1- Başlangıç

1.9K 196 431
                                    

"Nord Krallığının gelmiş geçmiş en büyük turnuvasının kazananını açıklamaya sadece iki gün kaldı. Sevgili seyirciler, daha önce hiçbir turnuvada farklı krallıklardan gelen ve savaş meydanına çıkan bir kral ya da veliaht görmediniz. Dostluğu ve aynı zamanda dostlukla beraber süregelen rekabeti desteklemekte olan krallarımıza ve prenslerimize teşekkürlerimi sunuyorum. Sizlere turnuvamızın yarı final katılımcılarını sunmaktan onur duyarım."

"Nord Krallığının veliahtı ve aynı zamanda geleceğimizin kralı; Yoo Olaf, Nord Krallığının gözde komutanlarından olan; Il Sungki, Asterran'ın genç kralı Kim Junmyeon ve özel davetimiz üzerine aramıza teşrif eden, şimdiye dek hiçbir turnuvadan mağlup çıkmayan, Cornelius'un geleceği prens Park Chanyeol."

"Şimdiye kadar duyduğum en sıkıcı konuşmaydı," dedim yanımda oturmuş dikkatle savaş meydanını izleyen Minseok'a yaklaşırken. Herkesten çok heyecanlı görünüyordu. Öyle ki beni duymamıştı bile.

Turnuvayı tanıtan tellalı dinlerken isimlerinin geçtiğini duydukları anda seyircilere selam veren katılımcılara göz gezdirdiğimde hepsinin hırsla yanıp tutuştuğunu görüyordum. Ellerindeki odundan farksız kör kılıçlarla seyircileri heyecanlandırmak kolaydı tabii. Bugüne dek kimsenin gerçek kılıçla turnuvaya katılmaya cesaret ettiğini görmemiştim.

Turnuvaların genel kuralıydı ne olursa olsun kimsenin yara almaması. Fakat hiçbir şekilde gerçeği yansıtmadıkları için samimiyetlerine inanmıyordum. Gerçek savaşlarda kimse kimsenin yara alıp almamasını önemsemezdi. Konu kuşatmalara, savaş meydanlarına geldiği zaman kan gövdeyi götürüyordu. Bu yüzden hiçbir gerçekçiliği yoktu turnuvaların. Krallıkların halkını tatmin etmek için düzenlediği festivallere bir bahaneydi sadece turnuvalar.

Fakat bu gerçek, turnuva maçlarını ne kadar büyük bir heyecanla izlediğim gerçeğine zıt düşmüyordu. İtiraf etmeliyim ki son birkaç aydır bu turnuvanın düzenleneceği dönemi iple çekmiştim. Nord krallığı güç seviyesine rağmen büyük bir cesaret gösterip çevre krallıkların tümüne turnuvaya katılım için davet göndermişti. O davetiyeyi kardeşimin elinde gördüğüm anda aklımın içinden bir dolu şey geçmişti. İki zıt krallığın veliahtlarının karşı karşıya kaldıklarını düşünmek bile tüylerimi ürpertirken şimdi birebir gerçeğini izliyordum.

Park Chanyeol'ün Kim Junmyeon'la karşı karşıya at üstündeki hırs dolu bakışmaları beni fena halde gıdıklıyordu. Tabii başta Cornelius'un prensi ile Asterran'ın kralının karşılaşması için gelmiştim Nord'a. Ancak Park Chanyeol turnuvaların henüz ikinci gününde Kral Junmyeon ile aynı takıma geçerek büyük bir hayal kırıklığı yaşatmıştı. Bu turnuvanın hiçbir macerası kalmadığını düşünsem de o kadar uzun yol gelmişken bittiğini görmeden gitmek istememiştim. Hala karşı karşıya gelme ihtimalleri vardı. Tabii bir de sözde muhafızım olan Minseok'un ısrarı vardı. Benden çok düşkündü bu tür rekabetleri izlemeye. Bu turnuvanın kazananını görmeden de dönmeye niyeti yokmuş gibi görünüyordu.

Tellal konuşmasını bitirip bayrağı salladığında meydanda atların ayak seslerinden başka hiçbir ses çıkmamıştı. Herkes pür dikkat atların eyerine sabitlenen bayrakları izlerken ben kimin kime nasıl bir manevrayla yaklaştığını izliyordum. Tarafsız duygularımla söylüyorum ki hiçbirinde gerçek bir savaşçı ruhu yoktu. Oyun oynar gibi birbirlerine kılıç savuruyorlardı. Buna rağmen halkın bunu heyecan içinde izlemesine anlam veremiyordum. Nord'un diğer turnuvalardan farklı bir turnuva düzenlemiş olması her krallığın yaptığı gibi hile uyguladığı gerçeğini değiştirmiyordu. Bundan pek de emin değildim ama Nord'un prensinin bu kadar iyi eğitimi yoktu. Yarı finale kalmasını sağlayan nasıl bir hileydi bilmiyordum fakat şimdiden kazanan belliydi. Nord belki de bilerek bu kadar büyük ses getiren bir turnuva ayarlamıştı. Düşününce güzel stratejiydi ama bana işlemezdi işte.

The Curse of Cornelius || chanbaek [mpreg]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin