ELİF'İN ANLATIMIYLA
Mervenur ile Gökçe'nin tarağından saç aldıktan sonra silah sesleri ile aşağı indik.Kapıdan çıkar çıkmaz göğsümde bir acı hissettim.İlk önce çok canımı acıtmasa da bir kaç saniye sonra göğsüm çok acıyordu ve nefes alamıyordum.O anda buranın mermiler ile tarandığını ve pislik Barış'ın geldiğini anladım.Yere düşmemek için duvara tutundum ama nafile.Yere düştüm.Gözledim kapandı ve gerisini hatırlamıyorum.
Gözlerimi açtığımda Mervenur ile Aylin'in Bağırışları kulaklarıma geliyordu.Onlara "Buradayım!"diye bağırcaktım ama ağzıma Barış'ın eli geldi ve bu mümkün olmadı.Bana "Sus!" diyordu.Zaten göğsümde ki acı yanma hissi ile yatağı geri boyladım.Barış doktoru dışarı çıkarttı ve kapıyı kilitledi.Sonra yanıma yeldi ve psikopatca "Sen artık ölüsün!"dedi bana. "Ne diyordun be sen ?"dedim asi bir tavırla."Aslında bir piyon olucaksın!"dedi.Ben de "Ne saçmalıyorsun?Ben kızların yanına gidicem."dedim.Kalkmaya çalıştım ama en küçük bir hareketimle göğsüm çok acıyordu."Ah!" Dedim. O da "Ne yapıyorsun salak,sus duyacaklar."dedi.
Beş on dakika sonra bir adam elinde kimlik ile geldi.Sonra Barış "Yeni kimliğin geldi sevgili Gamze Işık."dedi bana.Ben sersemlikle "Ne Gamze'si ne diyosun sen yaa?!Benim ismim Elif!"dedi.Sonra yanımda ki koltuğa oturdu ve "Elif Güngör artık ölü.Artık yeni ismim Gamze Işık!"dedi bana."Merak etme şu hastaneden çıkalım sana her şeyi anlatılan."diye devam etti.Sonra doktor serumuma bir iğne batırdı ve iki üç dakika sonra uykuya daldım.
Uyandığımda hiç bilmediğim bir evdeydim.Oda çok modern bir şekilde dizayn edilmişti.Ben de kanlı kıyafetlerim üstümde bir yatakta yatıryordum.Göğsumdeki acı daha da hafiflemişti.Bunun verdiği rahatlıkla bir oh! Dedim.Sonra dikkatlice ayağa kalktım.Cama doğru ilerledim ve havuzlu bir villada olduğumu anladım.Hemem kapıyı açtım ve yine çok modern bir koridor beni karşıladı.Merdivenlerden yavaş yavaş indim ve karşıma pislik Barış çıktı.
Sinirli bir şekilde "Ben neredeyim,beni hemen evime götür!"dedim ona.O da garip bir şekilde güldü ve "Benim evimdesin Sapancı villasında.Ve bir süre de buradan benim iznim dışında çıkamayacaksın."deyince kapıya doğru ilerledim ve tabii ki de dışarı çıkamadım.Elime bir krem rengi kazak ve siyah bir eşofman verdi.Bir de ,bunları giyeceksin,diye emir verdi.Göğsüm de ki acı ile bu ne kadar mümkün olucaksa?
Odaya yavaş yavaş çıktım ve canla başla kıyafetlerimi çıkarttım.Yavaş yavaş kazağını giydim ama göğsüm de ki acıyla minik bir çığlık attım.Sonra derin derin nefes aldık ve eşofmanı mı giydim.Buradan çıkmam lazımdı.camlar o kadar yüksek değildi ama ben Aylin kadar cesaretli miydim?
Camı açtım ve bahçede bankta oturmuş Barış ile karşılaştım.Kahkaha atarak "Ne yapıyorsun orada ?"dedi.Ve vazgeçtim."Yanıma gel konuşucaz!"diye bağırdı.Bende istemeye istemeye bahçeye indim.Sonra yanında ki banka oturdum.Ve konuşmaya başladı:
-Sen artık Mervenur'u delirtmek için benim bir piyonumsun.Ben ne dersem onu yapıcaksın.İlk iş onlar mezarına gittiğin de benim dediğim şeyleri söyleyip geri gidiceksin.Şimdi arabama gidiyoruz.
Deyince hayat arkadaşıma bunu yapamıyıcağım için "Hayır!"dedim.Sonra "Diyorsun ki bana işleri toptan hallet,peki Murat-"dediği sırada Merve'yi öldürtücekti."Tamam! Peki!"dedim somurtarak arabaya bindim.
O gün sanırım ölümümden bir hafta geçmişti.Telefonumda ki tarihten anladım.Ben tam tamına bir haftadır uyuyordum.Buna inanamayarak onları izlemeye devam ettim.Okuldan ve yetimhaneden arkadaşlarım da oradaydı.Herkes mezarıma çiçek bıraktıktan sonra Merve, Sude ve Aylin elleri titreyerek mezarıma oturdular.Onlara sarılıp "Ben ölmedim!"demek istiyordum ama şu an bu imkansızdı.Ölüm fermanları yazılırdı.Buna izin veremezdim.
"Onların arkalarında ki ağaca gidip sana mesaj olarak attığım cümleleri söyle."
Ağlayarak "Tamam!" Dedim.Hemen Barış'ı Sude'nin uyduracağı şekilde bir ad olarak "Kırık Tırnak"olarak kaydettim ve ağır adımlarla ağaca doğru ilerledim.
Sonra telefonuma mesaj geldi
KIRIK TIRNAK 'DAN BİR OKUNMAMIŞ MESAJ
Kırık tırnak:Beni koruyamadın Mervenur,önüme atlayamadın,ben senin yüzünden öldüm.Seni asla affetmeyecem.Hakkımı helal etmiyorum.Haram zık... Olsun.
Bu kelimeleri nasıl söyleyecektim bilmiyordum.Titreyen sesimi ciddileştirdim ve o mesajı okumaya başladım.Kızlar çığlık atarak arkalarına döndüler.Ben de hemen ağacın arkasına geçtim.Sonra Barış bana el hareketi yaptı ve yanına çağırdı.Ne yapıp ne edip onun elinden kurtulmam lazımdı...
____________________________________
DEVAM EDECEK...