Çok korkmuştum.Kalbimin atışları hızlanmıştı. Annemin öfkeyle bakan gözlerinden kaçmaya çalıştım kendimce.
"Senin buraya girmeye izinin yok Nicole yasak yasaktır, anla artık bunu!"
Buraya kadardı.Öfkem ruhumu delip bir fırtına gibi fışkırdı.
"Senin bunca lanet yıldır yediğin haltları bilmediğimi mi sanıyorsun?!Ben bu hayata kandırılmak için gelmedim.Yaşam benim için küçük bir mum değil.O elimde tuttuğum muhteşem bir meşale gibi ve ben onun olabildiğince çok ışık saçmasını istiyorum.Yıllarca beni babamın öldüğü yalanıyla kandırdın.Miami'de boğuldu öylemi?Ceseti gülümsüyormuş ha?Hahahah bak anne ben bir bebek değilim tamam mı?Ben bir genç kızım ve ve yani anlıyamıyorum neden beni kandırıyorsun babamın Cambridge'de olduğunu neden söylemiyorsun?Bir açıklama bekliyorum!"
Annemin bembeyaz olduğunu -tanrım hayalet gibi-olduğunu farkettim.Elleri titriyordu.
"Nicole bak ben sana söyleyemedim çünkü şey söyleyemedim işte.Ama artık anlatmak zorundayım.Bak tatlım baban ölmedi İngiltere'de yaşıyor.Onu senden gizledim çünkü onun ailemizi mahvetmesini istemiyorum."
"Hadi ama neden ailemizi mahvetsin ki?"
"Nicole babanın mesleği normal insanların alışabileceği ve göz yumabileceği bir meslek değil tatlım."
Buda ne demek oluyordu?
"Baban bir..Bir avcı.Ama bildiğimiz gibi sülün falan avlamıyor.Baban doğaüstü varlıkları avlıyor Nicole.Baban yüzlerce kez ölümden dönmüş bir insan.Hergün başka bir şeytanla başka bir hayaletle uğraşıyor.Belki şuan içinden bana manyak deli falan diyorsundur ama hepsi tamamıyla gerçek.Bu yüzden onu öğrenmeni istemedim.O anahtar ise bodrum odasını açıyor ve orda babanın yanında götürmek istemediği avcılığa dair birtakım şeyler var."
Bir dakika.BİR DAKİKA.Geri alalım baban hayalet avcısı mı? Supernatural gibi mi yani? -Deaaan-
"Anne bu biraazz?"
"Biliyorum tatlım çok garip ve korkutucu.Ama asıl önemli şey bu değildi.Önemli olan şu ki,sende bir avcısın.Kehanete göre tam 20 yaşına bastığında onları görebilececek ve onlarla savaşabileceksin.Bu beni çok endişelendiriyor tatlım bu yüzden baban ne kadar ısrar etse de seni oraya göndermeyeceğim.İzlediğin saçma sapan diziler yüzünden oraya gitmek istediğini biliyorum.Her ne kadar Hunter soyundan olsanda seni burada güzel bir üniversite yeni dostluklar ve upuzun bir hayat bekliyor."
"Bende bir avcıysam oraya gitmem lazım ayrıca gideceğim ve bunun izledigim dizilerle bir alakasi yok-tamam belki biraz-."
"Hayır Nicole hiçbir yere gitmiyorsun bu olay burda kapanmıştır."
"Ne halin varsa gör anne ben bir bebek değilim!"
Kapıyı kırarcasına çarpıp odama çıktım. Ona çok kızgındım. Ama kızgınlık ,yanlızca heryeri kuşatan o üzüntüden,ona bağırdığınız ve onu mutluluktan mahrum bıraktığınıza dair o kesin bilgiden uzaklaşmanızı sağlıyordu.Öfkelenmek bunu düzeltmeyecekti. Kahretsin.Önümde canavar avlayıp maceradan maceraya koşacağım ekşın dolu bir hayat var ve sümsük annem buna izin vermiyor. Çarşafın üstüne damlayan göz yaşlarım durmak bilmiyordu.Müzik dinlemek icin telefonumu aldığımda 12 cevapsız aramayı gördüm.Melanie adlı sınıf arkadaşım beni aramıştı.Çok neşeli bir kız olan Mel'i moralimi düzeltebileceğini düşünerek aradım. Üçüncü çalıştan sonra açtı;
"Ah Melanie?"
"Selam Nic nasılsın?"
"İyiyim aramışsın?"
"Nic ,okul üniversiteye başlamadan önce öğrencileri motive etmek icin İngiltereye kampa götürüyor.Ve gitmek zorunlu.Şunun rezilliğine bak İngiltere, mi tanrı aşkına bütün gün sanat eserlerini gezip ve ihtiyar kraliçe bozuntularının nutuklarını dinlemeye ve çay içip o saçma sapan aksana alışmak zorunda mıyız yani!?"
"Me-m-mel ben seni birazdan ararım."
Bu kadarı ciddi ciddi fazlaydı. Herşey en yüksek raftan düşen kitap yığınları gibi üstüme geliyordu.Telefonumu hatsız tercihine alıp müziği son ses açtım. Müzik ruhumun derinliklerine işleyerek sakinleşmemi sağlıyordu. Düşünceler içinde içinde uykuya daldım.Uyandığımda saat 7 olmuştu.
Artık moralimi düzeltmem lazımdı.Odamın kapısından gelen sesler beni huzursuz etmişti. Yavasça kapıya yaklaşıp ani bir hareketle açtım.Bana kocaman kahverengi gözleriyle tatlı tatlı bakıp kuyruğunu sallayan Jackie'yi gördüm.
Onu içeri aldım.Hemen yatağıma kıvrılıp uyuklamaya başladı. Aynanın karşısına geçtim ve suratıma baktım. Göz altlarım mosmor yüzüm bembeyaz ve saçlarım kirliydi.Yüzüme karşı sndn tksnyrm .ss bakışı atarak duşa yöneldim.Sıcak bir duş düşünceleden arınmamı sağlardı her zaman.Duştan çıktım saçlarımı kuruttum.Altıma siyah bir pantolon üstüne beyaz v yaka tişört ve bordo college mont giydim.Aynanın karşısında saçımı tarıyorken yatakta uyuklayan köpeğe,sanki ağzımdan çıkan her kelimeye dört elle sarılıyormuş gibi,konuşmaya devam ettim ki aslında hiç alakası yoktu.
"Jackie İngiltereye gidip Supernatural gibi bir hayat yaşama imkanım var ayrıca öldü sandığım babam ölememiş ve bir şeytan avcısı bu yüzden hayaletlerin beni yememesi(!) icin annem buna izin vermiyor ama Melanie arayıp okulun orda kampı olduğunu söyledi ve şuan oraya gitmeye fırsatım var ama annem buna engel olacak eminim tanrım olaylar cok karışık ne yapacağımı gerçekten bilemiyorum"
Gözüme biraz eye-liner çekme işinin sonuna gelirken "Olay şu" diye devam ettim, -Biraz derken ciddiyim:Korkunç-bir-rakuna-benzeyene-kadar-gözlerini-boyamışsın göz makyajı stili bana yakışmıyor,aslında kimsede güzel durmuyor-
''Gerçekten oraya gitmek istiyorum ve bunun icin herşeyi yapacağım.''Jackie, o somurtkan huysuz sesiyle havladıktan sonra,tamamen saçmaladığımı belirten bir ifadeyle tüylerini yalamaya koyuldu.Saçlarımı da düzleştirdikten sonra biraz kafamı dağıtmak için dışarıya çıkmaya karar verdim-süslenmek icin harcadığım emeklerin boşa gitmesini istemem-Jackie'yi okşayarak odamdan çıktım.
Merhaba arkadaşlar okuyucular yavaşça çoğalıyor 200'e ulaşırsa bölümler daha güzel ve uzun yazılacak şimdiden teşekkür ederim :)Bu arada ekranı oldukça küçük telefonumdan yazdığım için yazım hataları çok kusura bakmayın :(
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KEHANET
Misterio / SuspensoHayatın içinden bir genç kız... Saklı mektuplar,acı gerçekler... Ve aşkın romantik büyüsüne dair gizemli bir hikaye. KEHANET.Şimdi gerçek oluyor...