BÖLÜM 30
Genç kadın kapının tıklatılmasıyla başını eğdiği kağıtlardan kaldırıp merakla kapıya döndü. "Girin” diye seslendi. Kapıdaki kişiyi görmesiyle merakı yerini şaşkınlığa bıraktı.
-"Aaa Cem? Ne işin var senin burada?"
Beklemiyordu geleni, dahası kendisini iş yerinde ziyaret edeceğine hiç ihtimal vermezdi. Birkaç saat evvel telefonda konuşmuşlardı ve Cem geleceğinden bahsetmemişti çünkü.-"Böyle karşılanacağımı bilseydim gelmezdim" diye cevap verdi Cem Merve'ye.
-"Kusura bakma. Birden seni görünce şaşırdım işte. Hoşgeldin."
Konuşurken ayağa kalkmış, Cem'i karşılamak için yaklaşmıştı genç adama. Yanaklarından öpüp, karşılıklı konumlandırılmış koltuklara yöneltti onu daha sonra.
-"Hoşbuldum. Habersiz oldu ama aslında seni almaya geldim. İşlerin bitmedi mi henüz?”
-"Beni alıp, nereye götüreceğine bağlı."
Muzipçe genç adamın niyetini öğrenmeye çalıştı Merve.
-"Aslında seni meraktan kıvrandırmayı isterdim ama kendime eziyet edemeyecek kadar çok acıktım. Hadi yemeğe çıkalım."
Daha fazla işlerle boğuşmaya dayanamayıp şirketten dışarı atmıştı kendini Cem. Biraz da Umut uğraşsındı işlerle, değil mi? Arabayı çalıştırıp fazla düşünmeden Merve'nin şirketine uğramaya karar verdi böylece. Bir kaç defa dışarıda ettikleri kahvaltı sonrası genç kadını işe bırakmış olsa da, hiç adımını atmamıştı şirket içine. Bu sefer deüişiklik yapıp, akşam yemeğine götürsündü bakalım Merve'yi. Hem sürpriz de olurdu işte, diye düşünerek arabayı durdurup inmişti. Sanki gereğinden de hızlı varmıştı şirketine Merve'nin. Acelesinin nedeni hissettiği açlık olmalıydı. Evet evet... başka neden olacaktı yoksa? İçeri girip karşıdan gelen bir bayana Merve'nin odasını sorup, kendisine tarif edilen odanın önünde masa başında oturan sekretere sürpriz yapmak istediğini söyleyip, Merve'ye haber verdirtmeden kapıyı tıklatmıştı.
Şimdi hem Merve ile sohbet ediyor, hem de Merve'nin toparlamasını izliyordu.
Umut'un doğum günü partisinde tanışmışlardı ve şu an gelebildikleri konum genç adamı şaşırtmıyor değildi. Cem çapkındı, kadınlar konusunda deneyimlerine güvenirdi her zaman ama nedense konu Merve olunca işler değişiyordu. Kendisini parmağında oynatıyor gibi hissediyordu. Üstelik genç kadınla bu kadar zamandır bir icraat olmadan zaman geçiriyor olması da ender rastlanan bir durumdu ki, asıl onu düşündürten buydu. Cem bu kadını çoktan yatağına atmış ve tadına bakmış olmalıydı.
* * *
Ece gittikten sonra saaatlerce aralıksız çalışıp, günün tüm işlerini bitirdi Güneş. Eşyalarını toparlayıp, masasından sekreterine vermek üzere eline aldığı dosya ile birlikte çıktı odasından. Sekreteriyle konuşup, Ozan beye sabah iletilmesi gerekenleri sıralarken, Merve'nin odasının kapısı açılıp, Merve yanında bir adamla göründü.
Arkadaşının yanındaki esmer tenli genç adamı merakla süzüp, Merve'nin yanına gelmesini bekledi Güneş. Müşterisi mi yoksa yeni sevgilisi mi olduğunu düşünürken buldu kendini bir an. Gözleri bilmiş bilmiş kendini süzdüğüne göre Merve'nin, ikinci seçenek doğru olan gibi geliyordu.
-"Güneş, bak seni kiminle tanıştıracağım!" diyerek yanına vardı Merve Güneş'in.
Cem de tıpkı Güneş gibi merakla Merve'nin diyeceklerini bekliyordu. Merve tanımadığı bir kadının yanına varmadan evvel "Gel bak, seni kiminle tanıştıracağım" deyip, kendisini çekiştirmişti. Şimdi "Güneş,..." diye başladığı cümlesiyle her şey aydınlanmıştı işte.