ELİF'İN ANLATIMIYLA
---
Rahatsız edici telefon alarmımla sarsıldım."Yav ben size demedim mi şu alarmı kurun diye!" Diyerek atıldım.Gözlerimi ellerimle karıştırdıktan sonra bir de ne göreyim iyi!Aylin beyaz kabarık bir elbiseyle karşımda.Sude ve Mervenur da pijamalarla "Çok yakıştı Aylinnğğ!" Diyorlardı.Ama bu üstündeki çok kabarıktı!Evet,bu gelinliktii! O anda Sude "Elif biraz daha geç uyansaydın Aylin'in doğumuna yetişecektin!Hadi kuaföre gidicez daha git bir tayt çek altına randevuyu kaçırmayalım." Dedi.Bir şok üstüne bir şok daha geçirdim.Ve titreyen şoke sesimle "Ne kuaförü?" Dedim.Mervenur gülüp "Ne kuaförü olucak yav Aylin'in bu gün düğünü varya!O yüzden kuaföre gidicez.Hatırladın mı?" Gözlerimi açıp "Ne!" Demem bir oldu,ve beni deli sanmasınlar diye "Unutmuşum sanırım,derin bir uyku uyudum da,ben bir lavaboya gideyim."Lavaboya giderken komodinin üzerinde ki davetiyeye gözüm kaydı.
Justin🤍Aylin
Yazıyordu.Sonra Sude'nin seslenişiyle yine ürktüm."Elif o davetiye bizim yetimhane müdürüne gidecekti de, Aylin'in evlenmesini istemiyordu,vazgeçtik.Gerçi bir insan 27 yaşında evlenmeyecekte ne zaman evlenecek ki?" O anda durdum.Aylin 27 yaşındaysa ben büyük bir olasılıkla ya 25'dim ya 26'dım!Yani okul bitmişti.Koşarak elbisesini aynanın önünde üstüne tutan Merve'nin yanına gittim."Benim mesleğim ney?" Dedim yine titreyen sesimle."Elif sen bu sabah iyi değilsin sanırım sen üniversiteyi Michael diye bir adamla evlenmek için okumamıştın,daha sonra evlenip bu gece bekarlığa parti var diye kaldın ya yetimhanede!"dedi ve gülerek bana baktı.
Sanırım bu şoku vücudum kaldıramayacaktı.İlk önce sırtımda başlayan terleme yüzümün kızarıp ellerimin titremesiyle son buldu.Bir kaç dakika sonra bana "Anne günaydın!" Diye sarı saçlı,beyaz tenli ve çilli bir kız koştu.Bir şok daha geçirip "Bu kız benim kızım mı?" Dedim.Merve kahkaha atarak "Yok benim kızım,e herhalde senin kızın Emma o!" Dedi.Bacaklarım vücudumu taşıyamıyordu artık şakak kemikleriminden akan terimi elimle silip kızım olduğunu yeri öğrendiğim çocuğumu kollarımda kaldırdım."Emma sen şimdi Mervenur teyzen ile burada bekle,ben üstümü değiştirip gelicem." Dedim ve ensemdeki teri farkedip büyük adımlarla banyoya koştum.Sanırım kusacaktım.Bir adamla evlenip çocuk yapmıştım.İnanamıyordum.Bir anda telefonum çaldı.Koşup elime aldığımda Sevgilim yazan biri beni arıyordu.Bu Michael denen adam olmalıydı ya.Her şey normalmiş gibi telefonu açıp "Canım?" Dedim.O da bana "Günaydın canım." Dedi.Nazik bir adama benziyorduki ben zaten kötü biriyle evlenemezdim.Kendime güveniyordum.Ve "Günaydın!" Dedim.Sonra "Kuaförden sonra alırım ben kızlarla seni ve tabii Emma'yı." Diye devam etti."Tamam!" Dedim.Ve "Görüşürüz!" Deyip kapadım.
Hızlıca galerime girdim.Fotoğraflara baktım.Evlendiğim adam yakışıklıydı en azından.Ama önemli olan tabii ki iç güzellikti.Düğünümüz bir otelde olmuştu ve açıkçası Mervenur göz kamaştırıyordu.Neyse.Kuaföre yetişmem lazımdı.Hemen üstüne bir siyah badi geçirdim.Üstüne de bir ince beyaz gömlek geçirdim.Altıma da siyah tayt geçirip kızım Emma'ya bir T-shirt ve altına tayt geçirirken "Emma sen kaç yaşındasın?" Dedim.İnanmıyorum.Nasıl bir anneydim ki ben!"4 dedi tatlı sesiyle. Sonra "Doğum günün ne zaman?" Dedim."6 Şubat!" Dedi."Peki hangi aydayız?" Dedim.İnanmıyorum yaa.Çocuğuma hangi aydayız diye soruyordum.Onun bana sorması lazımdı.Ama başka kime soracaktım ki?Bizim kızlara sorsam beni hastaneye götürürlerdi.
"Temmuz!" Dedi yine o heyecanlı sesiyle."Tamam miniğim!" Dedim ve kapşonluya gerek olmadığına düşünüp "Biz hazırız!" Dedim."Sonund!" Dedi Mervenur ve aşağı inmeye başladık.İnanmıyordum.Bir adam uğruna üniversite okumamıştım.Kendime kızmayı bir kenara bırakıp hemen Emma'nın elini tuttum.