35. BÖLÜM

2.1K 168 5
                                    

 BÖLÜM 35


Umut yanlış görüyor olmalıydı. "Arkadaşım" dediği Ali ve kardeşi? Nasıl? Ne zaman? İçinde fokurdayan öfke aklını dumur etti. Ne yapmalıydı şimdi? Kardeşini arkadaşıyla basmıştı, bunun yenilir yutulur tarafı yoktu. Resmen saman altından su yürütmüş, karda yürüyüp izlerini belli etmemişlerdi. Durum tamamen buydu! Ve kendisi arabasında oturmuş, biraz ileride köşedeki arabanın içinde kardeşinin Ali ile nasıl öpüştüğünü izliyordu... Bir el boğazını sıkıyormuş gibi, nefes alamadığını hissetti Umut. Hiddetle arabasından indi ve içerisindekilerle beraber bir hurdaya çevirmek istediği arabaya doğru yürüdü.

* * *

Neydi bu hissettikleri? İçine akan ılık ılık duygular neydi peki? Sadece seviyor muydu, yoksa gerçekten aşık mı olmuştu bu adama? Peki o? Neler hissediyordu kendisine karşı? Elini tuttuğunda, sarıldığında, kendisine baktığında, kendisine dokunduğunda, dudakları dudaklarına deydiğinde... onun da içi sıcacık oluyor muydu? Nasıl da içtendi öpüşleri. Yalan söylüyor olamazdı bu adam. O kadar gerçekti ki...


Genç kız kendini geri çektiğinde gözleri hala kapalı, aklı az önce yaşananlardaydı.


Ali de Ece'den farksızdı ama dudaklarına son bir öpücük daha bırakıp, kendini geri çekmeye zorladı yine de ve "Hadi git..." diye fısıldadı.

Ece kendine gelmeye çabalayıp, gözlerini tekrar aralarken aynı şekilde "Gideyim" dedi. Tam elini atıp, arabanın kapısını açacakken arabaya doğru öfkeyle yürüyen abisini fark etti. Şaşkınlık, endişe, utanç... o kısacık bakışmada onlarca duyguyu bir arada yaşadı. Donup kaldı Ece. Arabadan inmesi gerktiğinin bilincinde ama tüm benliğini saran korkuyla oturduğu yerde büzüştü bir an sonra. Bırakmadı Umut oysa. Arabanın kapısını sertçe açtığı gibi acımasızca kolundan sürükledi kardeşini.

Ali ise Umut'u gördüğü ilk anda kendini dışarı attı hemen. Öfkeyle kararmış yüzü Umut'un Ece'ye zarar verebileceğini düşündürttü ki haksız olmadığını Umut Ece'nin kolunu koparırcasına çekip, genç kızı arabadan dışarı çıkarttığında anladı. Ne Ece'nin seslenişlerine aldırış ediyordu Umut, ne de kendisinin onu sakinleştirmeye çalışıyor olmasına.

-"Umut, sakin ol!"


* * *

Ali her "sakin ol" dediğinde, Ece her yalvaracak gibi olduğunda daha bir kasılıyordu Umut, öfkesi daha da büyüyordu.

-"Karışma sen! Seninle sonra hesaplaşacağız alçak herif!"

-"Abi?! Yapma..."

-"Kapa çeneni!" diye kardeşine bağırdı genç adam kendine daha fazla mani olamayacağını hissedip.

Araya girmeye çalışan yeniden Ali oldu. Bir yandan kendine Umut'la konuşmayı ertelediği için sayıp söverken, diğer yandan arkadaşının kardeşi de olsa Ece'ye zarar vereceğinden delicesine endişe ediyordu. Hele de Ece karşısında korkudan titreyip, kendi yüzünden göz yaşları dökerken eli ayağı birbirine dolanıyordu.

-"Umut sakin ol. Konuşalım, anlatalı..."

-"Neyi konuşacağız be şerefsiz, ne anlatacaksın bu saatten sonra? Nasıl arkamdan iş çevirdiğinizi mi! Bin arabana, yürü git elimden bir kaza çıkmadan!"

-"Abi... biz..."

-"Sana da sus dedim! Tek bir laf etmeden eve git Ece, derhal!"

Böyle olsun istememişti Ece. Ali'den zaman isterken abisi ve Ali arasında kalacağını hiç hesaba katmamıştı. İçi içini yiyiyor, onları yalnız bıraktığı anda ikisinden birinin diğerine zarar vereceğinden endişeleniyordu. Gitmemek için direniyordu. Öte yandan Umut ilk defa böylesine kızgındı kendisine. Ne yapacağını bilemez bir halde yeniden konuşmaya çalıştı.

-"Abi ne olur dinle, lütfen kon..."


Yeniden hırsla kardeşinin koluna asılırken "Son kez diyorum, o çeneni kapayıp hemen eve gidiyorsun. Seninle de hesaplaşacağız!"


-"Ortada hesap verilece..."


Sözünü tamamlayamadan Umut tarafından yediği yumrukla sendeledi Ali.

Gördükleri ve şimdi olanlar sınırlarını zorladığından, yumruğunu Ali'nin suratında patlatmaktan kendini alıkoyamadı Umut. Hele Ece "Ali!" diye Ali'ye doğru hareketlendiğinde daha da hiddetlendi.

-"Sakın Ece! Bir adım daha atayım deme. Bir daha bu herifle görüşecek, konuşacak olursan kardeşimsin demem..."

Yediği yumruk umrunda bile değilken, Umut'un kardeşine ettiği sözler dayanma sınırlarını zorladı Ali'nin.

"Saçmalıyorsun. Bir dinlesen bizi ..." diye çıkıştı sinirle.

-"Abi söyleyecektik..."

* * *

-"Abi?"

-"Sus dedim sana! Ben anlat diyene kadar, ağzını açma!" diye kükredi Umut adeta.

Eve gitmesini söylemiş olsa da Ece'yi tekrar kolundan tuttuğu gibi sürüklercesine arabasına zorla bindirmişti Umut. Önce hesap verecekti kendisine küçük hanım. Sonra da bir daha evden gerekmediçe adımı dışarıya atmayacaktı. Ali'nin itirazlarına aldırmadan hızla oradan uzaklaşmış, kendi evine doğru sürmüştü arabayı. Evi de arayıp, Ece'nin bu gece kendisinde kalacağını bu durumda olabilecek en sakin şekilde bildirmiş, annesinin konuyu fazla uzatmasına izin vermeden de telefonu kapatmıştı.

Yanında resmen oturduğu koltuğa sinmiş Ece'ye arada sinirli bakışlar atmayı ihmal etmeden sonunda bitirdiler yolculuğu. Ece'yi arabadan indirip, çekiştirerek daireye çıkardı. İçeri girer girmez slonda kanepeye oturttu genç kızı.

Bir süre hiçbir şey demeden salonun ortasında bir ileri bir geri giderek sakinleşmeye, rahatlamaya çalıştı ama gözünün önündeki görüntü bir türlü yok olmak bilmiyordu. Dakikalardır beri başını eğmiş, ağlayan kardeşine döndü tekrar.

-"Ne zamandan beri sürüyor bu?" diye sordu sinirle. Cevap alamayınca daha da sinirlendi. "Ne zamandan beri sürüyor bu, diye sordum! Cevap ver!"

-"Abi..."

-"Konuş yoksa kötü olacak."

-"Bir süre..."

-"Delirtme beni, ne kadar bir süre?"

-"Abi, ne olur sakin ol... biz.."

-"Sakin mi olayım? Ya sizi dudak dudağa gördüm ben. Seni, kardeşimi... o herifle! Nasıl yaparsın böyle bir şey sen? O herifin nasıl biri olduğunu biliyor musun ha? Ne zamandan beridir berabersiniz hem?"

Yerin dibine girse daha iyiydi. Utanç içinde kıvranıyordu Ece. Abisinin karşısında bu durumda olmak öylesine kötü hissettirıyordu ki kendisini, ne diyeceğini, ne yaacağını bilmiyordu.

-"Bilmiyorum. Bir... bir ay olmuştur..." diye fısıldadı Ece.

-"BIR ay! Koskaca bir ay ve ben tesadüfen sizi öpüşürken yakaladıktan sonra öğreniyorum! Bana ne zaman söylemeyi düşünüyordunuz... düşünüyordun peki? Yoksa gizli gizli mi yü..."

-"Yapma böyle ne olursun, deme böyle şeyler... İnan ki söyleyecektim!"

-"Nesine inanayım bu saatten sonra? Bende kardeşime güveniyorum diye böbürleniyorum güya."

Kardeşinin böyle bir şeyi kendisinden sakladığına inanamıyor, kendini kardeşi tarafından aldatılmış hissediyordu. Hele de Ali ile! Ali'yi az çok tanımıştı ve aklina gelen şeyle kanının donduğunu hissetti. Dilinin ucuna gelen soruyu geri göndermeyi başaramadan, sözler dudaklarından birer birer döküldü.

-"Söylesene, ne kadar yakınlaştınız? Seni de, onlarca başka kadın gibi yatağına aldı mı? Koynuna da girdin mi o it herifin?"


Bende Sana Yetecek Kadar Ben KalmadıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin