Telefonu ısrarla çalıyor ama umursamıyordu genç kadın. Az önce çekip giden arkadaşını düşünüyordu yalnızca. Güneş, Merve'yi kırdığını biliyordu bilmesine ama hatasını nasıl düzelteceği konusunda hiçbir fikri yoktu. Üstelik en ufak da olsa yaşadıklarıyla bağlantılı bir konu açıldığında herkese karşı böylesine kırıcı olacağından da endişeliydi. Yaşadıkları yüzünden kimseye yakın olamıyorsa da eskisi gibi, kendinden uzaklaşılmasına da dayanamazdı. Bencilce yanında olsunlar istiyordu.
Her an yükselen sesle daha fazla dayamayıp, doğruldu yattığı yerde. Çalışma masasının üsütünde çalmaya devam eden telefonuna dogru yürüyüp, aldı eline ve arayana baktı. Ece'ydi.
-"Efendim?" diye cevaplarken yanıtladığı aramayı, sesinde bir bıkkınlık, bir isteksizlik vardı.
-"Güneş? Kaç defa çaldırdım, açmadın. Rahatsız mı ediyorum?"
İstemsizce Merve ile Ece'yi karşılaştırdı Güneş ve Merve'ye yaptığı haksızlığın altında yeniden ezildiğini hissetti.
-"Ben..." diye başlayıp, sustu bir an. "...sadece kimseyle konuşmak istemedim."
-"Kötü bir şey yok, değil mi?"
-"Hayır."
Güneş'in dediği gibi konuşmayı istemediğinin farkındaydı Ece. Yine de kendi başına kalmasını istemedi Güneş'in. Çareyi konuyu değiştirmekte buldu.
-"Yarın biraz dışarı çıkmaya ne dersin? Eminim kadınların işe yarar stres atma yöntemini fazlasıyla savsaklamışsındır."
-"Hangi yöntemis o?" diye sordu hafif bir alayla Güneş. Ece'nin iyi niyetine karşın oyununa ayak uydurmak zorunda hissetti kendini.
-"Tabii ki alışveriş!"
* * *
İki adamı da karşısında görmeyi beklemiyordu ve çok şaşkındı Merve.
-"Şey... merhaba" diye geveleyip, devam etti. "Kusura bakmayın, ben sandım ki..."
Sözünü kesti Cem Merve'nin ne demek istediğini anladığını belirtmek istercesine ve kendince mahçup olmasını engellemişti böylece. Kısaca orada bulunuş nedenlerini de sıkıştırıvermişti araya. Aslında dün kendisini reddetmesine bir hayli bozulmuş olsa da, vazgeçmek kendisine yakışmayacağından diretiyordu. Üstelik bu sefer çabalarının sonuç vereceğinden de emindi neredeyse.
Umut ise istemeyerek dahil olmuştu arkadaşının başlattığı sohbete. Acıkmıştı ve içten içe huysuzlanıyordu da. Cem'in kendisini görmezden gelmesine ve itiraz ettiği halde arabayı ısrarla durdurduğuna da kızıyordu. Sevmemişti Merve'yi. İlk andan beri şüpheci tavırlarıyla ilgisini çekmişti çünkü. Hele de Ece'den öğrendiklerinden sonra kadının işin ucunu bırakmaya niyetli olmadığını da seziyordu. Yine de itiraf etmeliydi ki güzel kadındı Merve.
Kaç zamandır ihtiyaçları giderilmemiş bir erkekti Umut. Merve'nin kendisine yönelttiği bakışlar her ne kadar şüpheci olsa da, bir erkek olarak ilgi çektiğinin de farkındaydı aynı bakışlarda.
Aklına gelen bu düşüncelerin ne kadar yersiz olduğunu kavradığında, yeniden Cem ve Merve'nin konuşmalarına verdi dikkatini. Merve, arkadaşının ilgi duyduğu kadındı! Hele de aklında biri varken ve bu biri de karşısındaki kadının arkadaşıyken... ne diye aklının ucundan dahi geçiyordu ki şimdi bu saçmalıklar?
İlerleyen dakikalarda kendi ustalarını arayıp, durumu bildirdi Cem. Merve'yi evine bırakmak da kendilerine kalmıştı böylece. Umut başta karşı gelmek istese de, arkadaşının kendisini dinlemeyeceğini, hatta kendisine bir şey danışmayacağını çok geçmeden anlamış oldu. Cem Merve'yi arabaya yönlendiriyordu bile.