Ziyanlık, Prenses,
Senden uzakta mum gibi eriyip giden bu ömür,
Hepten ziyanlık.
Gökte yanan ay,
Ay aydınlığında menevişlenen çay,
Taş plakta kederden geberten Neşet Ertaş,
"Vay Vay Dünya Vay"...
Ziyanlık, ömre ömür katan ne varsa, Prenses,
Sensiz geçen bu Kanun-i Evvel, ziyanlık.
Karafakide oynaşan Anzarot rakım,
Masama bakan kominin ellerindeki gürbüz rokam,
Ki,
Ayaklarından tutulup tevazu iksirine batırılmış,
Hüzün cambazlarıdır her biri,
Candır, meyhane komileri,
Tevazu da Hüzün de ziyanlık, Prenses.
Gündüz güneşi de ziyanlık hepten,
Bulutlarla kırıta kırıta oynaşan ışık huzmeleri,
Telefon tellerine konup kalkan,
Tepeden tırnağa cıvıltı, bu kuşlar ziyanlık.
Sokak kapısından fıkırdayarak fırlayan o çocuk,
Ardındaki kızgın terlik, ziyanlık,
Ki, karşı kaldırımda patlar çokluk,
Dişleri ayrık o çocuğun içinden fışkıran hayat, ziyanlık.
Ömre ömür katan ne varsa ziyanlık, Prenses,
Değil mi ki senden cüda,
Netsin neylesin Hüda,
Her şey,
Ziyanlık...