Keyifli okumalar çiçeklerim <3
Soner Avcu - Kayıp Şehir
★
Nasıl bir işin içine girmiştim ben böyle? Bu soruyu bilmem kaçıncı kez soruyordum kendime tabi bir cevabım yoktu soruma, her geçen gün yeni bir şey görüyor, her geçen gün yeni bir şeye şahit oluyordum, artık bir gerçeklik algımın olduğundan bile şüphe duyuyordum çünkü nasıl olabilirdi? Yer altından trenle nasıl başka bir yere, şehre gidebilirdik? Haberimin olmadığı kim bilir daha neler neler vardı ve ben neredeyse kafayı yiyecektim içine düştüğüm bu yerde.
"Ne diyor bu? Bu sorular ne Ender amca? Biz aylarca bu aptal yazı için mi uğraşıp durduk?" Ben geri koltuğa oturduğumda hepsi ayaklanmış bir o tarafa bir bu tarafa volta atıp duruyorlardı, sinirlenmişler ve öfkelenmişlerdi ama başka şeyler de seziyordum, bu mesajı her kim yolladıysa sadece burayı karıştırmak için olmadığını sezmiştim anlamsızca, sezgilerine güveniyor musun? Diye sorarsanız eğer güvenmiyordum orası ayrıydı ama yinede sırf kavga etmeleri için aralarını bozmak için böyle güçle şifrelenmiş kilitli bir dosyayı neden verme ihtiyacı duysun ki? Her kimse.
"Boş verin sadece sinirlerimizi bozmaya çalışıyor, önceki gibi kafamızı karıştırmaya çalışıyorlar." Daha önce ne yapmışlardı ki? "Soruları umursamayın silelim gitsin, yerlerini aradığımızı biliyorlar sadece aklımızla oynamaya çalışıyor en iyi yaptığı şey."
Ender konuşuyorken ağzımı açıp en azından tek kelime bile olsa konuşmak istemiştim, çünkü bence öyle değildi, gönderen kişi uğraşmalarını istemişti evet ama bu dosya boş değildi, hiçbir şeyi hissedemeyen, sağından solundan geleni göremeyen kör ve hissiz ben sanki bir film veya kitap içindeymiş gibi aniden bir şey hissediyordum, ilk defa sezgilerim bana yanılmadığımı söylüyordu, ve peşinden gitmem gerektiğini.
"Yemin ederim o herifi yakalarsam ağzını burnunu kıracağım." Bir anda Akın kapıdan içeri dalmıştı, ne ara çıkmış ne ara girmişti hissetmemiştim bile, varlığı ile yokluğu bir gibi olmuştu sanki.
"Ne oluyor oğlum?" Akın koşa koşa bana doğru gelmeye başladığında ürkmüştüm, kendimi sıkmaya başladığım an Akın hızla koltuğumun kollarından tutup beni yan tarafa sürüklediğinde bana değilde bilgisayara geldiğini anladığımda ağzımda atan kalbim yavaş yavaş inmişti geri yerine, böyle korkak olmayı sevmiyordum ama güçsüz olmak da benim seçimim değildi ki, sadece hayatım bomboş sakin ve öylesine geçerken bir anda tehlikeden tehlikeye koşar olmuştum, sadece alışık değildim.
"Akın ne oluyor?" Akın bilgisayardan bir anda kamera açtığında bütün duvar bir yerin kamerası ile aydınlanmıştı tekrar, eli silah dolu adamların bir yerin kapısında dikildiğini görünce değil oldukları yerin tabelasını görünce nutkum tutulmuştu.
J. Bar
Gerçekten bu kadarını yaşayacak ne yapmış olabilirdim? Hayır anlamadığım şey burnum neden bir türlü boktan kurtulmuyordu ki benim? Milyon tane insanın yaşadığı şu dünyadan hadi en fazla beş yüz bin insanın bileceği kadar gizli olan bu yer altını neden bende o beş yüz bin insan ile birlikte öğrenmek zorunda kalmıştım?
"Siktir! Ne arıyor lan bunlar burada?" Onur ve Emir de ayağa kalkmıştı Gece ise yaslandığı duvardan gözlerini kısmış bana bakıyordu, ben zaten korkuyorken bakışları ile beni iyice korkutmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yer Altı Çöplüğü
RomanceYerdeki gölge kadar yakın aslında bir o kadar da ulaşması imkansız. Güvenmek için bir sebep. Kararmaya yüz tutmuş bir kalpte minik bir aydınlık. Sessizce atılan bir çığlık. "Ne olursa olsun hayatta kal." Sessizce fısıldayışı korkumdan içimdeki bütün...