Ne çok sohbet ettik seninle, haberin yok
İç içe kaynayan iki göze gibi
Gökyüzüne resimler nakşeden
Kuş sürüleri mahirliğiyle
Ve ömür çoğaltan tatlı dilinin zarafetiyle
Mahşere bırakılmış kırık aşklar geçti
Yanı başımızdan ağlak ağlak
Umutlarını tüketmiş yılgın âşıklar
Ümmi yığınlar aç bir özlemle geldiler üzerimize
Kıskanç nazarlar kaçtı berrak genzimize
Ne çok sohbet ettik seninle, haberin yok.
Ne çok sohbet ettik seninle, haberin yok
Şiirler, şairler sığdırdık ışık hızına
Annabel Lee'den Türkmen Kızı'na
Yeri geldi Hayyam olduk yeri geldi Pir sultan
Köroğlu sonra, Dadaloğlan, Karacaoğlan
Ne hikmetse, Nazım oldu hep son noktayı koyan
Fonda kış bahçesi sesiyle Ahmet Kaya
Kırılgan kalplerimizi dağlaya dağlaya
Ne çok sohbet ettik seninle, haberin yok.
Ne çok sohbet ettik seninle, haberin yok
Zaten başka türlüsü olabilir mi
Şiirler şarkılar sensiz nefes alabilir mi
Bir yağmur, gizli gizli yağabilir mi...