19- Altın Anahtar

1.5K 174 435
                                    

Yorum ve oy sayısında ivme düşüşü tespit edip üzülsem de geldim işte🥲 İyi okumalar❤️

***






İki gecedir gözüme uyku girmediği için bedenim yorgun düşmüştü. Minseok ben bayılmadan önce biraz uyumam gerektiğini söyleyince reddedememiştim. Her ne kadar uyumayı istemiyor olsam da bedenimin yine farklı bir tepki vermesinden ve Chanyeol'ü yeterince derdi yokmuş gibi endişelendirmekten korkmuştum. Bu yüzden sarayın son derece sessiz olduğu bir saatte beni odasına götürmesine izin verdim ve üstümü bile değişmeden yatağına uzanıp gözlerimi dinlendirdim.

Evlendikten sonra odamızda uyuma fırsatımız bile olmamıştı. Chanyeol'ün odaya uğradığından da haberim yoktu. Berbat bir haldeydi. Babasından bir dakika bile ayrılmak istemiyordu. Ona nasıl yardım edeceğimi, ne şekilde destek olacağımı bilmediğim için sadece yanında duruyordum. Evlendikten sonra her şeyin çok daha farklı ve güzel olacağını düşlemiştim. Kocamın babasının ölüsünün başında ağlarken arkasında durmayı değil. Bu kabustan ne zaman uyanacağımı merak ediyordum.

"Baekhyun, uyandın mı?" Minseok'un başımda dikildiğini ve durumumu kontrol ettiğini görünce gözlerimi araladım ve başımı salladım. Chanyeol'ü düşünüp durmaktan uyuduğumdan hiçbir şey anlamamıştım. "Sınırdaki askerler haber verdi şimdi, baban ve Jongin geliyormuş." Yanıma sakince oturup beni bilgilendirdiğinde yavaşça doğruldum ve ayaklarımı yataktan sarkıttım. Bu kadar çabuk geleceklerini tahmin etmediğim için şaşırmıştım. Haberi alır almaz yola çıkmış olmalılardı.

"Chanyeol nerede?" diye sordum anlık bir boşluğa düştüğümü hissedince. Yanından ayrılınca bile vicdan azabı çekiyordum.

"Taht odasında. Babasıyla vedalaşıyor." Dün geceden beri babasının yanından ayrılmamasını anımsayınca şaşırmamıştım. Bugün kralın cenaze töreni düzenleneceği için onunla son kez baş başa kalmaya hakkı vardı.

"Gidip yanında olmalıyım." Yataktan destek alarak ayağa kalktım ve ceketimi düzelttim. Dünden beri kıyafetlerimi değiştirmeye bile zaman bulamamıştım. Halim içler acısıydı.

Minseok'un odasından ayrılıp taht odasının olduğu kata inerken dizlerimin titrediğini, başımın döndüğünü hissetmiştim. Beni tetikleyen bir şeyler vardı. Bunun annemin ölümünü hatırlamamla bir ilgisi var mıydı bilmiyordum. Chanyeol'ün çektiği acıyı gördükçe on dört yaşımdaki halim gözlerimin önüne geliyordu. Belki de bu sarayda nasıl bir acı çektiğini en iyi anlayan bendim. Doğru bir zamanda acı bir şekilde yanında olabildiğim için rahattım en azından. Babasından sonra yalnızlığa kapılması en büyük korkumdu.

Taht odasına geldiğimde kapıdaki muhafızlar beni görünce kapıyı aralamıştı. İçeri girmeden önce cesaretimi toparladım ve derin bir nefes aldım. Yanında dik durmam gerektiğini biliyordum. Bu sarayda onu toparlayacak biri varsa o da bendim. Tabii bunu nasıl başaracağımı bilmiyordum. Odanın içinde yankılanan ağlama sesleri bile yüreğimi paramparça ederken nasıl cesaret edip onu teselli edecektim? Çok korkuyordum.

Odanın içindeki mermerin üzerinde yatan babasına sarılmış sadece ağlıyordu. Elys ve Chanyeol'ün halaları başucundaydı. Hepsi perişan görünse de Chanyeol'ün acısını yaşamasına sessizce izin veriyorlardı. Kralın soğuk mermerin üzerindeki tabutta yatan bedenini görünce dudaklarımdan istemsizce bir hıçkırık kaçırmıştım. Onu o halde görmek benim için bile çok zordu. Öldüğünü kabul edemiyordum.

Üzerinde resmi kıyafetleri ve pelerini vardı. Tacı son kez başındaydı. Ellerinin arasına kılıcını sıkıştırmışlardı. Birazdan halkın arasında veda töreni yapılacaktı. Ardından naaşına ne yapılacağına Chanyeol karar verecekti. Halalarından biri yakılmasını, diğerleri ve karısı da defnedilmesini istemişti. Söylediklerine göre kralın babası yakılarak defnedildiği için Kral Seojoon çok ağlamıştı. Chanyeol'ün babasına bu şekilde veda etmesini istemiyorlardı.

The Curse of Cornelius || chanbaek [mpreg]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin