Arkamı döndüğümde siyah gölge yerini çalışan bir adama vermişti.
"Yardımcı olabilir miyim?"
"Sağolun ben kamera kayıtlarınıza bakmak istiyorum da mümkün olur mu?"
"Afedersiniz fakat buna yetkim yok."
"İyi günler."
O buralarda bir yerdeydi ama nedense onu göremiyordum. Görsemde değişen bir şey olmuyordu. Her gördüğüm de yüzünü unutuyor,silinip gidiyordu hafızamdan. Fakat onun varlığını sezebiliyordum. Nasıl olduğunu bilmiyorum ama anlıyordum.Bir taksiye binip okuluma doğru yolculuğa başladım.
"Sakin ol!" Bu babamın sesiydi. Fakat burada taksiciden başka kimse yoktu. Belkide taksici bana demişti.
"Bana mı dediniz?"
"Bir şey demedim."
Donakaldım. Ne yani garipten sesler mi duyuyorum?Kendi kafamın içinde kurduğum babamın sesine kulak verip sakinleşmeye çalıştım. Elimde ki telefonun şifresini girip İnstagram hesabıma giriş yaptım. Ana sayfa da gezinirken aklıma gelen Alaska'nın hesabını bulmaya çalışıyordum ki Alaska ve Jamie'nin ortak açılmış bir hesabını buldum. Ne yani sevgilimiydiler? Hiç birlikte görmemiştim onları."İnecek misiniz artık?"
"Pardon. Buyrun paranız." Diyerek parayı uzattım ve yeni okuluma ilk adımımı attım.
"Dikkat et." Kelimesiyle birlikte bana doğru gelen bir pet şişe gördüm. Fakat hızlı davranamadım. Pet şişe kafama gelmişti.
"Ben özür dilerim. İyi misin sen?"
"Pek sayılmaz ama önemli değil."
"Adım Scott."
"Nicole." Çocuk çok fazla yakışıklıydı. Gözlerimi ondan uzaklaştıramıyordum. Karşıda ona bakıp fısıldaşanları görünce soru soramadan edemedim."Baya popülersin galiba." Dedim kızlara bakarak fakat fark etmemişti.
"Yani,öyle giyorlar. Nasıl anladın?" İçinde çok samimi bir kişilik yattığını düşünüyordum.
"Karşıya bakan herkes bunu anlar." Dedikten sonra bana bakmayı kesip karşıda ki kızlara baktı ve göz kırptı. Kızlar sevinçten zıplıyor 'bana göz kırptı' diyerek birbirleriyle kavga etmeye başlıyorlardı."Ciddi misin?" Bunu içimden söylemem gerekiyordu.
"Onlar beni seviyor fakat ben değil. Benim onları sevmemi bekliyorlar,bu mümkün değil. Ben de onları mutlu etmek için böyle jestler yapıyorum." Diyerek güldü.
"Ciddi misin? " Tekrar içimden söylemem gereken kelimeyi ağzımda tutamadım.
"Evet."
"Yani sırf bunun için mi yapıyorsun, yoksa egonu tatmin mi etmek istiyorsun?"Tanrım! Yine içimden söylemedim,ne oldu bana,annem içeceğimin içine doğruluk iksirimi kattı?
"Hahaha,niye yapiyim ki?"
"Bilmiyorum,okula yeni geldim." Göz kırpıp sınıfımı bulamaya yürüdüm. Ben göz kırpmıştım. BEN!Elimde kağıta bakıp sınıfımı buldum. Ders başlamadan hemen önce okul güzeldi. Fakat şimdi o kadar çok sıkılıyordum ki! Habercilikle Amerikan edebiyatının ne ilgisi olabilir ki?
"Bayan Allison,sizi derse vermek için ne yapmam gerekiyor. Dersim 30 dakika önceden başladı. Fakat siz o zamanlarda ders yerine cama bakmayı tercih ediyorsunuz."
"Ben çok özür dilerim farkında değildim." Bir tek ben miyim dinlemeyen Tanrı aşkına?!
"Tabi burda kim hatasının farkında olur ki?"
"Sakin ol!" Babamın sesleri kulağım da yankılanıyordu. Tam cevap verecekken zil çaldı ve hoca dosyalarını toplayıp gitti. Sıkıla sıkıla ayağa kalktım ve çantamı toparladım. Okulun kafeteryasına doğru yol aldım.Çantamı sandalyenin üstüne koyup oturdum. Babamın sesini duymayı istiyorum. Hayalde olsa onu yaşamak istiyorum...
"Ağlama,beni düşün." İsteğim bana armağan olarak geri gelmişti sonun da ama çoktan gözlerim dolmuştu. Ağlama isteğimi bir kenara atmaya çalışıyordum. Çantamdan telefonumu ve kulaklığımı çıkardım.
Do I wanna know -Arctic Monkeys açıp sesi sonuna kadar yükselttim.Birisi omuzu dürttü. Arkamı döndüğüm de Scott'ı gördüm.
"Geldiğini duymamışım."
"Sen ağladın mı?" Deyip yüzümü avuçlarının arasına aldı.
"Az kalsın olacaktı." diyip acı bir gülümseme attım. Somurtmak yok bu gün.
"Neden bu güzel gözlerini o yaşlarla mahvediyorsun. Okuldan biri ile mi alakalı?" Scott tam bunu söylerken karşıdan 3 kişiyi gördüm.
Geri gelmişlerdi...Unutturmamak ,acı çekmem için. Hemen burdan gitmeli, onlara gözükmemeliydim.
"Hayır şey ben gitmeliyim." Çantamı da alıp koşarak uzaklaştım.
"Nereye! Nicole!" Neden bağırıyorsun ki?~Jamie tarafından~
Birisi Nicole diye mi bağırdığını sadece benim kulaklarım duyuyor değil mi? Koca şehirde bizim olduğumuz yere gelemez.
"Benim duyduğum şeyi sizde duydunuz mu?"
"Ben de öyle düşündüm fakat burada olamaz Alaska."
"Boş boş konuşmayın. Hadi tamam sevgilisiniz anladım da her zaman mı aynı şeyleri düşünürsünüz anlamıyorum." dedi James. Benim yarama adeta tuz serpmişti. Biz onunla ayrılmıştık ve en iyi arkadaşım bunu unutmuş.
"Biz artık sevgili değiliz unutma bunu!"
"Abartma unutmuşum işte Alaska!"Sesi yükselmeye başlamıştı.
"Niye bağırıyorsun durduk yere? Bak James burada seninle birlikte huzursuz bir vakit geçirmeye gelmedim." Uzaklaşmıştı. Onun dalgalanan sarı saçlarına tutuklu kaldım. Kafeteryanın tam ortasında durduk.
"Al işte ya! Bi unuttuk diye!" Dediğinde sinirlerim yerle bir olmuştu. Bir yandan en iyi arkadaşım(!) bir yandan eski sevgilim.
"Sen akıllanmayacaksın de mi? Hiç beni düşünmeyeceksin! Benim en iyi arkadaşım olmayacaksın de mi?"
"Jammy fazla abartmıyor musun? Herkes bize bakıyor."
"Herkesin ne düşündüğünü önem verirsin sen sadece zaten. Bana Alaska'ı hatırlattığında neler oluyor içimde bunu önemsemiyorsun ama. Sırf senin şerefsizliğin yüzünden benden ayrıldı James ve sen hiç ne dediğine dikkat etmiyorsun!"
"Sakinleş herkes bize bakıyor Jammy." Sakinliği daha çok beni geriyordu.
"Hala herkes diyorsun. James sen kimin en iyi arkadaşısın? Söylede ona göre davranayım. Pişman olmayacaktım hani bir daha. Senin şerefsizliğin yüzünden bu haldeyim farkında mısın?"
"Ee yeter be! Ben mi dedim kızı öp diye! Sıktınız artık ikinizde!"
"Yazıklar olsun be! Sana yazıklar olsun!"
"Hey hey ayrılın şöyle."diyerek James'ı iti.
"Kimsin lan sen?" Buna ikimizde çok sinirlenmiştik ama James her zaman ki sözünü kullanmadan edemedi.
"Scott. Okulun sahibin çocuğuyum. Şimdi sakinleşecek misiniz yoksa..."
"Yani sana burda zengin züppe mi diyorlar?" Dedi James. Alaycı sesi bizi müdürün odasına sürüklemişti. Fakat hiç birşey olmamıştı. Odadan çıkınca 2. sınıfların olduğu kısma tek başıma gittim.
"Lakros kulübümüz var katılmak ister misin?" Aslında iyi olabilirdi fakat buraya geliş amacım bir oyun değildi. Aktivite yapsam da bir şey olmazdı.
"Teşekkürler. Girmeyi isterim."
"Bu gün seçmeler olacak. Saat 01:39'da okulun sahasının orda bekle. Elemeler orada başlıyor."
"Sağol." Dedim ve oradan uzaklaştım.İlk derse zil çalmasıyla girdim. Gerçekten çok sıkıcıydı. Ne olup bittiğini anlamıyordum. Bir kaç kız kendi aralarında konuşuyor,bazıları kağıttan uçak yapıp atıyor,bazıları ise uyuyordu. En ön sırada Alaska oturuyordu,ben ise onun 4 sıra arkasında. Ne çok özledim onunla aynı ortam da bulunmayı,ah bir bilse!
"Sıkıldığınızı sezebiliyorum. Üstelik dersin yarısında. Bu yüzden size sizi daha iyi tanımam için bir kaç soru sormak istiyorum. Bilirsiniz,şu öğretmenlerin derslerini doldurmak için sordukları sorulardan." Bütün sınıf iç çekmeye başladı,tabi ki bende.
"İlk senden başlayalım genç adam. Senin için macera nedir?" Evet,soru banaydı. Neden ben!
"Şeytan avlamak." Alaska dışında kimse tebessüm etmemişti.
"Fazla doğa dışı bir macera seninkisi. " Sen öyle san. Öğretmenler sadece kafa bulandırır başka işleri yok."Arkadaşınıza katılan var mı?" Alaska ve bir kaç çocuk daha elini kaldırdı. İlk günden rezil olmamıştım. ŞÜKÜRLER OLSUN!
"Peki ya kariyer?" Yine bana yöneltilen bir soru. Çok saçma,kariyer benim için önemli değil.
"Sadece uydurulmuş bir saçmalık. İnsanlar kariyer yüzünden neden hayallerinden vazgeçiyor anlamıyorum. Hayaller kariyerden daha önemli ve büyüktür. Bir kere hayaller asla son bulmaz. Kariyerse bir kaç küsuratlı sayıdan sonra biten bir olay."Zil benim sözüm ile çalmıştı. Ne kadar kısa zamanda çaldığını umursamadım çünkü hemen sahanın orada olmam gerekliydi.
"Seni sevdim çocuk." Dedi ben ise gülümseyip çıktım hemen.
Sahaya vardığımda bana bu öneriyi sunan çocuğu bulup araç gereçleri,kıyafetleri giyip beklemeye başladım ta ki sıra bana gelene kadar. Tek bir sayı atmam yeterliydi ki zaten benden öncekilerden daha iyi oynamadılar.
Nefes alıp verdim ve kendimden emin olduğum zaman elimdeki çubuğu kavrayıp topu fırlattım ve sayı!!
Mükemmel bir atıştı. Trübünlerdekiler alkışlamaya başlamışlardı. Bir çocuk bana sinirle bakıyordu ve onun yanına gelip teselli eder gibi omzuna vuran Scott'ı gördüm. Sıra o çocuğa gelmişti. O benden daha güzel bir sayıyla girmişti takıma. Koç ayakta alkışlamıştı. Scott trübünden kahverengi saçlı bir kızla konuşup sırasına geçti. Diğer çocuğa göre daha basit bir atış yapmıştı. Kaskını çıkardı ve trübünde ki Nicole'e gülerek baktı.
Bir dakika geri alaşım. Nicole bu okulda mı? İşimiz daha zorlaşacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KEHANET
Mystery / ThrillerHayatın içinden bir genç kız... Saklı mektuplar,acı gerçekler... Ve aşkın romantik büyüsüne dair gizemli bir hikaye. KEHANET.Şimdi gerçek oluyor...