(Elif'in anlatımıyla)
Yürüyordum... Saat sabahın 7.30'u,sonbaharın ilk aylarının içimde verdiği huzur,yeni dökülmüş turuncu ve sarımsı yapraklara bastıkça harlanıyordu.4 sene önce arkadaşlarımla yaşadığımız kaosun sonunda böyle bir sakinliğe kavuşmamız bir mucizenin sonucuydu sanırım.24 senelik hayatımızsa yaşadıklarımız hiç de 24 yaşına sığacak kadar basit değildi.Aylin yaşadığı şeylerden sonra geride kalan her şeyi unutmak için 2 senedir bir psikolojik tedavi görüyordu.Yaşadıkları basit değildi,o tedavi ile her şeyi unutmaya çalışırken; Sude kendini resimler çizdiği ve günlük vloglar çektiği 5677 kişilik YouTube kanalına,Mervenur gittiği pasta ile elişi kurmalarına ve gittiği dernek seminerlerine adamıştı.Ben ise kızların hiç yapmamamı tavsiye ettikleri bir işe bulaştım.Şarkı söylemek.Şehrin bilindik bir barında şarkı söylüyordum.Çok dökük bir yer olduğu söylenemezdi.Sesimin potansiyeli vardı ama ben sabırsız bir insan olduğum için sesimi eğitmek yerine direk söylemeye başladım.Haftanın 3 gecesi şarkı söylüyordum,pazartesi-cuma-cumartesi.
Bu hobilerimiz dışında dördümüzün bir araya gelerek eşsiz eserler ortaya çıkardığımız ve hepimizin sanat estetiğinin dans ettirdiği Modacılık...
Bu işe üç sene önce başlamıştık.Büssürü ünlü kişiden teklifler alıyorduk.Ama kimliğimizi saklı tutuyorduk.Bir kaç grup Sude'nin vloglarından olay olan kumaşlarımızı görüp bizi yayınladı fakat Aylin'in üstün hacker yetenekleriyle bu işin üstesinden gelmiştik.Hepimizin evcil hayvanları vardı.Benim bir hemstırım vardı ismi Nuriye,Aylin'in bir papağanı vardı,ona saçma sapan küfürler öğretse de tatlıydı.Hatta geçen günü bana yine yürüyüşten eve geldiğimde "S*kt*r git" diyerek bağırıp sabah sabah bütün ev ahalisini kaldırmıştı.Sonrası ise Aylin ile sinirden yoluşmamız kaldı.Sude'nin ise bir tavşanı vardı benim hemstırım ile tam bir çatışma içinde olsalarda sorun yoktu.Aylin'in papağanı bazen benim Nuriye'me göz dikmişti ama Aylin'in papağanı kafesten çıktığı zaman ben kendi hayvanımı kafese koyuyordum.Mervenur'un ise evde minik yavru bir pandası vardı.Büğüyünce onu evde istemeyeceğimiz konusu konuşmuştuk.Bu panda hevesi ise Çin'de düzenlenen bambu ormanları gezisinine katılıp orda ki barınaklardan görüp sahiplenmesinden sonra olmuştu.Biraz zorlansakta kabul etmek zorunda kalmıştık maalesef.Sude ilk başta çok karşı çıksa da sonra o da pandaya hasta olmuştu...Uzun bir yürüyüşümün ardından eve ulaşmıştım.Bu gün cumartesiydi,yani ben bu akşam saat 20.30'dan 24.00'a kadar sahne alacaktım ve kızlar da izlemeye gelecekti.Arkadaşlarımla olan aram artık kardeşliğe geçmişti ama onların beni sahnede her göreceği zaman ayrı heyecanlanıyordum.Ve onlar beni güldürmekte bir numara olduğu için şarkı söylerken gülmeye dikkat etmeye çalışıyordum hep.
Zili çaldığımda kapıyı elinde tavsanı ile Sude açtı çok heyecanlı bir görünümü vardı ve bu hali beni de heyecanlandırmıştı.Pembe hello kitty'li eşofmanı üstünde uzun kollu fermuarlı NBA kapşonlusuyla dağınık topuz yapmıştı."Tam zamanında geldin Elif! Bir anda Aylin'in bilgisayarına bir mail geldi ve bu bizden bir tasarım isteyen ünlü bir kişiden gelmiş olabilir.Açmak için seni bekliyorduk aradık ama duymadın sanırım." Bu cümleler bir anda yüzümde büyük bir gülümsemeye sebep olurken elimdeki telefonuma baktım,iki arama vardı ama geceden sessizde kalmıştı,bende yürümeye dalınca böyle olmuştu.Sude anlar gibi önemli değil dedi ve içeri girdim.Koltukta çığlık filmini izleyen Mervenur ile Aylin gözüktü gözüme "Niheyet geldin Elif!" Dedi Mervenur,Aylin de "Günaydın!" Dedi.Mervenur siyah sweeatshirt altına mor puantiyeli bir eşofman giymişti,saçları ise omzunda olduğu için toplamaya gerek duymamıştı.Aylin 'in ise üstünde kısa kollu The Weeken'din bir tişörtü altında da mavi bir pijama altı vardı.Sanırım herkes üstüne bir şeyler giymişti sadece.Yani saat daha 8 gibi olmadı ne bekleyebilirdim ki?