20 KASIM 1997

1.4K 46 1
                                    


Kısa, güzel ve öz bir anı.

15.11.2021

19.23

Buraya okuduğunuz tarihi atmanız dileğiyle. Bu okuyacağınız paragraf oldukça kısa olmasına rağmen büyük bir anlamı var.

Tam 5 gün sonra Final bölümüyle görüşmek üzere.

Sevgilerle, Sude.

Bir yıkımın ardından gelen enkaz sessizliğin içinde bir sığınak oluştururdu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bir yıkımın ardından gelen enkaz sessizliğin içinde bir sığınak oluştururdu.
İlk yenilgimi biliyordum ama diğer bir savaşta yenilmeyecek olduğuma inanıyordum. Adımlarım sessizleşti ve boş sokakta yankılandı.

Her Kasım ayı benim için siyah ve boş, karanlık bir çukurdu.

O karanlığın derinliğine bedenim, ruhum kısacası kendimi gömmüştüm.
Beni o çukurdan çıkaracak kimse yoktu, kendim düşmüştüm ama kendim kalkacaktım. Elimi uzattım ama sessizlik kimsesizlik gibi yüzüme vurmuştu. Bekledim, gelen olur diye gece boyu bekledim ama beni o çukurdan kurtarmak kimse istemedi.

Ben kötü bir adamdım.
Yalanlarım herkesi öldürüyor, yok ediyordu. Bunu kabul ettim.

Babamın bana söylediklerinin doğruluğunu şimdi kabul ediyordum.
Diğer bir yenilgim buydu. Kötü bir adam olmak ve merhametsizliği ortaya çıkarmaktı.
İçimde ki duygunun olmadığını anladığımda çok erkendi. Kötü bir insan olmak istememiştim ama buna beni zorlamışlardı.
En büyük gerçek yalnız bırakılmamdı.
Bugün yine o gecedeydim, sokaklar boş ve ıssız, bedenim ruhtan ayrılmış gibiydi.
Yaşayacaklarım benim için bir sınavdı, kaç alacağımı bilmiyordum ama yinede de savaşacaktım. Tüm bunlar olmasına rağmen umudum yoktu ama beni yaşamaya sürükleyen tek şey küçüklüğümdü.

Annemin mezarında bir gece ağladığımda onunda beni dinlediğini biliyordum, bana sanki sessizce, "Güçlü kal oğlum," diyordu. Onu görmesem de bunu hissettiğimi ve yaşadığım duygunun merhametsizliğini de biliyordum. Mezar taşına başımı koyduğumda kuru dudaklarımın arasından, "Seni seviyorum anne," dediğimi hatırlıyordum. Henüz yaşım küçüktü ama yıllar geçmesine rağmen o geceyi unutmamıştım.

Birden içimdeki çocuksu bir duyguyla, "Anne," diye mırıldandım. "Ben seni mi öldürdüm?" Sessizlik vardı ama cevap yoktu. Ellerimi montumun cebine soktum ve ısınmaya çalıştım. Kafam hala kuru toprağın üzerindeydi ama gözlerim açıktı. Annemin gözleri aklıma geldiğinde gözlerimi kapattım. Ben ona benziyorudum. "Seni görmek istiyorum. Nerdesin anne neden yoksun yanımda?"

Derin bir nefes aldım.

"Uyuyacağım," diye fısıldadım toprağa bakarak. Gözlerim açılmıştı ama hala yorgundum. Gece olduğu için göremiyordum ama korkmuyordum da. Başımda bir el hissettim. Gözlerimi açtığımda annemin yüzünü gördüm. "Uyu bebeğim," dediğinde saçlarımı okşuyordu. Gözlerimi kapattım annem gitmişti.

Küçük bir çocuğun katili bendim. Ben kendi çocukluğumun katiliydim.

Ben çocuktum, çocuk oldum ama çocukluğumu yaşayamadım.

Bu tarihe tekrar lanet ettim.

20 Kasım.

Bu gece beni Tanrı'nın sevmediği bir geceydi. Benden nefret edilen gece, bu geceydi.

Kötü bir adamdım.

20 Kasım buydu, ıssız, boş sokaklar ve ruhun bedenden ayrıldığı gün, aynı zamanda tekrar ruhun ve bedenin yaratıldığı gündü.

LAVİNYA (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin