Ne Tanrı parçacığı, ne atom bilimi, ne momentum
Ne Newton, ne Arşimet ne de Cogito Ergo Sum
Çatkapı geliyorsun ya aklıma
Eriyor zaman, eriyor medeniyet
Ve ben eriyorum.
Bir salıncak usul usul sallanıyor
Orman kuşlarının ve sincapların
Çoktan terk ettiği bir dağ başında.
Ki, perte çıkmış bir kamyon lastiğinin ikinci baharıdır
Ve rayihalı bir zeytin ağacının tapulu malıdır.
Gözbebeklerimden içeri dolan o rüzgâr
Kutup ışıkları gibi kırpışan gözlerinden yayılan auradır.
Her göz göze gelişimizde biz
Marşına basılmış gibi sallanır usul usul o salıncak
Bütün dünyevi hesaplardan kurtularak.
Bilgece bir önseziyle anlar seni nasıl özlediğimi,
Milyon yaşındaki o ketum zeytin ağacı
Ve benim içimi yakan o baş tacı acı
Toprağı saran en ücra köklerine kadar yayılır
Ağlar sarsılarak
Zeytin ağacı...