13- Cyrus

1.5K 203 578
                                    

Y/N: Lütfen oy vermediğiniz bölümlere oy vermeyi, booolllca yorum yapmayı unutmayın🥺💘

***

"Baekhyun." Yeni kıyafetlerim için terziyle beraber kumaşları seçerken ismimin seslendiğini duyunca etrafıma bakınmış, kapıdan bana seslenen Chanyeol'ü görüp gülümsemiştim. Sarayın terzisinde olduğumu Minseok'tan öğrenip gelmiş olmalıydı. Onu fark ettiğimi görünce eliyle yanına gitmemi işaret etti.

"Bunları tuniklerim için ayıralım o zaman," dedim terziye ipek kumaşları gösterirken. Pamuklu kumaşları ipeklerden ayırıp kenara koymuştu. "Beden ölçüm aynı, sadece biraz bol olursa daha rahat ederim." Terzinin not almasını bekleyip kapıda hala beni bekleyen Chanyeol'e göz attım. Sabırsızca yerinde ileri geri adımlar atıyordu. "Teşekkür ederim şimdiden." Terzinin önünde hafifçe eğilip geri çekildim. Kral istersem terzimi değiştirebileceğimi söylemişti ama yeterince becerikli bir adamdı. Değişmesini istemiyordum.

Terziden çıkar çıkmaz Chanyeol'ün yanına gittim ve etrafa göz attım. Bileğimden kavrayıp heyecanlı bir şekilde beni bir yere sürüklemeye başlamıştı. "Ne oldu?" diye sordum boş bir odaya geldiğimizde. Odadaki piyanoya göz attığımda buranın müzik odası olduğunu anlamıştım. Chanyeol ise çok heyecanlı görünüyordu.

"Babamla konuştum," dedi. Kollarımı birbirine bağlayıp karşısında durdum. "Ona annemin nerede olduğunu sordum." Şaşkınlıkla aralanan gözlerimi heyecandan parlayan gözlerine çevirdim. Bu konu üzerine konuşmamızın üzerinden üç gün geçmişti. Üç gün boyunca da konusunun açıldığını hatırlamıyordum. "Başlarda konuyu deşmem kafasını karıştırdı ama sonra istersem onu görmeye gidebileceğimi söyledi. İçimde kalsın istemiyormuş."

"Gerçekten mi?" Başını sallayarak ellerini kollarıma getirdi. Bu kadar heyecanlandığını görünce ben de heves etmiştim. O gece seviştikten sonra annesinden ilk kez konuşmuştuk ve ona annem yaşasaydı onu tekrar görmek isterdim demiştim. Bunun üzerine düşünüp babasına annesini sorması duygulandırmıştı beni. "Neredeymiş peki?"

"Çok uzakta değilmiş, Bawtry'nin Veidar köyünde yaşıyormuş." Kollarımı indirip bir süre düşündüğümde oranın buraya en fazla bir gün uzaklıkta olduğunu hatırlamıştım. Annesinin bunca zaman bu kadar yakınında olması çok tuhaftı. "Onu görmeye gideceğim," dedi. Parlayan gözlerine bakıp gülümsedim. "Benimle gelir misin?"

"Elbette gelirim." Elimi yanağına çıkarıp okşamaya başladım. Küçük bir çocuk gibi heyecanlıydı ve bunu ilk benimle paylaşmak istemişti. Cevabımın ardından rahatlamış gibi nefes verip kollarını boynuma sardığında sımsıkı sarıldım bedenine. Annesini otuz yılın ardından görmeye giderken cesaret aramak istediğinin farkındaydım.

Aramızdaki ilişki hala aynıydı. Beni yalnız gördüğü her köşede sarılıyor, öpüyordu. O geceden sonra bir daha odama gelememişti çünkü Jongin odasını benim katıma aldırmıştı ve sık sık beni kontrol ediyordu. Chanyeol'e kafayı fena taktığı için bir şey diyemiyordum. Minseok'a neden böyle olduğunu sorduğumda Jongin'e Sangra'da olanları anlattığını itiraf etmişti. Bunu duyunca da Jongin'i Chanyeol'ün beni sevdiğine ikna etmek için uğraşmamıştım. Bir yandan da rahatlamadığımı söyleyemezdim. Ailemden birinin arkamda olması, benim için çabalaması iyi hissettiriyordu.

"Ne zaman yola çıkıyoruz?" diye sordum geri çekilip elini kavrarken. Uzun bir yolculuktan gelmiştik ve kendimi hala yorgun hissediyordum ama Chanyeol'ün heyecanını görmezden gelecek değildim. Hem şu lanet hakkında biraz daha araştırma yapmam gerekiyordu. Hareketlenmeliydim.

"Yarın sabah çıkalım mı?" Başımı sallayarak onaylayıp ellerimize baktım. Atla gidersek bir günümüzü bile almazdı, yarım güne köye varırdık. Günün geri kalanında da Chanyeol annesini görmüş olurdu.

The Curse of Cornelius || chanbaek [mpreg]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin