1.RÜYA MI GERÇEK Mİ?

2.5K 54 8
                                    

Keyifli okumalar :)

Yaşlı Amca- Ve Ben



Bıçaklanmadan 10 Saat Öncesi...

"Derin?" Daldığım yerden kafamı kaldırıp hızla Ellinora bakmıştım, ellerinde pişmiş cupcake tepsisi ile durmuş bana bakıyordu.

"Üzgünüm dalmışım bir şey mi oldu?" Gülümseyip ellerindeki tepsiyi yanımdaki tezgaha bırakmıştı.

"Kime aşıksın?" Yarım yamalak Türkçe aksanıyla gülümseyerek konuşmuştu, o gülünce bende ona gülümsemiştim.

"Sen beni bu gidişle gerçekten birine aşık değilsem bile zorla aşık edeceksin." Söylene söylene yanımdaki pişmiş kekleri önüme doğru çekip eğilip koklamıştım gözlerimi kapatarak, yine hangi sihri yaptıysa başımı döndürmüştü keklerin kokusu, mis gibi kokuyordu.

"Aimer, C'est un soleil dans la vie, une étoile qui nous guide la nuit, une mélodie sans bruit..." Gözlerimi kısarak bakmıştım Ellinora doğru, her sözünü her lafını kelimesi kelimesine anlamıştım, on dört yaşımdan beri onunla birlikteydim neredeyse her gün yanımda Fransızca konuşuyordu ve bende anlamlarını sora sora artık tamamen anlar hale gelmiştim, yinede onunla oynamak işime geliyordu anlamak istemediklerimi anlamıyordum.

"Ahh mon ange... 'Aşk,Bu hayatta bir güneş,geceleri bize rehberlik eden bir yıldız,gürültüsüz bir melodi...' Aşık olmak sana ilaç olacaktır." Mon ange diyordu bana hep 'Meleğim' demekti bana hep öyle seslenirdi.

"Sanmıyorum Ell yine de önerin için teşekkür ederim." Alt tezgahtan buzdolabını açıp sabahtan hazırladığım renkli kremaları çıkarıp tezgaha koymuştum.

On dört yaşımdan beri İstanbul da Ellinorun kafesinde çalışıyordum, neredeyse ellilerine gelecekti yaşı dört sene sonra artık, ama benden gençti ruhu, zaten hep tam tersi olmaz mıydı dünyada? Daha on sekiz yaşında bile olmayan bedenlerin içinde ölmüş ruhlar, yaşı yaşlanıp kırklara, ellilere çıkan insanların ise dünyaya atılıp eğlenebildiği kadar eğlenmeye çalıştığı bir yerdi burası.

Fransadan buraya gelir gelmez kafeyi açtığında yalnızdım ve paraya ihtiyacım vardı Ell bir anda beni bulmuş ve yardım etmişti bende yirmi bir yaşıma kadar onu hiç bırakmamıştım, annemden daha çok üzerimde hakkı vardı tek sorun beni doğurmamasıydı, beni doğuran kadın evlenmiş ve Miamilerde içtiği kokteyllerin resmini her saniye instagrama yüklerken kızı burada neredeyse açlıktan ölecekti.

Ellinor ise eskiden gençken evlendiği adam yüzünden burada olduğunu anlatmıştı, eskiden deliler gibi aşık olduğunu söylemişti bunu söylerken eskiden lafına özenle vurguluyordu ama ben hala adama deliler gibi aşık olduğunu resimlerini yastığının iç kılıfına saklı olduğundan biliyordum, bana aşık ol sana iyi gelir diyordu hep, ama karşımda o aşkından eriyip biterken nasıl acı çektiğim halde daha fazla acı çekebilirdim ki?

Ellinoru acısından Fransadan Türkiyeye getiren bu aşk bana neler yaptırırdı kim bilir?

Dünyanın en acımasız hali de buydu işte, bir yerlerde bir adam bir kadını sırf çocukları olmadığından terk edip gidebiliyordu, şimdi terk edip giden aşık değil miydi? Aşk zaten bu değil miydi? Karşıdaki insanı tüm kusurlarıyla sevebilirsen bir bütün olurdun, oysa anne olmayı belkide en çok o hak ediyordu, bir yerlerde bir kadın sırf kendi rahatı için kendi çocuğunu terk edip giderken bir yerlerde bir kadın sırf uğruna bir çok şey feda edebileceği bir çocuğu olmadığından terk ediliyordu bu acımazıslık canımı haddinden fazla yakıyordu.

Yer Altı ÇöplüğüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin