5.BÖLÜM:
"KIYAMET GECESİ"
🌬
Bizler sadece bir yabancıyız. Kendi cehenneminde yanan bir yabancı."
Kıyamet başladı ve ben onu söndüremedim.
Ateş arttı ve kaos oluştu. Ateşi söndüremedim ve biz beraber yandık. İçimdeki yangın arttı ve büyük bir alev topuna dönüştü. Ateş arttı. Kaos oluştu. Kalbim hızlanmaya başladı, içimdeki kötü his bedenimi, ruhumu sardı.
Bu geceyi mahvetmek istemiyordum.
Sahnede orkestra yavaş ve rahatlatıcı bir şekilde çalarken, gözlerimi ondan ayırdım. Merdivenlerden gayet şık bir şekilde indi. Gözlerimi etrafta gezdirerek Savaş'ı aradım fakat ortalıkta yoktu. Ellerim titremeye başlamıştı. Masanın üzerinde bulunan beyaz şaraba baktım, ardından elimi uzatmıştım ki kadeh ellerimden düşmüştü.
Bütün yüzler bana döndüğünde, istemsizce ona baktım, dikkatle yüzüme bakıyordu, göz göze geldik. Anında gözlerimi kaçırarak yanıma gelen garsonu yeni fark etmiştim. Tenimde bir soğukluk sezdim. Şarap üstüme dökülmüştü. Elbisem siyah olduğu için bunu sorun etmedim.
"Hanımefendi, iyi misiniz?"
Başımı garsona çevirdiğimde endişeli gözlerle bana bakıyordu. Küçük bir gülümseme ile, "evet iyiyim," dedim. Ardından ekledim. "Lavabo ne tarafta?"
Gözlerimi etrafta gezdirdiğimde kimse bana bakmıyordu. Bu rahatlamamı sağladı.
Garson bana lavabonun nerede olduğunu tarif ettikten sonra adımlarımı merdivene doğrulttum. Ayağımdaki topuklular buna izin vermese de yavaşça yukarı çıktım.
Üst katta kimse yoktu. Sağdaki kapıyı zorlanmadan açıldığında buranın lavabo olduğunu gördüm. Nefesimi vererek elime bir peçete aldım ve üzerimdeki lekeyi silmeye çalıştım.
Aynadan yüzüme baktığımda yüzümün kızardığını gördüm.
Kalp atışlarım hala hızlıydı.
Nefesimi sıkkınca vererek, lavabonun kapısını açtım ve merdivenlere doğru ilerledim. Burada hiç kimse yoktu. Evin uzun bir koridoru vardı. Duvarların üzerine takılmış minik ışıklar oldukça güzel görünüyordu.
Merdivenlerden ineceğim sırada bir ses duydum. Bu Savaş'ın sesiydi. "Bunu onlara ödeteceğim baba," diyordu Savaş. Yolumu değiştirerek koridora doğru yürüdüm. Evin en arka odasından Savaş ve babasının sesleri duyuluyordu. Fazla kapıya yaklaşmadan konuşmalarını dinlemeye başladım.
"Sakin olmalısın, sadece mutlu görün," dedi babası. Babası Tahir beyi pek görmesem de birkaç kere onu görmüştüm. İyi birine benziyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LAVİNYA (+18)
RomansaYETİŞKİN İÇERİK! "Yaklaşsana," dedi. Kaşlarımı çattım ve öne doğru biraz daha eğildim. "Sorun ne?" Diye sorduktan hemen sonra yüzünü yüzüme yaklaştırdı ve iri eliyle ensemi kavrayarak dudaklarını dudaklarımla buluşturdu. Lavinia çiçekleri ölümlüdü...