyordu. Nedense burada Yiğitle oturup konuşma isteği gelmişti içimden.
"Çünkü hepimiz ait olduğumuz yere dönüyoruz," dedim yavaşça. "İki gün sonra eve geri döndüğümüzde yollarımız da yönlerimiz de ayrılacak. Okullar açılacak. Nergis ait olduğu yerde, sizin yanınızda olacak."
Bu kaçınılmaz bir gerçekti.
"Ya Nergis'in ait olduğu yer bizim değil de senin yanınsa?" diye bir soru yöneltti durduk yere. "O zaman ne olacak?"
"Amacın ne?" dedim şüpheyle gözlerimi kısarak. "Ağzımdan laf falan mı almaya çalışıyorsun Yiğit, hayırdır?"
"Ağzından laf falan almıyorum Özgür, aranızdaki bağ gözle görülebilir şekilde bariz ortada." dedi omuzlarını kaldırıp indirerek. "Bence iki gün sonra evlerimize geri döndüğümüzde her şey çok daha farklı olabilir. Bu senin elinde."
"Anlamadım?" dedim, aklım karışmışken. "Ne demeye getiriyorsun?"
"Yani diyorum ki İstanbul'a dönmeden Nergis'e açıl." dedi, patavatsızca. "Aranıza mesafelerin girmesine izin verme. Hazır buzlar erimişken aranıza yeniden set çekme. Hislerini korkmadan, açık açık itiraf et."
"Ne hislerinden bahsediyorsun sen?" diye sordum gözlerimi kaçırarak. "His mis yok bende, saçma sapan konuşma. Ayrıca sen Nergis'i sevmiyor musun oğlum? Manyak mısın sen yürü git başımdan ya."
"Yeme beni Özgür, geldiğimden beri bir gırtlağıma çökmediğin kaldı. Geberdin kıskançlığından." dedi başını iki yana sallayarak. "Bal gibi aşıksın işte kıza, kimi kandırıyorsun? Nergis'i seviyordum haklısın ama sana karşı hisleri olduğunu anladığım gün bitti Nergis benim kafamda. Aklında başka biri varken kalbine girmeye çalışamam."
Sertçe yutkunup Yiğit'in yüzüne çevirdim bakışlarımı. "Nergis bana bir şeyler mi hissediyor?"
Alaylı bir ifadeyle gülümsedi. "Sözde ilişki uzmanıyım diye gezinirsin ortalarda," dedi gülerek. "Ama söz konusu kendin olduğunda kör herifin teki oluyorsun. Kız eridi bitti aşkından, görmüyor musun?"
Alt dudağımı dişleyip çaktırmadan gülümseyerek bakışlarımı kaçırdım. Nergis'in beni sevme ihtimali çok imkansız geliyordu bana. Her seferinde şakasını yapıyor birbirimize imalı imalı konuşuyorduk fakat bunu başka birinden duymak tuhaf hissettirmişti.
Aramızda farklı bir bağın olduğu aşikardı. Fakat bu bağın adı neydi? Aşk mı? Sevgi mi? Nefret mi?
Anlamlandıramadığım hislerim her geçen gün daha da ortaya çıkıyor, beni bilinmeze sürüklüyordu.
Yüzümdeki aptal sırıtışı toparlayıp, "Saçmalıyorsun gece gece," dedim gitmek için doğrularak. "Senin saçma sapan gözlemlerinde uğraşamam, iyi geceler."
"İyi geceler Özgür," dedi arkamdan seslenerek. "Her ne kadar saçma desen de söylediklerimi bir tur daha düşün istersen. Fikrinin değişeceğine eminim."
✨
Yiğitciğim anneem, gel ben seninle olurum sjsnskssksnskdkd
arkadaşlarıma akıl verirken Yiğit gibiyim. herkese faydam var, bi kendime yok nsnsksnsskddkd
ay bu arada kesin bir şey olmamakla birlikte 33 veya 34.Bölüm final verebilirim :')
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Kural Tanımaz / tamamlandı.
Mizah"Bir kere ulan," dedim yalvarırcasına yüzüne bakıp. "Bir kere de iyi bir şey çıksın şu ağzından. Bir kere de içime oturmasın söylediklerin, nefesimi kesmesin. Şu boktan evden kaçıp gitmek isteyecek kadar bunaltmasın beni, daraltmasın. Ağzını konuşma...