ARAYIŞ
İnatla saklıyor adını ağaç gövdeleri
Kahve telveleri nasıl ketum, nasıl hayınlar
Nuh deyip peygamber demiyor papatyalar
Şiirler şir kesilmiş, yüreğime pençe salarlar
Türküler de işbirlikçi, türküler de küffar
Ağızbirliği etmiş hepsi, canıma ot tıkayacaklar.
Beraber yürüdüğümüz sokaklar sonra
Yağmurunda ıslandığımız o dar kaldırım
Nasıl da sana belenirdim her geçtiğimde
Ardımdan mavradalar şimdi kargalar.
Çay içtiğin bardağa denk gelirim belki diye
Demlikler dolusu çay içtiğim o çayevi
Sen de kahrol emi.
İnatla seni benden kaçırıyor
İnatla saklıyor seni bu şehir
Yokluğunla harlanmış bir zehir
İnatla içimde palazlanıyor
Bütün alarmlarımı söküp ciğerlerimden
Patlatıyor senle dolu kuytularımı bir bir.
Ben şimdi kime teslim edeyim
İçimde yeşerttiğim bu taşkın sevdayı
Hangi uzak cehenneme gömeyim
Çektiklerime bigâne bu kaba kasabayı…