Bir türkü duyarsın, upuzun bir uzun hava.
Tabağını ekmeğiyle sıyıran doymamış bir çocuk gibi,
Sıyırıp alır içindeki son umut kırıntılarını.
Heves ne ki, nefesin bile kalır kursağında.
Bir haber duyarsın, yangılı bir ölüm haberi.
Dirilir içindeki tüm ölüler,
Buyur ederler, yer gösterirler yeni gelene.
Her ölüm, kendi yarasını kanatır yeniden
Acın katmerleşir.
Tutup iki yakasından yere çalasın gelir kahpe kaderi,
Uyuz bir çarşı iti olmak istersin, en çok da bu vakitler.
Anlayıp kavramaktan uzak, sünepe bir hayatın özlemi yakar içini,
Olmaz ama yapamazsın.
Bir lanettir aslında hayatı anlamak.
Alnına kazınmıştır, her acıyla yıkanmak,
Her gözü yaşlıyla hüngür hüngür ağlamak,
Ve geceni gündüzünü kanırtarak dağlamak.