Bu gün de herkesten önce uyanmıştım Lawrence hariç. Onu karşımda görmeyi neredeyse istemiyordum , utandığım için. Onun için şuan kar yağdıktan sonra üstüne tuz atan bir görevliydim. Çok iticiydim karşısın da. Yani sanırım o böyle düşünüyor. Birden bana döndüğünü gördüm.
"Hey Nicole?" Yüzünde eski halinden eser yoktu.
"Efendim?"
"O çocuk.. Adı Jamestı herhalde."
"Nereden biliyorsun?"
"Boşver nereden öğrendiğimi. O çocuktan uzak dur."
"Bir dakika. Neden ondan uzak duracakmışım?"
"İyiliğin için tabi ki de. Bak Nic o çocuk yanındakilerle birlikte çok pis işler yapıyor. Çocuk kaçırıyor,cinayet işliyorlar. Seni kaybetmek istemiyorum." Bir saniyede kaç tane yalan söylenir...
"Beni kaybettiğini sanıyordum. Lawrence lütfen bana ne yapıp yapmayacağımı söyleme. Çünkü tanıyamadığım kişilerin önerilerini ciddiye almıyorum."
"Beni tanıyorsun!" Dedi. Ne yapmaya çalıştığını bir türlü anlayamıyordum.
"Artık tanıyamıyorum..."
"Sen kaybeden olacaksın!!" Dedi ve arkasına dönüp gitti.
Neydi bu şimdi? Niye ben kaybedeyim. Tamam James sert,kötü gözükebilir -ki bence öyle değil-ama bu kadar da önyargılı yaklaşılmaz ki! Acaba nereden tanıyordu. Bu soruları her zaman ki gibi bi kenara attım. Yine -,-
Artık tahammül edemiyordum. Babamın bu kadar yakındayken ondan uzaklaşamazdım. Onun yanında olmalıydım ama korkuyordum. Başıma geleceklerden, eski hayatımdan eser kalmayacağından korkuyordum.
Belki de şu an en korunaklı yer babamın yanıydı, babamsa eğer. Bunu fazla düşünmesen de yapacaktım çünkü güvenli değilim ve onlar avcılar ve beni koruyabilirler. Lawrence ortalıkta gözükmüyordu aslında kimse gözükmüyordu. Aklımdan çok kötü planlar geçiyordu. En sonunda bir karar verdim.
Jake'in arabasını alıp kaçmaktı. Onun olduğu çadıra doğru ilerledim.
"Hey Jake uyan!" Dedim sessizce.
"Ne var?" sesi uykulu uykulu gelmesine rağmen konuştum.
"Araban lazım."
"Ne dalga mı geçiyorsun sen!" Hemen ayılmıştı arabayı duyunca.
"Bağırma! Sadece beni bir yere bırakman lazım." Ona her zamankinden daha çok ihtiyacım vardı.
"Öğretmenler sorarsa ben karışmam Nicole!"
"Peki." Dedim biraz yüksek sesle.
"Bekle üstüme birşeyler giyim."
Jake'e güvenebileceğimi sanmıyorum ama eğer beni ispitlerse bende doğal olarak onu ispitlerim.
"Nereye gidiyoruz?"
"Bilmiyorum." Çevremde dolanan siyah gölgelerden başka bir şey göremiyorum. Nefes almakta zorlanmaya başladım.
"Ne demek! Hey ne oluyor sana? İyi misin? Revire götüreyim mi?" Çok fazla endişeliydi. Doğal olarak bende."Hayır, sadece sür Jake! Hemen burdan gitmemiz gerekiyor."
Araya bindiğimizde çok yüksek sürat yapmış olmalıyız ki bende düzeldim.
"Uvuvuuuu! Şuna bak ne kadar hızlı! Seni seviyorum bebeğim!" Gerçekten biraz önceki uykulu halini özlemiştim. Ne yani arabasıyla flört mü ediyor?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KEHANET
Mystery / ThrillerHayatın içinden bir genç kız... Saklı mektuplar,acı gerçekler... Ve aşkın romantik büyüsüne dair gizemli bir hikaye. KEHANET.Şimdi gerçek oluyor...