Selam. Biliyorum çok uzun zaman oldu, hikayeyi hatırlıyor musunuz onu da bilmiyorum ama hatırlayanlarla yolumuza devam edelim istedim. Bölüme başlamadan önce ufak bir not düşmem gerekiyor. Bu bölümün başını haftalar öncesinden yazdığım ve bir türlü devamını getiremediğim için iki farklı bakış açısıyla yazmak istedim. İlk defa böyle bir şey yapıyorum ama sizi çok afallatmayacağımı umuyorum. Bakış açıları değiştiğinde bunu zaten anlayacaksınız.
Son olarak, 37 bölüm oldu ama hala bu uyarıyı yapmam gerektiğini hissediyorum. Yorum yaparken bunun bir mpreg hikayesi olduğunu unutmayalım lütfen🙏🏻Keyifli okumalar❤️
Baekhyun
Kapıyı zar zor bulup içeriye girdiğimde Zaira'nın yeni uyanmış haliyle karşılaştım. Yatağında kitap okurken sesimi duyunca panikle doğrulmuş ve bana bakmıştı. "Zaira... Galiba doğuruyorum." Bir elimle kapı kolunu tutarken diğer elimle şişmiş karnımı zorluyordum. Zaira'nın panik bakışları yavaşça sönmüş ve gözleri devrilmişti.
"Baekhyun, ne doğurması? Daha iki ayın var." Kitabına hiç acele etmeden ayraç sıkıştırdıktan sonra komodinin üzerine koydu ve yorganı üzerinden atıp yataktan kalktı. Zaira sarayda herkesten önce uyanıp nöbetçileri bile şaşırtırdı ama son zamanlarda uykuya muhtaç kaldığı için uyansa bile yataktan çıkmıyordu. "İyi misin?" Kapıya kadar gelip beni karşıladıktan sonra koluma girdi ve yatağın karşısındaki koltuklara götürdü.
"Değilim. Artık doğurmak istiyorum." Yönlendirmesiyle koltuğa kadar geldiğimde destek alarak yavaşça oturdum. Zaira hızlıca karşıma bir tabure çekmiş ve ayaklarımı uzatmıştı. "Daha birkaç aylıkken dokuz aylık gibi hissediyordum. Şimdi ne hissettiğimi tahmin edebiliyor musun? Gelişimini tamamladı ve can sıkıntısından içimde at tepiniyor sanki."
Güldüğünü nadir gördüğüm sevgili dadım söylediklerime horultularla kahkaha atmıştı. Nesi komikti anlamıyordum. Otuzuncu haftama girmek üzereydim ve bebeğim içimden çıkmak istiyorum diye bağırıp duruyordu. Neden kimseye inandıramıyordum?
"Jongdae'ye gittim. Erken doğurtabilir mi diye sordum ama ben doğumdan anlamam deyip beni odasından kovdu." Zaira'nın yatağını toplamasını izlerken hiç susmadan konuşmaya başladım. Beni dinlemek zorundaydı çünkü bu saatte kafasını şişireceğim kimse yoktu. "Hekim Yang doğum ebesi olan bir arkadaşının adresini verdi. Bugün gidip ona soracağım. Jihwa kimsenin bir şey yapamayacağını söylüyor ama..."
"Sakin ol, Cyrus." Yatağını örttükten sonra konuşmamdan yorulmuş gibi derin bir nefes verdi ve karşımda durdu. Bana bu isimle seslenen sadece oydu. "Üçüncü seviye bir kahine hamilesin ve bebek sandığımızdan daha hareketli çıktı. Yapman gereken sadece doğuma kadar sabretmek. Neden bu ilk hamileliğinmiş gibi davranıyorsun?" Aynanın karşısına geçip oturduktan sonra beyaz ve gür saçlarını taramaya başladı. Pekala, uzaktan kolay görünüyor olmalıydı.
"Beni nasıl anlayacaksın ki? En son doğum yapalı yirmi altı sene olmuş." Yuvarlak göbeğimi okşarken derin bir iç çektim. Beni kimse anlamıyordu.
"Ben de ikinci seviye bir kahine hamileydim ve senin yaşadığın her şeyi dokuz ay boyunca yaşadım. Sancılı ve uzun sürdü ama bir bebeğin karnımda gelişimini izlemek tatlı bir serüvendi." Saçlarını hızlıca ördükten sonra en son bir lastik geçirdi ve omzuna dökülen beyaz saçlarını topladı. "Sen de bebeğin erken doğma çağrılarına göz yumsan ve Cyrus olduğunu hatırlasan ne kadar tatlı bir serüven olduğunu anlayacaksın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Curse of Cornelius || chanbaek [mpreg]
FanfictionBen on krallığın onuna da tek başıma ve silahsız bir şekilde meydan okuyabilecek kadar deli, kendi halkını vergi artışı nedeniyle grev için galeyana getirecek kadar gamsız, turnuvalardan turnuvalara koşup prensleri birbirine düşürecek kadar korkusuz...