Bir kaç dakika içerisinde odama gidip babamın verdiği anahtarı Scott ve Isaac'e gösterdim. Ben gösterirken Isaac kesinlikle mührün elimdeki anahtar olduğuna emindi.
"Bundan iki tane olmalı." Dedi Isaac. "Cassidyde olmalı." Bunu duyar duymaz oradan ayrıldım ve Cassidy'nin yanına ulaştım. Dediklerini,dediklerimi umursamadan söze atıldım.
Mührü göstererek "Bundan seninde var değil mi?" Kafasını salladı ama neden sorduğumu merak eder gibi bakıyordu. "Bana vermeni istiyorum." Dedim.
"Sen delirdin mi? "
***"Aldım!" Dedim onlara doğru giderken. Yanlarına vardığımda "Nerede vereceğim." Dedim.
"Bilmiyorum." Dedi Scott. Bunun üstüne Isaac'e çevirdim gözlerimi.
"Ormanın içindeki nehirin yanında bekliyor olacaklar bu gece." Başımı salladım. "Ben götürürüm." Dedi Scott. Bunun üzerine Isaac kafasını salladı. "Onların karşısında ya Cassidy ya da Nicole'ün olması gerekiyor. Eğer başka birisini görürlerse atağa kalkarlar." Scott bunu zorda olsa kabullenmişti.
Laflamalarımız ve planlarımız bittiğinde James'ın yanına gittim. Olduğu yerde uyuya kalmıştı. Yanına gittim ve ona sarıldım. Ondan ayrılmak istemiyordum.
"Beni bırakma." Dedi uykusunda.
"Asla..."
Çok uykum vardı fakat gözlerimi kapatmak istemiyordum. Çünkü kötü bir rüya göreceğimden emindim. Bu kadar acı üstüne katlanamazdım. En iyisi uyumamaktı.
Elime defteri alıp tekrar yazmaya başladım.
"Baba... Yavaş yavaş herkes melek oluyor gidiyor yanımızdan. Önce sen sonra Jamie... Üstelik sadece benim yüzümden. Hiç bir işe yaramayan kızın yüzünden. Sevdiğim herkesi kaybetmekle yükümlü bir kızım. Bilmiyorum baba, ne yapacağımı ne söyleyeceğimi bilemiyorum. Alaska'nın James'ın gözlerine bakmaktan utanıyorum. Ama bu kızın bu gece her şeyi bitirecek. Senin bize verdiğin anahtarların sırrını buldum baba. Aslında onlar şeytanın gücünü yerine getirecek olan mühürlermiş. Ve Isaac eğer onları şeytana verirsem bütün bu savaşların biteceğini söyledi. Bu gece... Nehrin kıyısında bekleyeceklermiş beni. İlk defa tek başıma bir göreve gideceğim ve bunu da sadece Scott ve Isaac biliyor. Bunu yaptığımı görseydin bana çok kızardın biliyorum. Bize verdiğin mühürleri tek başıma onlara vermeye gidiyorum. Dediklerine göre o mühürleri bize vermenin nedeni olabilirmiş. Sanmıyorum baba. Bu sadece bizim hatıralarımıza giden bir anahtar bence.""Hey Nicole! Gitme vakti." Diyerek fısıldadı yanıma gelen Scott. Başımı salladım ve defterime döndüm.
"Zaman gelmiş baba. Umarım kızın her şeyin üstesinden gelir. Buluşabilmek ümidiyle..."
James'ı uyandırmadan hemen yerimden kalktım ve Scott'ı takip ettim. Isaac yanımızda beliriverdi. "Unutma bizde seninle gelicez hemen arkandaki çalılıkların arkasında duracağız." Dedi. Kafamı salladım.
Yavaş yavaş ormanın derinliklerine girmeyi başarmıştık. "Sizce o mühür benim için neyi ifade ediyor?" Diye sordum merakımdan.
"Belkide bütün mutlu anılarınız orda saklıdır."dedi Scott. Isaac gözlerini devirmişti.
"Çok saçma. Bence babanın savaşlar boyunca yanında tuttuğu bir mühürdür ve babanın acılarının hepsi orada toplanmıştır. Bu şekilde de şeytan güç bulacaktır." Scott'ın dediğinden daha mantıklı gelmişti Isaac'in bu söyledikleri. "Durun." Dedi Isaac. "Çok yaklaştık. Kevin'ın hislerini sezebiliyorum. Gelmeyeceğini sanıyorlar ve gerginler. Bundan sonrasına yaklaşamayız Nicole. Sıra sende." Derin bi nefes aldım ve başımı salladım. Arkamı dönüp gidecektim ki Scott bana seslendi. Arkamı döndüm ve onun sımsıkı sarılmasıyla karşılaştım. Bende ona sıkıca sarıldım. "Scott gitmem gerekiyor." Birbirimizden ayrıldık. "Başarabilirim" dedim gözlerinin içine bakarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KEHANET
Mystery / ThrillerHayatın içinden bir genç kız... Saklı mektuplar,acı gerçekler... Ve aşkın romantik büyüsüne dair gizemli bir hikaye. KEHANET.Şimdi gerçek oluyor...