Kaç asır geçti kimbilir
Kaç milat, kaç eşik
Kara kuru varoş çocuklarının boynundaki hamaylı
Kaç din değiştirdi
Hangi adresten sorar seni şimdi
Kendisi pizzasından kavruk kuryeler
Güneyli bir meltem tarıyordur belki
Kızıla meyyal sarı saçlarını
Mutlu bir günün, ışıltılı bir öğleden sonrası
Hareler arıyordur belki de
Sevdadan ve kederden mürekkep gözlerinde
Hangi denizin dalgası kırıyordur
Ayaklarına sıvanan gün ışığını
Kimbilir
Hangi aşkın sergüzeşti şişirir
Kuş tüyü ciğerlerini
Hendese zengini bedeninde
Hangi sıkletsiz eller dolanır
Oysa gittiğin o günden beri
Yol olmuştur keder bana
Üstümde tükenmez acı sağanakları
Yeli kesilmiş yelkenler gibi
Bütün sevdalar sakil
Bütün yürekler pil
Ve bütün iklimler Çernobil...