"O AVCI DEĞİL!"

172 4 1
                                    

Derin bir nefes alıp verdim. Yayı çekip aslana isabet ettim. Tam karnına attım. Acıyla inleyişini dinlemek biraz moral kazandırmıştı. Gözümü açtığımda ise o gitmişti.

Alaskaların geldiği gördüm. İkiside şaşırmıştı. Neden olabilir ki? İki ay bunun için uğraştım. Bunu yapabilirim öyle değil mi?

James'ın bana doğru geldiğini farkettim. Kendini koruyamadığı için üzgündü. Ama ben onu korumuştum öyle değil mi? O zaman neden üzgündü?
"Hayatımı kurtardın. Teşekkür ederim." James'ın ağzından duyulabilecek nadir kelime teşekkürdü ve bunu bana söylemişti.

"Önemli değil." Hayır önemliydi. O kadar çok kalbimi kırdın ki bunu yapmamalıydım diye düşünmüyor değilim demek istemiştim aslında.

"Benim yaptığım herşeyi bir kenara attın ve canın pahasına korudun beni." Bu bir kapalı şekide özür dileme sanırım.

"Sende olsan öyle yapardın." Diyerek geçiştirdim. Sahi o da öyle yapar mıydı? Sadece benim için...

"Sana borçluyum. Ne istersen yaparım." James'ın içine melek kaçmış gibi duruyordu ama duruşundan hiç taviz vermiyordu.

"Hiçbir şey yapmana gerek yok." Dedim ve gittim evime. Salonda bir gece lambası yanıyordu. Bu sanırım annem. İçeriye girdiğimde düşüncemin doğru olduğunu gördüm. Ama o ağlıyordu. Bir koltuğa oturmuş elindeki silaha bakıp duruyordu. Bu silah babamdı! Scott buraya mı gelmiş silahı vermek için?

"Anne..." sözümün kesmesinden nefret ediyorum o da bunu biliyor ama yine de sözümü kesti.

"Bu onun değil mi?" Başımı salladım. Başka birşey ne yapabildim ne de söyleyebildim.

"Biliyor musun Nicole bazen onu unutmak istiyorum. Çünkü üzülmemek,aldırmamak istiyorum hayatı. Güçlü olmak istiyorum. Onun gibi... Onu unutmak istiyorum çünkü yaşadığımız anıları hatırlatıyor bana. Hüzünleniyorum. Bunu durdurabilmek elimde değil. Bazense hiç aklımdan çıkarmamak istiyorum. Güzel anılarımızı veya kötü anılarımızı... umrumda değil,onunla kavga ettiğimde bile güzel geçiyordu zaman. Ona senden nefret ediyorum dediğimde kalbim bunların hiç birine katılmıyordu. Dedim ya,kavgası bile güzel oluyordu. Onsuz 19 yıl bekledim fakat daha fazla bekleyemem. Yanlız olmayı umursamıyorum ben sadece özledim. Sesini çok özledim ama en çokta sarılışını,samimiyetini...Onsuz hayat yaşanmaya değmez gibi geliyor. İsmini bile gördüğümde kalbimde oluşan boşluğun acısının,ağlamamam için sıktığım çenemin kalbime verdiği acının tarifi yok... Ayrılık yorar,ayrılık yakar,ayrılık yıkar derken iz kalır kalbinde.Ben ise kendimi gerçekten boğulmuş gibi hissediyorum."

"Anne..." durmuş bekliyordu birşey dememi ben ise ne diyeceğimi bilemiyorum. "O senin parçanı korumak için kendini tehlikeye attı. Benim için... Kızını kurtardı. Ona teşekkür edemedim. Bana bir anahtar verdi sadece,kasasının anahtarı... Bizim fotoğraflarımız vardı. Benim doğum günüme gelmiş bize fark ettirmeden. Belki yine geliyordur. Bana gelen kağıdı hatırladın mı? Doğum günümü kutlamıştı. Belki hala yaşıyordur. Umudunu kaybetmemelisin." Dediğimde benim bir umudum kalmış mıydı bilmiyorum. Öldüğünü,bir daha gelmeyeceğini biliyordum ama ona söyleyemedim.

"Bunları düşünmemelisin ve şimdi gidip yatmalısın." Çok yorgundum buna hayır diyemezdim. Kafamı sallayıp odama çıktım.

Gözlerini kapamamla açmam bir oldu. Ne çabuk sabah olmuş? Sorun sabah olmasında değil okul olmasın da. Kim çekerdi şimdi o hocaları,o dersleri?

Elbiselerimi giyinip annemin yaptığı yemekleri yemeğe mutfak masasına doğru gittiğimde Amerikan mutfağını kim bulduysa ona minnettar olduğumu anladım. Çünkü annemin koltukta uyumuş ve bu yüzden yemek yapmamış olduğunu anladım. Pek fazla aç değilim. Yemek sıkıntım yok yani.

KEHANETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin