FALCI

236 13 0
                                    

Anlattığına göre ben bayıldıktan sonra Lawrence beni revire götürmüş. Biraz kolonya koklatmışlar ve kendime gelmişim.Bunların hiçbirini hatırlamasam bile Law'la falcıdan bahsettiğimizi hatırlıyorum.

Falcı yani Bayan Lewis emekli bir medyum. Şimdi mahallemizin ucundaki pişti kartları,halılar,süsler, taşlar ve kahve kokulu küçük ve paspal bir falcı dükkanında falcılık yapıyor. Bir gün ben ve Lawrence bu falcıya gitmeye karar verdik. Law,kendisinin o zamanlarda ki sevgilisi Maxwell'in onu aldatıp aldatmadığını öğrenmek istiyordu.

Dükkandan içeri girer girmez minyon tombul beyaz saçlarına birşeyler takmış renkli uzun bir giysi giymiş ve beline kuşaklar bağlamış bu yaşlı kadını gördük. Elindeki küremsi bir şeye bakıp önündeki tahtaya işaretliyordu. Yüzümüze bile bakmadan gizemli bir edayla gülümseyip "Sizi buraya hangi rüzgar attı bakalım." gibi birşeyler mırıldandı. Mahcup bir şekilde önümüzdeki sandalyelere oturup beklemeye başladık. 2 dakika sonra Law"El falı baktırmak istiyoruz." dedi. Falcı aniden arkasını dönüp bize doğru gelmeye başladı. Kendine bir sandelye çelip yanımıza oturdu ve Lawrence'nin elini eline aldı. Gözlerini kapattı ve birşeyler mırıldandı. Yaklaşık 3 dakika sonra gözlerini açtı ve yumuşak bir sesle"Korkma Lawrence sevgilin Maxwell seni çok seviyor ve aldatmaz."dedi. Lawrence'yle ben kocaman gözlerle birbirimize baktık. Resmen şok olmuştuk. Bu kadın bir büyücüydü! Lawrence'nin adını , sevgilisini ve onu aldatıp aldatmadığını öğrenmek için geldiğimizi nerden biliyordu? İkimizde falcıya dönüp aynı anda"Ama ama siz..!"diye kekelerken bizi susturdu ve elimi tutup ellerine götürdü.

Yine gözlerini kapatıp birşeyler mırıldanmaya başladı. Ama bu sefer Lawrence'nin ki gibi olmadı. Kadın söylediği şeyleri daha yüksek söylemeye ve titremeye başlamıştı. Korkuyla elimi çekmeye çalıştım ama kadın elimi bir kıskaç gibi yakalamıştı. Artık iyice canım yanmaya başlamıştı ki kadın bir çığlık atıp elimi bıraktı. "Sen onlardansın." Sen onlardansın mı? Hadi ama bu da ne demek oluyor?! Titreyerek ve yüksek bir sesle"Sen onları görebilirsin ve onlarla savaşabilirsin. Kehanet 20 yaşında gerçekleşecek. Sen altıncı hissin. Sen bir AVCISIN" diye haykırdı ve bayıldı. Lawrence ve ben çok korkmuştuk. Ne yapacağımızı bilemez bi halde ordan oraya koştururken kadın birden uyandı ve bize"Çıkın dükkanımdan! Ve birdaha da asla gelmeyin!!! " diye bağırdı. Law'la el ele tutuşup korkuyla koşmaya başladık. Bomboş sokakta koşarken beynimde bir cümle tekrarlanıp duruyordu." Sen onlardansın. Sen onlardansın."

O gün aklıma geldikçe tüylerim diken diken oluyor...

Okuldaki talihsiz olaydan sonra çıkış zili çaldı. Servise bindim. Kulaklıklarımı takıp notaların arasında kaybolmuştum her zamanki gibi. Servis evimin önünde durunca servisçiye iyi günler dileyip servisten indim. Anahtarımla kapıyı açıp içeri girdim. Evdeki atmosfer her zamanki gibiydi. Küçük kız kardeşim Mia'nın neşeli çığlıkları radyodan yayılan güzel müziğin notaları ve yemek kokusu.Babamdan kalan bu küçük villayı seviyordum.Koridorda dalıp gitmişken annemin yanağıma kondurduğu öpücükle kendime geldim.Banyoya çıktım,kıyafetlerimi çıkardım ve içi köpük dolu sıcak küvete uzandım.Bu okuldan sonra yapmayı en çok sevdiğim şeydi.Kapının açıldığını duyunca başımı çok satanlar listesindeki polisiye kitabımdan kaldırdım.Gelen annemdi;

"Yemeği hazırladım tatlım hadi seni bekliyoruz."

Köpük banyosundan usulca kalktım.Vücudumun uyuştuğunu hissediyordum.Bornozumu giydim ve telefonumdan yayılan Lana Del Rey şarkısını kapattım.Merdivenlerden inerek mutfağa yöneldim.Mia makarnasını çoktan bitirmişti.Annemle yemek yerken;

"Bana babamdan bahset."

Annem durdu.Yanağından damlayan yaşı görür gibi oldum;

"Baban..."

"Babam?"

"Baban,cenneti ateşe verecek ve cehennem ateşini söndürecek kadar güçlü bir adamdı."

"Babam nasıl öldü?"

Annem burnunu çekerek;

"Yıl 1998'diYeni evlenmiştik o zaman. Miami'de denizde yüzüyorduk.Baban uzaklara açılacağını söyledi. Ben sahile döndüm.Baban uzun süre gelmeyince korkup cankurtarana haber verdim.Baban 2 hafta sonra bulundu.Cesedi maviliklerde yavaş yavaş süzülürken baban gülümsüyormuş..."

Elimi annemin omzuna attım;

"Anne çok üzgünüm ben-"

"Önemli değil baban hep"Şapka rüzgar nereye sürüklerse sürüklesin gidecek.Ta ki hayallerinin gerçek olduğu yeri bulana dek" derdi.Sanırım babanın hayalleri cennete gerçekleşiyor.Ama üzülme tatlım baban bizi yukardan izliyor."

Yukardan bizi izlediğini,halâ bizden haberdar olduğunu hayal etmek hoşuma gidiyordu ama bu bir fantezi gibi görünüyordu ve ben bunu hiç hissetmemiştim.

Merhaba arkadaşlar okuyanlar çoğalırsa 3. Bölümü paylaşacağım :) yukarda Nicole var!

KEHANETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin