Sürpriz yapıp erken geldim!! Oy vermeyi, boooolll bolll yorum yapmayı unutmayın😭💘🌸
***
Babamın öfkesi sindirilebilir gibi değildi. Sarayın altını üstüne getirmişti. Taht odasında bağırıp çağırmaya, ortalığı inletmeye devam ediyordu. Onu ilk kez sinirli görmüyordum ama ilk defa nasıl sakinleştireceğimi bilmiyordum. Daha tuhaf olanıysa Kral Seojoon da dahil hiç kimsenin babamın karşısında ses çıkaramamasıydı. Haklı olduğunu düşündüklerinden miydi bilmiyordum, kimse ağzını bile açamıyordu.
Chanyeol ile yarınımız yokmuşçasına zaman geçirirken babamın ne zaman Cornelius'un sınırlarına geldiğini de, olanları nasıl öğrendiğini de bilmiyordum. Anladığım tek şey biri kaza geçirdiğimin haberini babama uçurmuştu ve babam haberi alır almaz buraya gelmişti. Bebeği kaybettiğimi sandığı için çok daha öfkeliydi. Kralı, beni koruyamadıkları için suçluyordu.
Taht odasında çok kalabalık değildik. Jongin, babamın öfkesini dindirmeye çalışırken kral ve saraya henüz giriş yapan, ne olduğunu bile anlamayan kraliçe ne yapacaklarını kendi aralarında tartışıyorlardı. Chanyeol ve ben ise yan yana durmaya bile çekiniyorduk çünkü babam beni buradan götürmeyi kafasına koymuştu. Saraya dönmeden öncesinde krala anlaşmayı bozduğunu duyurmuştu, bunun geri dönüşü olur muydu bilmiyordum.
"Baba." Kralın karşısında kendisini kaybetmişçesine dil dökmesine daha fazla göz yumamadığım için müdahale etmeye karar verdim ve bir adım öne çıktım. Sesimi duyunca hararetli sözlerini kesmiş, bana bakmıştı. "Ben iyiyim, lütfen sakin ol artık." Bunu söylerken elimi karnımdaki yaraya götürmem ne kadar işe yarardı bilmiyordum. Babamın ifadesine bakılırsa pek işe yaramamıştı. Öfkeden gözleri dönmüş, Chanyeol'e bakıyordu.
"Benim oğluma bu şekilde mi sahip çıkıyorsun?" diye sordu. Öfkeyle koca bir adım attı. Refleksle Chanyeol ile aralarına girmiş, önünde durmuştum. Chanyeol hiçbir suçu olmadığı halde azar yiyordu ama sesini bile çıkarmıyordu. Sabrına hayrandım. "Meldreth'tayken gözünün önünde olmadığı sürece içinin rahat etmeyeceğini söylemiştin." Hayal kırıklığıyla arkamda duran Chanyeol'e baktı ve alayla güldü. "Gözünün önündeyken nelere sebep olduğunu gördük," dedi.
Chanyeol'e göz attığımda mahcup bir ifade takındığını görmüştüm. Ne diyecekti ki? Oğlunuz aylarca gebe olmadığı halde gebeymiş gibi davrandıktan sonra sakarlığı yüzünden kaza geçirince yalanını örtmek zorunda kaldım mı? Buna bir tek babamın değil, hiç kimsenin yüreği kaldırmazdı.
"Ne deseniz haklısınız." Chanyeol büyük bir cesaretle beni aşarak önüme geçti ve babamın önünde eğildi. "Tüm bu olanların sorumluluğunu kabul ediyorum ancak anlaşmayı bozmanıza müsaade edemem. Lütfen, bir kez daha düşünün."
"Chanyeol haklı, Hongjae." Kralın tok sesini duyduğumda stresle Jongin ile bakışmaya başlamıştım. O da ne yapacağını bilmiyormuş gibiydi. "Baekhyun'un geçirdiği kaza bizim sorumluluğumuzda. Bebeği düşürmesi de son derece üzücü ama bu düğünü ertelememize değil, aksine öne almamıza neden olmalı."
Kralın sözlerinin ardından babama baktığımda gözlerindeki alaycılığı görmüştüm. Bunun ne demek olduğunu biliyordum. Dönüş yoktu. "Düğün mü?" Dünyanın en garip şeyini duymuş gibi sorduktan sonra güldü. "Oğlumu size yem edeceğimi mi düşünüyorsunuz?"
"Hongjae-"
"Bugün, bu gece, derhal buradan ayrılıyoruz." Kralın sözlerini korkusuzca böldükten sonra Jongin'e baktı. "Ağabeyini al ve odasına git. Hemen toparlanın, yola çıkıyoruz."
"Baba, lütfen." Önüne geçmeye, gözlerine bakmaya çalışsam da pek umursuyor gibi görünmüyordu. Jongin'e emrini yerine getirmesi için itinayla bakıyordu. Jongin ise ilk kez babamın sözünü yerine getirip getirmemeyi düşünüyor gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Curse of Cornelius || chanbaek [mpreg]
FanfictionBen on krallığın onuna da tek başıma ve silahsız bir şekilde meydan okuyabilecek kadar deli, kendi halkını vergi artışı nedeniyle grev için galeyana getirecek kadar gamsız, turnuvalardan turnuvalara koşup prensleri birbirine düşürecek kadar korkusuz...