Bir ayraç koyup, bu paldır küldür hayata
Atıversek ya kendimizi tabiata.
Tomurcuğa durmuş narin bir vişne dalı gibi
Giyinip kuşanıp gelsen sen ve çayır çiçekleri
Elbisenin moruna abayı yaksalar
Salkım saçak kökleriyle peşimize takılsalar.
Bülbül sezonu açılınca ıskartaya çıkmış
Bütün o cakası bozuk sakalar
Yolumuza yolumuza çıksalar.
Bir ağaç duldası bulsak sonra, yadırgı, kel bir ağaç
Belli ki aman güman sevgiye muhtaç.
Sırtımızı dayayıp seyre dalsak gökyüzünü
Oynaşsa saçlarımızla
Yolunu şaşırmış gezgin bir gün batısı
Ve ben,
Çıkarıp cebimden döküversem kucağına
Bir kucak dolusu kelebek gibi
Sana biriktirdiğim kelimeleri.
Bir ayraç koyup, bu paldır küldür hayata
Atıversek ya kendimizi tabiata.
Dağlar, yarılıp yarılıp yamaçlarından
Koyunlarına alsalar bizi.
Ve gündüz vakti bile
Apartopar kaysa yıldızlar,
Biz dilek tutalım diye.
Bir pınar bulsak sonra,
Ceylanlardan gayrı dudak değmemiş
Duru bir pınar.
Tutuşup el ele su içsek o pınardan
Ve ben avuç içlerinde senin, kaybolsam
Mişli geçmiş zaman mecnunlarına karışsam.
Bir ayraç koyup, bu paldır küldür hayata
Atıversek ya kendimizi tabiata.
Ve esiverse o gezgin gün batısı yeniden
Evvelimizi ahirimizle harman etse
Öyle ki, bir anımız bile birbirinden cüda kalmaya
Ve hiçbir klarnetçinin nefesi yetmese
Sevdamızı anlatan o semai faslı çalmaya...