Herkese selaaammm :)))
Her yeni bölüm attığımda yorumlarınızı okumak için heyecanla bekleyişimi görseniz aaa deliye bak yaa dersiniz öyle bekliyorum sizi çiçeklerim ahshahah :)))
Üç beş kişi fark etmez, bu yolculukta beni yalnız bırakmadığınız için teşekkür ederim, desteklerinizi her gördüğümde çılgınca saçma sapan dans seansları yaşamıyorum asla hayır (!)
Bilmem neredesiniz, kimsiniz, nasıl birisiniz ama iyi ki varsınız, milyonlarca hikaye içinden beni de seçtiğiniz için teşekkürler <3
Jaymes Young - Moondust
Keyifli okumalar!
...
1 Hafta sonra...
Kısacık bi an, bizi birbirimize bağlayan ufacık bir andı oysa, bir doğum, belki de bir ölüm.
Hepimizi birbirimize bağlayan bir yol vardı aslında.
Acılarımız, korkularımız, zevklerimiz, arzularımız.
Yer altında ise sadece zevkleri ve arzularıyla hareket etmeyi öğrenirdi bir insan, orada hayatta kalmak istiyorsa korku nedir bilmemeliydi.
Acı ise yer altı için öğrenilmesi gereken bir şey değildi, eğer günün birinde yolunuz oraya düşerse hayatınız boyunca mutlaka bir acı yaşamış olmanız gerekirdi.
Çünkü hayatı şekerli süslemeler ile kaplı bir insan erişemezdi yer altına, ya belaya bulaşırdınız ya da belanın ta kendisi olurdunuz o saklı cehennemde.
Üzerimde gezen her bir insanı düşünmekle geçti hayatım, bazen yer altından gizlice yer üstünü gösteren cam mekanı seyrederken buldum kendimi, her birini aşağıdan seyreden olmanın gururunu mu yaşamalıydım öfkesini mi?
Koskocaman bir şehir, üzerindeki ışıkları ben yarattım, bütün çıkışları, labirentleri, kapıları, bu boşluğun en ince ayrıntısına kadar hepsini ben tasarladım, bir çocukken bir pislik yuvası yarattım ve bütün gözler bu dahi çocuğun babasına çevrildiğinde ise işler hiç de sandığımız gibi olmadı.
Babam güçlendikçe susadı, susadıkça kanattı, kanattıkça yok etti.
Yabancı milletlerin ülkemizi yönetmek için gizlice yaptığı yer altı sığınağı, birden bire yer altı çöplüğü olmuştu.
Mühendis oldum, öyle içinde sıcacık yaşanılacak bir ev inşa etmek için değildi benimki, yer altını daha iyi tasarlayıp bunu gerçeğe dönüştürebilmek içindi hepsi bu kadardı.
İçine toplanan insanlar da beklenildiği gibi zor olmamıştı, kimi para kazanamıyordu, kimi hayatını düzgün yaşamak istemiyor, her birinin tek bir ortak noktası vardı.
Sorgulanmadan ve karışılmadan istediği şekilde yaşamak.
İşte yer altının bozulmaz birinci kuralıydı bu.
Düzeni bozma ve her ne olay akışı geçiyorsa seni ilgilendirse de o olaya karışma.
Babamın her nerede olursam olayım bir santim ensemde nefesini hissederken o yer altında Derini hayatta tutmaya çalışmamın ağırlığını taşıtamazdı hiçbir kuralın bozulmasının getireceği ceza.
O korkusundan tir tir titrerken koşar adımlarla ondan kaçmamın, onun o titrek bedenine sımsıkı tutup sarılmak isterken bana değmesini bile istemeyeceğim bir yere getirmiştim onu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yer Altı Çöplüğü
RomanceYerdeki gölge kadar yakın aslında bir o kadar da ulaşması imkansız. Güvenmek için bir sebep. Kararmaya yüz tutmuş bir kalpte minik bir aydınlık. Sessizce atılan bir çığlık. "Ne olursa olsun hayatta kal." Sessizce fısıldayışı korkumdan içimdeki bütün...