Genç kızın Kemal beyin kocaman evine varması hem evin uzak olması, hem de trafik nedeniyle yaklaşık bir saati bulmuştu. Zaten yeterince geç kaldığından, daha fazla vakit kaybetmek istemiyordu. Taksicinin parasını ödeyip, taksiden indi hemen. Taksici arabasıyla uzaklaşırken, genç kız da eve giden yolu açan büyük bahçe kapısına doğru yürümeye başladı. Büyük bahçe kapısına vardığında, kapıyı öne doğru ittirdi ve bahçeye girdi. Yürümeye devam etmeden önce olduğu yerde kalıp, eve ve etrafı türlü türlü ağıçlarla dolu olan bahçede bir göz gezdirdi mesleğinin verdiği alışkanlıkla. Bahçe büyük ama oldukca bakımsızdı.
Evin kapısına geldiğinde nedense Merve'nin Kemal bey hakkında söyledikleri geldi aklına ve istemeden yüzünü buruşturdu.
Kafasındaki düşünceleri uzaklaştırıp, derin bir nefes alıp, kapıyı çaldı sonunda. Biraz bekledikten sonra kapı aralandı ve temizlikci olduğu giydiği eskimiş uzun etekten ve kazaktan belli olan yaşlı denebilecek bir kadın göründü.Kadın karşısında gördüğü güzel kıza sıcacık gülümseyip, "Buyrun kime bakmıştınız?" diye sordu bakışları gibi sıcacık bir sesle.
-"Merhaba ben Güneş Zahit, mimar. Kemal bey beni bekliyor olacaktı."
-"Aa, evet bana sizin geleceğinizi dediydi. Buyrun içeri..."
Yaşlı kadın kapıdan çekilip, Güneş'in içeri girmesini bekledi. Güneş içeri adımını attığında, kadın onu salona yönlendirdi.
Evin yeni alındığı belli oluyordu. Salonda üstündeki poşetler açılmamış koltuk takımı, masa ve birçok mobilya eşyaları ortalıkta öylesine duruyordu. Sadece bir-iki sandalye vardı oturabilmek için.
Güneş, kadına dönüp gülümsemeye çalıştı. Nedense huzursuzdu.
-"Kemal bey yok mu?" diye sordu.
-"Kemal bey apar topar çımak zorunda kaldı yaklaşık iki saat önce. Yakınlarda acil bir işi olduğunu ve eğer gecikirse vaktiniz varsa beklemenizi rıca etti. En geç yarım saat önce gelmesi gerekiyordu ama gelir birazdan herhalde."
-"İyi, biraz bekleyebilirim sanırım."
-"Bu arada bir şey içermiydiniz?"
-"Bir bardak su alabilirim. Teşekkürler."
Kadın Güneş'e bir bardak su getirdikten sonra, Güneş evi gezip, kendince eksikleri not etmeye başladı. Aradan yarım saat geçmesine rağmen Kemal beyin henüz gelmemesi, dahası arayıp bir şekilde haber vermemesi huzursuz etti genç kızı. Biraz daha beklerse eve yetişemeyeceğini bilen Güneş kadına daha fazla bekleyemeyeceğini, yolunun uzun olduğunu söyledi. Kemal beyi yarın arayacağını da ekleyip, evden çıktı. Hava da kararmaya başlamıştı üstelik.
Gelirken taksiciden bu yakınlarda bulunan taksi numaralarını alıp, not defterine eklemişti. Telefonunu çıkarıp da kapalı olduğunu gördüğünde çok şaşırdı. Hemen yeniden açmayı denedi. Tam açıldı derken şarjın bittiğini bildiren bir sinyal verip, yine kapandı telefon.
-"Hay allah! Nasıl da unuturum telefonu şarja takmayı!" diye kendine kızarak yola doğru yürümeye devam etti.
Biraz ilerledikten sonra arkasında sanki biri yürüyormuş gibi hissedip, arkasını döndü hafifce. Kimseyi göremeyince yoluna devam etti ama kalbi hızla atmaya başlamıştı bile. Adımlarını hızlandırdı.
Zaten bulunduğu yer sayısız ağaçlar nedeniyle daha çok ormanlık arazi gibi görünüyordu ve yola çıkabilmek için de biraz yürümesi gerekiyordu. Tedirgince atıyordu adımlarını Güneş. İçindeki kötü his an be an büyüyordu adeta.