"James artık Nicole'ü olaylardan uzak tutmamalısın. O biliyormuş. Rüyasında görmüş kızı." Diyerek aşağı indi Alaska.
"Ne yapmaya çalışıyorsun?" Dedi James. Kaşlarını çatmış Alaskaya bakıyordu. Bende yukardan onları izliyordum.
"Eğer sen onu uzak tutmaya çalışmasaydın o küçük kız ölmeyecekti. Kardeşinin psikolojisi bozulmayacaktı. Hayatları çok güzel geçecekti." Diye bağırdı Alaska.
"Eğer onu uzak tutmasaydım o da ölebilirdi." Diye karşılık verdi sessizce.
Tam bu sırada Jamie oturduğu yerden beni görünce ikisinide durdurmak için hamle yaptı. "Tamam artık olan olmuş. Telafi etmek için birşeyler düşünmeliyiz. Ama şimdi zamanı değil. Okula gideceğiz." Dedi.
Yüzüklerimi takıp saçımın üstünü düz altını hafif dalgalı yaptım. Gözüme eyeliner çekip bordo ruj sürdüm. Çantamı da alıp aşağıya indim. Benimle birlikte Miada odasından çıktı.
"Mia senin bu saatte evde ne işin var?" Dedim şaşkınlıkla. Bu saatte okulda ilk dersinde olması gerekiyordu.
"Ben gitmek istemiyorum. Orda herkes benim dalga geçiyorlar. Düzgün çizemiyorum resimlerimi. Herkes gülüyor." Dedi. Hemen yanına gidip boyuna yetişmek için dizlerimin üstüne çöktüm ve avucumun arasına kafasını yerleştirdim.Baş parmağımla yanağını okşuyordum.
"Tatlım okula gitmelisin. Hem sonra bir kursa gidersin gitmek istersen. Olur mu?" Dedim.
"Tamam o zaman James beni götürsün!" Dedi. Onu neden herkes çok seviyor. Jamie James'tan daha fazla ilgileniyordu. Anlam veremiyorum bu konuda.
"Tamam o zaman eğer o isterse gidersiniz." Dedim ve James'a baktım. Başını salladı. "Okulda görüşürüz. Dikkatli kullan arabayı. Sakın hızlı kullanma." Dedim ve Mia ile birlikte odasına girdim. Ardımızdan da Alaska geldi. Ben Mia'nın çantasını hazırlarken o da bana gülerek bakıyordu.
"Ne kadar da anneye benzeyen bir kız." Dedi ve kahkaha attı. Gözlerimi devirdim. Mia hazır olunca hemen Jamie'nin arabasına binip okula gittik. Okulun bahçesinde hiç kimse yoktu.
"Ne kadar da gelecekte ki çocukları için kariyerini önemseyen bir kız." Dedi Alaska. Gerçekten bu yaptığı çok kötüydü.
"Pişman olmaya başladım." Dedim ve arabadan indim. Okula yavaşça adım atmaya başladım. Nerede bütün millet?Bir kız koşarak bize geliyordu.
"Koşun çabuk! Gözlerinize inanamayacaksınız. Çabuk, beni takip edin." Dedi ve ters yöne koşmaya başladı. Çantamı sıkaca tuttum ve hızlıca yürümeye başladım.
Kız durduğunda bende durdum ve kalabalığın içinde ne olduğuna bakmaya çalıştım. Görünmüyordu bende gitmeye karar vermiştim ki kalabalık ikiye ayrıldı ortadakilerin işareti ile. Tek ben kalmıştım.
Karşımda Kevin'ı görmüştüm. Yanında Scott ve arkadaşları da vardı. Ben gerilerken Scott bana doğru gelmeye başladı. Ona bakarak "Sakın! Sakın yanıma yaklaşım deme." Dedim ve arkadan gelen Alaska ve Jamie'ye doğru gittim.
"Bir özür borçlusun Nicole!" Diye bağırdı Kevin. Bu beni oldukça sinirlendirmişti. Hatta şuan kafasına bir yumruk geçirmek istiyordum. Bunu gerçekten yapacağım. Hızlıca arkaya döndüm. Alaska beni tutmaya çalışsa da sinirim üstündü bu yüzden engelleyemedi. Ona doğru yumruk atacakken elimi son anda Jamie tuttu ve beni buradan uzaklaştırdı.
Okulun yemek bölümündeydik. Jamie sinirli bir şekilde dönüp dolaşıyordu. "Seni kışkırtmak için yapıyor. Sende onun tuzağına düşüyorsun." Dedi. Alaska'nın sakinleştirmesi hiçde etkili değildi.
"Onun tuzağına zaten düştük. O gün onu öldürmeliydik!" Dedim ve bu sırada James geldi.
"Ne oluyor burda?" Dedi James. Beni haklı bulacağını düşünüp ona döndüm.
"Kevin burada. Bana özür borçlusun dedi. Ben tam yumruk atacak iken Jamie beni durdurdu." Dedim. Yüzünde ne bi şaşkınlık,ne bir kızgınlık yoktu. Dümdüz bana bakıyordu.
"Nicole sana dediğimi anlamadın herhalde. Eğer Brad yaşıyorsa onu bulacağız. Kevin'a kızıp kötü olmanı istemiyorum. Eğer Brad onun elindeyse ve bu kesinse merak etme senden önce o yumruğu atan ben olurum." Dedi. Bu söyledikler çok içten gelmişti. O yüzden konuyu fazla uzatmak istemiyorum.
"Derse girmemiz gerekiyor." Dedi Alaska. Çantamı alıp gidecekken James durdurdu.
"Bir şey konuşmamız gerekiyor." Dedi James sessizce.
"Sonra konuşsak olur mu Scarlett'in yanına gitmeliyim. Dersin bitiminde buluşalım burda." Dedim ve cevabını beklemeden ilerledim.
Karşıma Scott çıkmıştı. Onu geçmeye çalışırken o da beni durdurdu. "Nicole,lütfen bütün bunlar benim suçummuş gibi davranma."
"Onu öldürmeme mani oldun." Dedim dişlerimi sıkarak.
"Çevremdekilerin ölmesi beni çok etkiliyor Nicole. Bende ölmelerini istemiyorum. Onu yaralıyken gördüğümde psikolojimi gördün." Scott'ın dediklerini duymamak en iyisiydi. İlerlemeye çalıştım ama yine beni durdurdu. Onun gözlerine dolan gözlerimle baktım.
"Ama benim babam öldü. Bunu ben istemedim!" Dedim. Scott sarılmaya yeltenirken geri çekildim. "Ve üstelik şimdi delinin biri gelmiş baban yaşıyor diyor. Hemde o delinin elinde. Benim çektiğim acıyı anlıyor musun? Aa,bir saniye. Sen kurtsun istediğin zaman bunu anlarsın değil mi? Hadi Scott hisset. Ne kadar acı çektiğimi. Gece kalkıp yatağımın yanında bağdaş kurup nasıl ağladığımı hisset. Ve herkese anlat. Çünkü ben bu acıların karşılığı olan kelimeleri bilemiyorum." Dedim. Gözyaşlarımla birlikte biten sözcüklerimle oradan gittim. Sınıfın kapısının önünde göz yaşlarımı sildim ve koridorun sonunda ki Scott'a baktım. Üzülmüş gözüküyordu fakat asla benim kadar olamazdı.
Sınıfa girdiğimde profesör haberleri dinlediği için hemen Scarlett'in yanına gittim. Tam bu sırada koridordan sesler gelmeye başladı. Birisi kavga ediyordu. Herkes oraya doluştu. Profesör kapıyı açtığında herkes dışarıya dağıldı. Bende merakımı saklayamayarak sıradan kalktım ve dışarıya çıktım.
Kavga eden James,Kevin ve Scott idi. Ne yani iki kurt bir insana karşımıydı. Sonra hiç biri onların suçları olmuyordu!
Scott'ın gözleri gözlerimle buluştu. Kafamı iki yana salladım. Ona doğru yürüdüm. "Bunların hepsi sizin suçunuz!" Dedim ve onu itekledim. O geriledikçe ben yine vuruyordum. Bana karşılık vermiyordu. "Senin,onun,arkadaşlarının, hepinizin suçu! Ve özellikle seni asla affetmeyeceğim!"
"Nicole sınıfa gidelim hadi." Dedi beni uzaklaştırmaya çalışan Scarlett.
"Ben James ile kalacağım sen git." Dedim ve James'a yöneldim. Kaşının yanı,ellerinin kemik kısımları yaralarla kaplı ve kolu da kanıyordu. Onu revire götürdüler. Bir an bile yanından ayrılmadım. 2 derstir onu bekliyordum. Uyanmasını, bana bakmasını...
"Lütfen iyi ol. James hadi uyan vicdan azabından öleceğim!" Diye yalvardım beni duymayan James'a. Belki önemli değildi fakat artık herşeyden korkar oldum.
"Kolay kolay seni bırakmam merak etme." Dedi. Derin bir nefes aldım ve gülümsedim. Mutluluktan gözyaşlarım yüzümü ıslatırken ben anlımı onun eline yaslamıştım.
"Teşekkür ederim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KEHANET
Mystery / ThrillerHayatın içinden bir genç kız... Saklı mektuplar,acı gerçekler... Ve aşkın romantik büyüsüne dair gizemli bir hikaye. KEHANET.Şimdi gerçek oluyor...