Elif'in anlatımıyla
Araba da bana ne yapacaklarını anlata anlata bitiremediler,ilk defa öleceğime dair bir umut tutuştu yüreğimde "Bakın anlamıyorsunuz ben Helinn Helin!Sizin kızınız değilim!" Dedim ama kadın yine iç çekti ve saçımdan hızlıca tuttu beni,saç diplerim yanmaya başladı o kadar şiddetli tutuyordu ki pislik kadın,kim bilir bunlardan kaçan kıza neler yapmışlardır.
Kızların bir şey yapıp beni bulmaları lazımdı.En kötü Joseph Honest'i aramaları lazımdı!
Aylin'in anlatımıyla
"İnanmıyorum kızı aldılar ve götürüyorlar!" Dedi Mervenur."Dinlemediler de sapıklar!" Dedim.Çok sinirlenmiştim,her dışarı çıktığımızda başımıza bir şeyler geliyordu.Ya kaçırılıyor ya bir yerlerde kapalı kalıyorduk!Ve ya boğuluyorduk.
Ne yapıcaktık,takip mi edecektik,nasıl takıp edecektik?Offffff o anda Sude bağırdı "Joseph Honest'e telefon edicezz!" Dedi.Evett şu anda yapmamız gereken tam da buydu,o bize yardım edebilirdi.Koşarak bir banka oturduk ve Sude cebindeki kartı çıkarttı."Söyle Sude numaraları!" Dedim ve o da hemen numaraları söyledi.Ve kulağıma koydum.
"Merhabalar,ben Joseph Honest'in asistanı Maria!" Dedi ve hemen "Merhabalar bize acil olarak Joseph Honest'i bağlar mısınız?" Dedim."Hemen," diye cevap verdi."Alo?" Diye bir ses geldi,bu onun sesiydi."Merhaba,biz o dört kız, tanıdınız mı?" Diye sordum.Bir kaç saniye durdu ve "Aaa evet tanıdım sizi,nasılsınız kızlar?" Deyince hoparlöre aldım ve üçümüzde konuşmaya başladık."Sağolun iyiyiz ama kötüyüz!" Dedi Mervenur."Nasıl yani?" Dedi adam,tabii haklıydı Mervenur'daki bu heyecanla...
Neyse ben hemen devreye girdim."Sizin kaçırdığınız kız vardı ya,sonra tanışmıştık işte onu bir kadın ve bir adam sen bizim kızımızsın diyerek kaçırdılar!Nereye gittiler,ne yaptılar bilmiyoruz!" Adam iç çekti ve "Anladım,ben hemen adamlarımı devreye sokuyorum,siz sakin olun bekleyin." Dedi."Tamam çok teşekkürler." Deyip telefonu kapadım.Bulacaktı o Elif'i emindim.
Elif'in anlatımıyla
Sonunda bir yıkık dökük,gecekondu bir eve gelmiştik."İn hadi ne bekliyorsun!" Dedi bana ve indim.Hemen kaçmaya başladım ve kendimi o kendisini benim babam sanan adamda buldum.Sapık herif bana tokat atmıştı,gider gitmez onu polise şikayet edicektim,bu kızlar nerede kalmıştı?Kurtarsınlar artık beni.
İçeriye girdiğimde içerisi bir hastane gibiydi,ne yapıyorlardı burada derken bir kaç tane boneli adam gördüm,umarım düşündüğüm şey olmuyacaktır,"Yat bakalım sedyeye!" Dedi kadın,evet bunlar maalesef organ mafyasıydılar,hani şu 'İç güzelliğe en çok onlar önem veriyorlar ;)' dediğimiz.Off yaa,bir şeyler yapmamız lazımdı.Yoksa organlarımı alıcaklardi! Çığlık atmaya başladım belki beni duyarlardı diye ama gelirken büyük bir ormanı geriye bırakarak gelmiştik,kızlar beni asla bulamazdı bence,ve benim için artık yolun sonuydu,Elif Güngör'ün,namıdeğer Helin'in.
Ne!Oradakiler de ne!İnsan bacakları ve kolları, perdeyle kaplı sedyenin perdesini gizlice açıp baktım,kızarmaya,ellerim titremeye başladım ve büyük bir olasılıkla gözlerim de kızarmaya,tenim beyazlamaya başlamış olabilirdi,orada kolları ve bacakları kopmuş,vücudu bembeyaz kesilmiş,heryeri kan içinde olan,kafasının yarısı kopmuş bir kız vardı,bu 5-6 yaşında bir şeydi Aman Allah'ım!
Bende mi böyle olacaktım? Kızlar gelmezse büyük bir olasılıkla sonun böyle olucak Elif, Şafak dedi biri,bu kimdi ben senin iç sesinim Elif,merhaba! Dedi bana,sanırım bu benim iç sesimdi,içimden 'Merhaba iç ses.Haklısın' dedim."Aval aval bakma öyle gel yat şuraya!" Dedi boneli pislik adam bana.Bir anda arkamda bir kol hissettim.Bu kol beni kaldırıp sedyeye oturtturdu.Boneli adamın elinde büyük,üzerindeki kanlar donmuş bıçak vardı.Ve biri bana iğne batırdı.İğneden bir kaç dakika sonra vücudum uyuşmaya başladı, sanırım bu kesilme acısını hissetmemek içindi. 'Görüşürüz iç ses...' dedim.Görüşürüz Elif,hikayemiz kısa sürdü ama ben her anında yanındaydım. Dedi bana,ağlamaya başladım,öleceğim için değil,iç sesin konuşmasına duygulandığım için !