Tesadüf?

173 12 0
                                    

Evet o çocuğu kesinlikle tanıyordum. O rüyamdaki çocuktu. Rüyaları pek hatırlayan biri değilimdir ama onu gördüm. Ondan kaçtığımı gördüm. Çok korkuyor ve devamlı koşuyordum , bir deliğe düşüp ağlıyordum ve bana yaklaşıyordu rüyamda. Hep böyle bitiyordu. Lawrence bana bakıyordu, gözlerinden anlaşılıyordu benim için üzüldüğü ve endişelendiği.

"Su getireyim mi? Galiba kötü bir halüsinasyon görmüşsün."

"Hayır gerçekten gördüm. Bu sefer rüya değildi Law!"

"Su?"

"Kahretsin istemiyorum. Ben deli veya şizofren değilim. Halüsinasyon da görmedim."

"Özür dilerim ama-"

"Git!"

Şizofren değilim onu gördüm hissettim hatta kokusunu bile aldım. Hayatımda bu kadar kötü bir koku koklamamıştım. Gözlerimden yaşlar akmaya başladı. En iyi arkadaşın bile sana inanmazsa başka kimse inanmaz diye düşünüyordum. Üstelik dediğin şey ne kadar saçma olsa bile.

Belkide haklı,belki ben halüsinasyon görmüşümdür. Lawrence'nin yanına gidip ona delice sarıldım. Hiç ayrılmak istemezcesine,sımsıkı...

"Hadi gel ateş yakmışlar oturalım." Ne kadarda bağırsam sesi bana karşı hiç yükselmezdi Law'ın. Bizi birbirimize bağlayan şey bence onun bu davranışıydı. Kamp ateşinin çevresinde birkaç kişi vardı. Biz Clara'nın yanına oturmayı tercih ettik.

Lawrenceye onu gördüğümü ispatlayacaktım. Bir kişi deli bir arkadaşa sahip olmayı istemez kesinlikle, Lawrence'da istemez. Birden onu ve birkaç kişiyi yürürken gördüm. Hızla ayağa kalktım. O yöne doğru koştum. Karanlığa doğru...

"Seni tanıyorum! Kimsin sen?" Biliyorum çok saçma bir soruydu. Güzel bir cevapta beklemiyordum zaten.

"Ne diyorsun sen?"

"Kimsin sen neden seni hep rüyamda görüyorum?" Şaşkınca bana bakıyordu. Arkadan ona göre daha yaşlı 40'lı yaşlarında birinin sesi geldi.

"Biz gidiyoruz James." Bu sesde tanıdıktı. Ne oluyor?!

Ona,biri kovalıyormuş gibi hızlıca rüyalarımı anlattım. Dikkatlice beni dinliyor ve arkamda ki kızları kesiyordu. En sonunda bana döndü :

"Bunları ben bilemem."

"O zaman bana neden anlattırıyorsun!"

"Şu arkadaki kızlara bakmak için." deyip pis pis sırıttı. Ona neden güvenmiştim!

"Git şurdan pislik!" Tekrar Lawrence'ın oturduğu yerin yanına oturdum.

"O kimdi?"

"Adını bilmiyorum."

"O zaman neden konuşuyorsun?"

"O rüyalarım ve orman da gördüğüm çocuk ona herşeyi anlattım ama beni anlamaya bile çalışmadı."

"Fazla abartıyorsun kim olsa böyle yapardı bu bu çok saçma." İçindeki herşeyi söyledi. Hepsi buysa tabii.

"Peki böyle düşünüyorsan yanımda durma çünkü ben bunları düşünüyorum!"

"Bana bağırma!"

"Bağırırsam ne olur? Yoksa çocuk gibi gidip küsecek misin?"

"Evet!" Sesi bu zamana kadar hiç yükselmediği kadar yükseldi.

"İyi git o zaman! Bir dakika ne?!"

"Gidiyorum artık senin bu bağırışmalarından bıktım. Hep altan almaya çalıştım ama olmuyor biz artık arkadaş olmayalım. Lütfen artık konuşma benimle!" Bu olamaz. Ben ne zaman sesimi yükseltsem Law hiç bir şey yapmaz, sessizce beni dinlerdi.Şimdi gidemezdi. İlk kez bana bağırıyordu. Onu kaybetmek istemiyorum. Lanet olsun sebebi neydi ki?

KEHANETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin