"Bu krallığın kaderini yalnızca sen belirleyeceksin."***
Zaira'nın odasındaki masanın etrafında otururken içinde bulunduğumuz durumu sorguluyor ve rüya görüp görmediğimi anlamaya çalışıyordum. Kehanete yoramayacağım kadar gerçek ve beklenmedikti. Yıllar sonra kocamı evlendirmeye çalıştıkları adamla bu şartlar altında karşı karşıya geleceğimi nasıl tahmin edebilirdim ki? Üstelik bize yardım edeceğini söylüyor, ona inanmamız için elindeki bütün kozları önümüze sunuyordu.
"Lyrox büyüsü. Herkeste işe yarar." Jihwa'nın pencereye doğru tuttuğu kolyenin kapsülünü incelerken verdiği bilgiyle gözler üzerime çevrilmişti. Chanyeol ve Jongin daha iyi açıklaması için Jihwa'ya bakıyordu. "Lyrox çok güçlü bir hile büyüsüdür. Bu büyüyle herhangi birinin aklına kolayca girebilir, düşüncelerine inandırabilirsin. Bunu normal bir büyüyle de yapmak mümkün ama Cyrus'ta işe yaraması için epey uğraşmışlar."
"Beni bu kadar hafife almaları komik değil mi?" Arkama yaslanıp bacaklarımı üst üste attıktan sonra kollarımı bağladım. Seungmin'in mahcup ifadesi yüzündeydi.
"Hepimiz seni dinliyoruz Seungmin." Chanyeol annesinin anlattıklarından pek bir şey anlamamış olmalıydı ki sabırsızlıkla karşımızda oturan gence odaklanmıştı. O kargaşada kimseyi kuşkulandırmadan Seungmin'i alıp Zaira'nın odasına getirmiştik. Arkadaşı hala tedavi altındaydı ve Seungmin o uyanana kadar vakti olduğunu söylüyordu.
Jihwa'nın parmakları arasında çevirdiği kapsüllü kolyeyi eline alıp masanın üzerine koydu. Düşünceleri o kadar açık ve netti ki hiçbir şey anlatmadan beni ikna etmişti ancak Jihwa da dahil herkesin kafasındaki soru işaretlerini silmesi gerekiyordu. Ben ise yaşadığım heyecanı etrafımdakilerden saklamaya çalışıyordum. Cornelius'la ilgili kapıldığım çaresizlikten ansızın kurtulmuştum.
"Marnid ve Elys saraya geldiğinden beri onların etrafındayım," diye başladı konuşmaya. Bakışları genel olarak benim gözlerimdeydi. Ona inanmamı istiyordu. "Elys'ın ilgisini çekebilmek için Olaf'ı kullandım, ona zamanında çıkan dedikoduları ulaştırdım ve bir şekilde aklına girdim." Bahsettiği dedikoduların Chanyeol ile ikisi arasında yapılan planlar olduğunu hatırlamazsam benim için daha iyi olacaktı. Niyeti iyi olabilirdi ama sadece birkaç gün de olsa kocam için heyecan duymuş birinden yardım eli almayı kendime sindiremiyordum. "Elys halktan saygı göremediği için fazlasıyla delirmiş gibiydi zaten. Beni ve düşüncelerimi fark etmedi. Bu yüzden iki ay boyunca sarayda kalabildim."
"Sana neden ihtiyaç duydular?" Sehun'un öne atılarak sorduğu soruyla Seungmin bakışlarını gözlerimden karnıma çevirmişti. Gerginlikle doğrulup bacaklarımı indirdim ve Chanyeol'e baktım. Çatık kaşlarıyla Seungmin'i dinliyordu.
"Marnid Kral Baekhyun'un hamile olduğunu öğrenmiş," diye yanıtladı Sehun'u. Benden hala kral olarak bahsetmesi herkesin bir anlığına dikkatini çekmişti. Rol yapmıyordu, bize gerçekten saygı duyuyordu. "Onun doğmadan ölmesi gerektiğine inanıyor. Bir an önce Cyrus'u ve bebeği öldürmek istiyor ama bunu kolayca yapamayacağını bildiği için ona yardım edecek birine ihtiyacı vardı. Ben de sürekli Olaf'a olanlardan dolayı size öfkeli olduğumu, sizi bitirmek için her şeyi yapabileceğimi söylüyordum. Böyle bir durumda lazım olacağımı biliyordum."
Olaf'ı bu kadar iyi manipüle etmesi bile onun ne kadar zeki olduğunu kanıtlıyordu. Her şeyden önce Marnid'i ona yardım edeceğine inandırmıştı. Böyle bir gücün leyhimize olması büyük bir şanstı. Eğer gerçekten kapsülü kullanmayı seçseydi işler ne derece değişirdi tahmin bile edemiyordum. Marnid'in bebeğime zarar verme düşüncesiyle paniğe kapıldım ve ellerimi göbeğime örttüm. Ondan ve onun gücünden korktuğunu bir şekilde hep hissetmiştim ancak bu kadar açık bir şekilde duymak tüylerimi ürpertiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Curse of Cornelius || chanbaek [mpreg]
FanfictionBen on krallığın onuna da tek başıma ve silahsız bir şekilde meydan okuyabilecek kadar deli, kendi halkını vergi artışı nedeniyle grev için galeyana getirecek kadar gamsız, turnuvalardan turnuvalara koşup prensleri birbirine düşürecek kadar korkusuz...