YETİŞKİN İÇERİK!
"Yaklaşsana," dedi. Kaşlarımı çattım ve öne doğru biraz daha eğildim. "Sorun ne?" Diye sorduktan hemen sonra yüzünü yüzüme yaklaştırdı ve iri eliyle ensemi kavrayarak dudaklarını dudaklarımla buluşturdu.
Lavinia çiçekleri ölümlüdü...
05.02.2002 İyiki varsın Lavin Aksoy. Bu bölüm, Ateş Yeşilyurt'un sana karşı hissettiği tümgüzelliklere gelsin.
Tommee Profitt - Enemy
Sevgilerle Sude...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Hayatın amacı nedir?"
Felsefe öğretmeni sınıfı dolaştığında saat henüz daha öğlendi. En arka sırada oturmuş, elimdeki kurşun kalemi hızla döndürüyordum. Öğretmen dersi dinlemediğimi sansa da aslında onu dinliyordum. "Ateş? Senden bir cevap alabilir miyiz?" Yeşil gözlerimi kalemden ayırdım ve başımı kaldırarak bana bakan kadına baktım. Sınıftaki uğultu kesilmiş herkes bana bakıyordu. Sikimde bile değildi. Boş bakışlarımla kadını süzdüm ama o bana aldırmadan sorusunu yeniledi. "Soruma cevap verir misin? Hayatın amacı nedir sence?"
Elimdeki kalemi bıraktım ve sırtımı sıraya yasladım. "Kaybetmek." Dudaklarımdan çıkan tek cümle Kaybetmek oldu. "Neden?" diye sorduğunda dudaklarımı tekrar araladım ama tam o sırada zilin sesini duydum. Umursamadan ayağa kalktığımda sınıf kapısına doğru yürüdüm. "Ateş." Olduğum yerde durduğumda kadına arkamı döndüm. Sınıfta ki herkes dışarıya çıktığında öğretmenle baş başa kaldık.
Eliyle ön sırayı gösterdi. "Otursana," dediğinde ayakta durmayı bıraktım ve sıraya rahatça oturdum. Oda kendi sandalyesine oturduğunda bana bakıyordu. "Sorun ne Ateş?"
Kaşlarımı çattım. "Ne sorunu?" diye sordum sorusuna soruyla cevap vererek. Boğazını temizledi. "Derse hiç katılmıyorsun, bilginin, zekiliğinin farkındasın ama neden hiç çaba göstermiyorsun?"
"Çaba göstermek istemiyorum," dedim rahat bir tavırla. "Başarılı bir öğrenci olmak yerine daha iyisini yapabilirim."
"Ne gibi mesela?" diye sorduğunda sustum. Buna verecek cevabım vardı ama ben kaçmayı seçtim. Ayağa kalktım ve kapıya yöneldim. "Ateş!" Onu dinlemeden koridora çıktığımda gidecek bir yerim olmadığını biliyordum.
"Seni bu evden kovuyorum," dedi babam sinirle. "Bana sakın baba diye seslenme, adımı kirletiyorsun, senin gibi bir evladı hak edecek ne yaptım ben?"
Tek tepkim ona karşı olan boş, ruhsuz olan bakışlardı. Kapıyı arkamdan kapattıktan sonra çantamı omuzuma takmıştım. Elimi cebime daldırdım ve paketi elime aldım. Bu bir uyuşturucuydu. Hiç düşünmeden ağzıma bir tane attığımda başımı havaya kaldırdım ve hızla o etkili hapı yuttum.
Paketin ağzını kapatıp hemen cebime attığımda okula doğru yürüdüm. Telefonumun çaldığını duyduğumda hızla açtım. "Ateş, neredesin oğlum ders başlayacak?" Gözlerimi kısarak, "Geliyorum Yiğit," diye mırıldandım. "O okula geldi mi?"