✨4.Bölüm

397 30 5
                                    


Simsiyah bir gecenin, zemheri soğuğuyla aralamıştım gözlerimi. Kucağımda hissettiğim ağırlıkla birlikte bakışlarımı dizlerime sabitlediğimde, üzerimde Özgür'ün montunu, onun da üzerinde boylu boyunca dizimde uzanan Özgür'ün kolunu gördüm. Kaşlarımı çatarak ters ters Özgür'den tarafa baktığımda karşı karşıya kaldığım manzara, beni dumura uğratmaya yetti.

Didem, başını Özgür'ün omzuna yaslamış, üstelik kolunu Özgür'ün beline dolamıştı. Sertçe yutkunup gözlerimi onlardan çekmek için yoğun bir gayret içerisine girmişken uyumayan Fırat Amca, "Nergis."  diye zikretti ismimi. "Uyandın mı kızım?"

Burnumun ucu sızlarken başımı dikleştirip gözlerimi ovalayarak, "Uyandım amca." diye mırıldandım sessizce. "Ne kadar yolumuz kaldı?"

"Az kaldı kızım." dedi dikiz aynasından bana kısa bir bakış atarak. "Nasılsın, uykunu alabildin mi?"

Başımı hafifçe sallarken elim enseme gitti. "İyiyim amca. Sadece birazcık boynum ağrıyor, o kadar."

"Muğla'ya vardığımızda güzelce dinlenirsin." dedi samimi bir tavırla. İki aile arası ne kadar açık olsa da, amcamla can ciğer kuzu sarması gibiydik ikimiz. Aramızdaki bu samimiyeti babam varken pek dile getiremesek de, çok severdik birbirimizi.

"Yoruldun mu?" diye sordum, ona kısa bir bakış atıp. "Ne kadar zamandır araba sürüyorsun, yorulduysan ben geçerim direksiyona."

Yüzünde silik bir tebessüm oluşurken, "Olur mu hiç öyle şey?" diye sitem etti bana. "Ben varken sana direksiyon sallatmak yakışır mı bana?" Ona gözlerimi kısarak baktığımda, "Bakma öyle kötü kötü," dedi benim gibi gözlerini kısarak. "Hadi beni geçtim, yanında kazık kadar adam varken yakışır mı bize seni yormak?"

Alaylı bir tavırla, "Adam mı?" diye sordum. "Pardon amca, buradaki tek adam sensin de kimden bahsettiğini anlayamadım?"

Bana kınarcasına bakıp, "Duymamış olayım." diye ikaz ettiğinde omuz silktim küçük bir kız çocuğu gibi. "Oğlumu adam yerine koymuyorsun ama sen üşüme diye montunu çıkarıp üstüne örttü."

Dudağımın kenarı hafifçe yukarı kıvrıldı. "Beni düşündüğünden değil o amca," dedim kaşlarımı kaldırarak. "Ölüp de başına kalmayayım diye yapmıştır onu o."

Amcam belli belirsiz gülüp başını iki yana sallarken, "Bir şey soracağım sana." dedi kuru bir sesle. Beklentiyle yüzüne baktığımda derin bir nefes aldı. "Bu kız," dedi göz ucuyla Didem'e bakarak. "Ne iş?"

Boğazımda bir yumru oluşurken, "Bilmem." diye cevap verdim, durgunca.

"Ne demek bilmem, tanımıyor musun sen bu kızı?" diye sordu, üsteleyerek. "İllaki biliyorsundur bir şeyler.. Aralarında bir şey mi var bu ikisinin?" Kalbime on ton ağırlık bindi. "Baksana, nasıl da sokulmuşlar birbirlerine."

"Fakülteden gördüğüm kadarıyla arkadaşlar, ötesi değil." dedim sertçe yutkunup göz ucuyla Özgür'e bakarak. "Ama hayat bu, ne olacağı belli olmaz."

"İçim bir türlü ısınamadı bu kıza ama misafir diye ses de etmedim." dedi amcam, hoşnutsuz bir tavırla.

"Didem iyi kızdır, amca." diye karşılık verdim, kendimce ona ne kadar tilt olsam da. "Yani öyle bir kötülüğünü, ters bir hareketini görmedim hiç bugüne kadar.. Ama içine sinmediyse, vardır elbet bir şeyler."

Sönük bakışlarını dikiz aynasından bana çevirip, "Senin var mı birileri?" diye sordu, kaş göz yaparak. "Ne zamandır konuşmuyoruz böyle şeyleri."

"Aynı, bildiğin gibi." derken omuz silktim. "Hayatımın aşkı hâlâ bulamadı beni."

"Mümkünse bulmasın." derken kaşları çatılmıştı. "Seni birilerine vermeye gönlüm razı gelmez benim. Aferin, böyle devam."

Burnumdan güler gibi bir nefes verip, "Aşk olsun amca," dedim alıngan bir tavırla. "Bir de beddua et istiyorsan, o nasıl laf? Bırak biraz da ben mutlu olayım ayol."

"Senin mutlu olmak için bir erkeğe ihtiyacın olmadığını ikimiz de iyi biliyoruz," dedi, babaannemin üzerine örttüğü örtüyü düşmemesi için düzeltirken. "Sen koskoca bir aileye sahipsin, bu yeter sana."

"Koskoca ve kaosun hiç eksilmediği bir aile." dedim onu düzelterek. Gülümsedi ve beni onayladı başıyla.

"Onu doğru dedin bak."

Aramızda derin bir sessizlik oluşurken, az önceki konu aklına takılmış olacak ki, lafını söylemekten geri durmadı. "Ne kadar seni paylaşmak istemesem de mutlu olmanı en çok ben isterim kızım." dedi sessizce. "Bazen deli divane gibi aradığımız şeyler aslında burnumuzun ucundadır fakat farkına varamayız uzun bir süre boyunca." Derin bir nefes verdi ve gözlerini birkaç saniye yumdu. "Farkına vardığımızda ise her şey için çok geç olur."

Amcamın son sözleri, bundan ibaretti. Cevap vermemi beklemeden, "Geri yat istersen." diye mırıldandı. "Gelince uyandırırım ben seni, boşuna uykusuz kalma."

Başımla onu onaylayıp geriye doğru yaslandığımda amcamın sözleri bir hançer gibi saplanmıştı sanki yüreğime. Beni neden bu kadar etkilemişti ki cümleleri? Gayet normal ve gayet de hak verdiğim şeyler söylemişti. Şimdi neyin nesiydi bu?

Yeniden kendimi uykuya teslim etmeden önce kucağımdaki kolun sahibine çevirdim bakışlarımı. Hâlâ Didem ile sarmaş dolaş bir vaziyette uyuyorlardı. Bir anlığına.. Kısa bir anlığına içimdeki şeytani dürtüye engel olamadım ve botumun ucuyla birlikte Özgür'ün ayağına var gücümle bastım.

Özgür, uykusundan sıçrayıp Didem'den bir hışımla ayrılmadan saniyeler öncesinde ise, suçlu duruma düşmemek için gözlerimi sıkı sıkı yumdum ve en iyi oyunumu sergiledim ona.

Uyuyormuş numarası yaptım.






×

Nergis snajskznskskdk

Aşk Kural Tanımaz / tamamlandı.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin