10.NEFES

1.6K 47 17
                                    

Yıldızı parlatmayı unutmayın!

Bu sefer müzik yerine bir şiir koyuyorum değerli köşeme.

"Boynunda bir yer vardır, ben bilirim
Ne zaman oradan öpsem
Değişir gözlerinin rengi
Yanar dudakların, terler avuçların
Dökülür kapkara aydınlık gibi
Omuzlarına saçların
Gitgide artar kalbinin vuruşları
Bir musiki halinde dünyamı doldurur
Ansızın bütün sesler kesilir
Zaman durur
Bir baş dönmesi başlar o en yükseklerde
Her gün seninle yeniden var oluruz
Eriyip kaybolduğumuz yerde"


Her gün seninle

Ümit Yaşar Oğuzcan





Vücudumda gezen bütün adrenalin, başımdan parmak uçlarıma, damarlarımda dolanan bütün kanlara kadar hükmetmeye başlamıştı, üstelik bu bağımlılık yapan hormon gün geçtikçe alışkanlık yapıyor ve hiç istemediğim şeyleri sanki normal şeyler yaşıyormuşçasına beynime empoze etmeye çalışıyordu.

Hayatım, eğer birinin elinden yazılıyor olsaydı bile bu kadar inanılmaz şeylerin içerisinde bulunabileceğimi tahmin edemezdim bir anda nasıl böyle tepetaklak olmuştum?

Kim tahmin ederdi ki?

Hangi ayda olduğumdan haberim dahi yokken sanki dışarıda yağmur yağıyor o yağmur da bütün bir gücüyle gözlerimi dolduruyormuş gibiydi.

Mevsimlerden kış ise soğukluğu kanımı donduruyor bütün bir işlevini yitiriyordu, organlarıma iletilmesi gereken kan donup kalmıştı damarlarımda, hayattan tek tek kopartıyordu.

Mevsimlerden yaz ise sıcaklığı cayır cayır yakıyordu bedenimi, küle çeviriyor dondurduğu kadar köz ediyordu.

Mevsimlerden sonbahar ise bütün bir yapraklarını döker gibi bütün gücümü kuvvetimi söküp götürüyordu benden, daha sonra rüzgarıyla savuruyordu onları benden oldukça uzağa, ne koşup peşinden gücümü kuvvetimi yakalayabiliyordum ne de kuruyan dallarımı yapraklarımı kendine getirebiliyordum.

İlkbahar ise içimdeki tek umut kırıntısı barındıran mevsimdi, eğer mevsimlerden ilkbaharsa, fırçasından çıkan umut darbelerini tek tek içime işlemesini istiyordum, açtırdığı o çiçekleri bir bir umudum yapmak o dallardan kopup uçan çiçeklerin peşinden koşmak istiyordum, ilkbahar yeni mucizelere gebeydi umudumu kestiğim an bana bir mutluluk doğuracağını hissediyordum.

Ama hayatın bana bu dört mevsimde karşıma çıkardığı şeyler doğduğumdan beri peşimi hiç bırakmıyordu.

Bir bebek doğduğunda tüm herkes sevinirdi, sanki onun öleceğini unutmuş gibi.

Ben doğduğumda ise sadece öleceğime sevinmişlerdi, sanki hiç doğmamışım gibi.

Simsiyah günlüğümde görünmez, daha doğrusu sadece ışık ile görünebilen kalemle yazdığım defterimdeki ilk sayfaya üç satır doldurmuştum yüreğimi en derinden parçalayan kelimeler ile, çünkü nereden ve nasıl geldiğimi, neleri hak ettiğimi asla unutmayacaktım bu şekilde.

Doğdum.

Sevdiğim herkes tarafından terk edildim.

Ve öldüm.

Yer Altı ÇöplüğüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin